Geçen haftaki Gaf Kürsüsü kutularımızdan birinde haber bültenlerindeki trafik skandalına değinmiştim. Ispartakule'den Kasımpaşa'ya kadar bir aracı geri geri giderek çeken minibüsün şoförüne "Polis sizi görmedi mi?" diye sorulduğunda, aracın şoförü büyük bir pişkinlikle "Gördü, tebrik etti" cevabını vermişti.
Köşemizin gediklilerinden Haluk Zırh da bültenlerde ibretle izlediği aynı haber üzerine kalem oynatmış:
"Günaydın Yüksel Bey, hayırlı haftalar dilerim. Geri geri araç çekerek giden minibüs haberini ben de izledim. Ne garip ve acı bir durum, koskoca İstanbul'un en işlek caddelerinde böyle bir olay gerçekleşiyor. Aracın yolunu kesip 'Ne yapıyorsun sen?' diyen yok. Bir sürü MOBESE kamerası olan yol boyunca bir tane polis olaya müdahale etmiyor. Dizilerde olsa saçmalık der, eleştiririz. Gerçek hayatımızın da dizilerden farkı kalmamış maalesef. Yüksel Bey inanın, sadece işe gidiş ve dönüşlerde 5 kilometrelik bir mesafede araç kullanıyorum, en az yarım saat sürüyor. Basın Ekspres'i kullanıyorum; şahit olduğum görüntüler, şehrimizin nasıl başı boş bırakıldığını gösteriyor. Emniyet şeridinden giden araçların arkasından resmi, sivil polis araçları geliyor ve siren çalarak yol istiyorlar. Sonrasında da yol veren araç, arkasına takılıp devam ediyor. Hiçbir müdahale yok. Bence emniyet şeritleri çok sıkı denetime alınsa (EDS), inanın hiçbir şeye zam yapmaya gerek kalmadan, gül gibi geçinip gideriz..."