Şeker ve doymamış yağlara karşı açtığı savaşla tanınan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, çok candan birisidir. Toplumun her kesiminde karşılığı vardır. Onu anlamak için tıbbi bir sözlüğe ihtiyaç duymazsınız. Dümdüz çıkar, konuya dair tespitlerini sakınmadan paylaşır. Ancak bu Covid-19 virüsü, adeta Canan Hoca'nın karizmasını çizmek için uğraşıyor. Canan Hoca bu konuda neye dikkat çekiyorsa, virüs hocanın tezlerini çürütüyor. Canan Hoca, salgının başında kelle paça çorbası tavsiye etmişti. Tam bir Canan Hoca tespiti. Öyle ya, şifa deposu ve doğal antibiyotik olarak her daim mutfağımızda yer alan bir çorba... Fakat ortaya çıkan koronavirüs yoğunluk haritası aklımızı karıştırdı. Şöyle ki; yeni kontrollü normalleşme haritasında Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki iller ile Uşak düşük risk grubunda yer aldı. Uşak'ın Tarhana çorbası ile Gaziantep başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin Beyran çorbası, Hoca'nın kelle paça çorbasını ezip geçti. Dedim ya; bu Covid-19, Canan Hoca'yı mat etmek için uğraşıyor diye...
Kelle paçanın ardından başka bir hatırlatma daha yapmak istiyorum... Canan Hoca daha önce de 'Çaya tereyağı atın' gibi sıra dışı bir öneride bulunmuştu. Yoğunluk haritasına baktığımızda; çok yüksek riskli bölgeler arasında Doğu Karadeniz bölgesi illeri ön plana çıkıyor. Bu illerin yaylalarındaki doğal ve kaliteli tereyağlar hepimizin sofralarında yer alıyor. Anlayacağınız Canan Hoca'nın kelle paça önerisinden sonra tereyağı önerisi de virüsün gölgesinde kaldı.
Canan Hoca son olarak da 'Sabah akşam karbonatlı suyla gargara yapın' önerisinde bulundu. Umarım Covid-19 bir an önce hayatımızdan gider ve sağlıklı günlerimize döneriz. Şayet virüs gitmez ve Canan Hoca'yla biraz daha uğraşırsa, Canan Karatay virüsü lahmacunun içine sarıp yiyecek, benden söylemesi...
BIRAKIN BAŞKASINI BENCİL OLUN!
Kişisel gelişim herkes için bir kaçış limanı olarak gösterilir. Geçtiğimiz günlerde ilk kitabı ile dikkat çeken yazar Mürvet Uç'un 'Mesaj' kitabını okudum. Kitapta bildiğimiz ve alıştığımız kişisel gelişimcilerin aksine çok farklı söylemler var. İnsanın kendi kendisini kandırmaya yönelik ritüellerle mutlu, başarılı veya zengin olma eylemlerine karşı, hayatın gerçekleri ile yüzleşmeyi öneren deneyimler aktarılıyor. Kitabın beni etkileyen en güzel kısmı ise ters köşe söylemler... Bildiğimiz, inandığımız, bize öğretilen bazı şeyleri değiştirmemiz gerektiğini savunuyor yazar. Örneğin, bencillik bize çocukluktan beri kötü, hep olmaması gereken bir şey gibi dayatılmasına rağmen Uç, insanın zaman zaman kendisini önemsemesini ve kendisine öncelik vermesi gerektiğini düşünüyor. Hatta 'Bazen bencil de olmak gerekir' gibi tavsiyeleri var. 'Mesaj' çok tanıdık ve bizden, tavsiye ederim.
BU KADAR PANİĞE NE GEREK VAR?
Cemiyet dergilerinde sosyetiklerin davetlerdeki en önemli silahı... Lüks vurgusu için şarkı sözlerinden, insanların sıraya girip bekleme listesinde olduklarının anlatıldığı kitap ve filmlere kadar her yerde karşımıza çıkıyor Hermes'in özellikle Birkin modeli çantası... Yaklaşık 500 bin liralık çanta ile toplum içinde statü kazanabilmek için kredi çeken kadınlar bile var. İkinci el sektöründe hizmet veren markası Deluxeseconds ile tanınan Zeynep Akçıray'ın bir röportajını okudum. Akçıray, "Bu dönemde en çok Hermes sattım" diyor ve ekliyor: "Mağazalar kapalı olduğu dönemde çanta almak için evime bile geldiler." Yahu bu neyin paniği, çantaya sahip olmak için mağaza kapalı diye eve gitmek neyin nesi...
KADIN ŞİİR ANTOLOJİSİ
8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde, İz Bırakan Kalemler yazar topluluğu olarak kadının toplumdaki yeri, kadın cinayetleri ve kadına şiddet konulu, içerisinde birçok ünlü şairin de şiirleriyle destek verdiği bir kadın şiir antolojisi derlendi. 'İz Bırakan Kadınlar' kitabının geliri Mor Çatı ve benzer STK'lara bağışlanacak.