Basın yayın yolu ile örgüt propagandası yaptığı gerekçesiyle Musa Anter'in 10 kitabı için toplatılma kararı alınmış...
Şimdi bu karardan '1992'de katledilmiş bir Kürt aydınıyla neden hâlâ uğraşıyorsunuz?' tadında duygu yüklü bir yazı da çıkar, 'Kürt açılımında gelinen son nokta bu mudur?' başlıklı sağlam bir eleştiri de...
Bu kararı; Başbakan'a yazdığı mektuptan sonra, babasının mezarını özel izinle daha yeni ziyaret edebilen Anter Anter'e bir hoş geldin mesajı, "Bıraktığın gibiyiz, hiç değişmedik" olarak da yorumlayabiliriz.
Belki de asıl soru bu mesajı kimin verdiği!
FIKRADA BİLE OLMAZ
En absürt soru da şu olsa gerek:
Toplatma kararı alınan kitapların son 15 yıldır tüm kitapçılarda rahat rahat satıldığı bilinmiyor muydu?
Peki, Cumhurbaşkanı Gül'ün, İstanbul Üniversitesi'ni ziyareti sırasında çantasındaki üç yumurta nedeniyle gözaltına alınan hukuk öğrencisi Yiğit Ergün'e; 'polise direnip hakaret ettiği' iddiasıyla yumurta başına 44 ay hapis cezası istemiyle dava açılmasına ne demeli?
Laz fıkrası diye anlatsanız inanmazlar yahu!
Ne yani, şimdi 'menemen yaparım' diye bir düzine yumurta alsak ve bir devlet büyüğünün bulunduğu mekandan geçerken aramaya takılsak...
Polis de gözaltına alsa ve "Bu nasıl saçmalıktır?" diye yakınsak, laf dalaşına girsek; 12x44=588 ay hapis cezası mı istenecek?
YENİ ANAYASA...
Demek ki, indirim var diye bir karton yumurta alsak, "Arkadaşlarına da dağıtacak" deyip müebbet hapis istemiyle örgütten yargılayacaklar!
Dikkat ediyor musunuz, son dönemde yapılan birçok haberde söz dönüp dolaşıp yeni Anayasa'ya bağlanıyor.
Yeni Anayasa çalışmalarını gündemde tutmalıyız, köşe yazarlarına bu noktada çok iş düşüyor!
Yoksa bu absürt davaları açmaya neden olacak yasalar olduğu sürece biz daha çok bu haberleri okuruz.
Okuması eğlenceli ama bu haberler, kurbanlar için korku filminden farksız!