Giyim-kuşamı, hareketleri, sahnedeki dans figürleri ve bazı açıklamaları ile adından sıkça söz ettiren Yıldız Tilbe'nin bu yaz Ege'de verdiği konserlerin birçoğunda otellerle sorun yaşadığı iddia ediliyor. Özellikle Çeşme'deki konserleri öncesinde ve sonrasında konaklamak istediği birçok otel tarafından istenmeyen misafir olarak adlandırılan Tilbe'nin, otellerin kara listesine girdiği ve müşteri olarak alınmadığı söyleniyor. Tilbe'nin menajeri Haluk Şentürk ise bunun gerçek olmadığını söyleyerek "Yıldız Hanım lobide otelin hizmetini beğenmediği için bağırdı. Ardından oteli terk ettik" dedi.
Bir sanatçının, hem de Tilbe gibi bir ismin bu şekilde anılması oldukça üzücü...
Ne mutlu bana!
Birkaç hafta önce Sıla'nın şarkılarını oturarak söylemesi üzerine hayranlarının konseri terk ettiğini yazmıştım.
Bu yazı sonrasında çevremdeki birçok kişiden Sıla'nın o gece ayakta olduğuyla ilgili yorumlar aldım. Hatırlayacağınız üzere; Sıla'nın isterse amuda bile kalkıp şarkılarını söyleyebileceğini belirtmiş, seyirciler tarafından protesto edildiği Bodrum konserindeki dinamiklerin başka olduğunu yazmıştım.
Sıla'nın geçtiğimiz hafta sonu Bodrum'da verdiği konserini izlemeye gidenler arasında Demet Akalın da vardı. Akalın, Sıla'nın sahne performansını sosyal medyada 'Kim diyor oturuyor?' notu ile paylaştı.
Bunları görünce "Ne mutlu bana böyle bir gelişmeye vesile olduğum için" demekten kendimi alamıyorum.
Sıla, 'Karanfil' şarkında 'Hiç olmazsa yılda bir gün an beni / Al bir karanfil tak' sözlerine duygunu katarak söylüyorsun.
Peki acaba herhangi bir konserinde ayağa kalkınca beni anıyor musun?
Bu adam bir başka!
SABAH Pazar Eki'nde Galatasaray'ın günlerdir 'geldi, geliyor' tartışmaları ile çalkalanan ve sonunda transferi gerçekleşen Radamel Falcao hakkında bir yazı okudum. Yazar Bülent Timurlenk, 'Santrafor Falcao'yu kurtarmak' başlıklı yazısında; transfer hikayesini ve aktörlerini müthiş anlatmış. Timurlenk'in hem Türk, hem de dünya futbolu üzerine olan bilgi birikimi ve hadiseleri anlatırken kullandığı dil, farkını ortaya koyuyor. Bu adam gerçekten başka, benden söylemesi...
Nerede o eski günler...
Vedat Milor'un 'Balığa limon sıkılır mı, sıkılmaz mı?', Ömür Gedik'in 'Şort boyu ne kadar olmalı? Şort nerede giyilir, giyilmez?' ve Ayla Çelik'in 'Yemek yapmayı bilmeyen kadın olur mu, olmaz mı?' tartışmalarındaki samimiyetsizlik...
Münir Özkul ve Adile Naşit'in 'Neşeli Günler' filmindeki 'Turşu limonla mı, yoksa sirke ile mi yapılır?' tartışmasındaki samimiyeti düşününce, gel de eski günlere özlem duyma!