Koca ülke sanki yaz-boz tahtası... Bildiğimiz tek yöntem deneme-yanılma... Yahu bu ülkenin bürokratları arasında öngörü sahibi bir kişi çıkmaz mı?
Yeni banknotlar hayatımıza gireli yedi yıl oldu. Piyasaya ilk çıktıklarında benim gibi pek çok kişi, 50 liralık banknotlar ile 5 liralık banknotların birbirine karışacağı kaygısını duyuyordu. Nitekim öyle de oldu.
Eminim her üç kişiden en az biri; taksiden inerken 5 lira yerine 50 lira vermeye kalktığı bir anı hatırlar. Bu iş en çok Laleli'deki tırnakçıların, gözbağcıların, zarfçıların işine yaradı. 5 liralık banknotun üzerine bir-iki sıfır çiziktirip söğüşlediler elin Ukraynalı'sını, Bulgar'ını, Rumen'ini, Ganalı'sını...
7 YILDIR AKLINIZ NEREDEYDİ?
Şimdi 5 liralık banknotların renklerinin daha koyu olması için hazırlıklar başlamış.
Yahu güzel kardeşim, daha önce aklınız neredeydi? O darphanede kim bilir kaç grafiker çalışıyor, kaç müdür görev yapıyor; içlerinden biri de "Durun, bu paraların renkleri birbirine pek yakın. Millet bunları karıştırabilir" demedi mi?
Bir başka 'gelecek körlüğü' örneği:
HGS (Hızlı Geçiş Sistemi) uygulaması başlayalı aylar oldu. Köprü ve paralı otoyollarda artık KGS (Kartlı Geçiş Sistemi) olmayacak.
Yani herkes OGS (Otomatik Geçiş Sistemi) ya da HGS kullanmak zorunda
Peki ne oldu? Vatandaş PTT şubeleri önünde kuyruk oldu. Neden? Çünkü hizmeti sadece PTT veriyor. O da her şubesiyle değil, belli başlı merkez şubelerinde...
Ben geçen ay HGS'mi almak için tam 40 dakika kuyrukta bekledim. Bugünlerde yoğunluk daha da fazla. Bir saatten fazla beklemek zorunda kalanlar var.
Bir de 'kıtlık' yaşanmaya başlanmış. Elektronik geçiş çipleri; ya talebe yetecek sayıda üretilmediği ya da dağıtımları iyi yapılmadığı için millet şubelerden eli boş dönüyor. (Salı günü Mecidiyeköy PTT Merkez'den eşimin otomobiline HGS almaya kalktım; kapıda 'HGS çipi kalmamıştır' yazısıyla karşılaştım)
Yani millet İstanbul'un iki yakasında mahsur. Karşıya geçemiyor. Peki neden vatandaş bu kadar mağdur? Bürokrasimiz 'öngörü fukarası' olduğu için...
Yetmez... Bir örnek daha vereyim: Üst geçit, köprü, viyadük yapıyoruz. İki yıl sonra aynı köprülerde yeni bir inşaat başlıyor. Ne için? Köprüleri depreme karşı 'güçlendirmek' adına... İyi de kardeşim, İstanbul'un deprem kuşağında olduğu 400 yıldır biliniyor. Köprüyü, viyadüğü bir seferde depreme dayanıklı olarak yapsana! Olmaz... Sonra vatandaş trafikte nasıl eziyet çekecek ki?..
Koca memleket, iş bilmez bürokratların şoför eğitim pistine döndü. Yok mu çevirme yapıp ehliyet soracak birileri?..