Atv dizisi 'Kuruluş Osman'da rol alan Yeşim Ceren Bozoğlu GÜNAYDIN'a konuştu. Dizide Hazal Hatun'u oynayan Bozoğlu; rolü, oyunculuk kariyeri ve hayata bakışıyla ilgili samimi açıklamalar yaptı…
■ Rol gereği at binip silah kuşanmak her oyuncu için heyecan verici olsa gerek. Sette başınızdan herhangi bir kaza geçti mi?
Sete gelmeden önce Bozdağ Film Platosu'nda bir eğitim sürecimiz oldu. Sonsuz öğrencilik hayatta en sevdiğim rolüm. Yeni bir şey öğrenmek çok heyecan verici benim için. Kaza yaşamadım çok şükür, sadece atlardan korkuyordum başlangıçta... Hazal Hatun'un obaya ilk gelişinde yönetmenimiz Ahmet Hoca bir kilometre öteden bağırdı "Tek elle tut dizginleri" diye. Daha da emin değilim kendimden ama "600 kişi seni beklerken korkunun ecele faydası yok" diye bıraktım dizginin tekini. Dizlerimi nasıl kastıysam o gün atın üzerinde, üç gün kas gevşetici aldım sonrasında.
GÜNÜMÜZ KADINLARI ŞİKAYETÇİ
■ Kadına şiddet son yıllarda hepimizin kanayan yarası oldu. Dizide Kayı Obası'nda kadına duyulan hürmet, saygı için neler söylemek istersiniz?
Metin Günay hocamız ve yapımcımız Mehmet Bozdağ ile tam da bu soru üzerine sohbetlerimiz oldu… Hikayenin kadınlarının günümüz dünyasına çok önemli bir perspektif sunduğunu düşünüyorum. Amazon kadınlarından güçlü bu kadınlar. Savaşçılar, anneler, işçiler, aşçılar, öğretmenler ve şifacılar... İnanılmaz rol modeller. Günümüzde bütün konfor ve teknoloji imkanlarımızla hayatlarımızdan ne çok şikayet ediyoruz. Onlar ise hayatı son zerresine kadar yaşayıp bir gelecek inşa ediyorlar. Gördükleri hürmet ve saygı; hem birlik bilincinden, hem inançtan, hem de vazgeçilmez olmalarından geliyor. O yüzden Kayı Obası'nın kadınları, Batı'nın 'super woman'larını yener bence. O süper kahramanların gücü dış kaynaklı, bizim kadınlarımızın gücü ise kalpten ve gerçek hayattan geliyor.
RİSKLİ SEÇİMLER YAPIYORUM
■ Aranılan, talep gören bir oyuncusunuz. Bu bir konfor yaratıyor mu sizde?
Çok teşekkür ederim. Çok değerli bunları duymak, hissetmek… Konfor yaratmaması için elimden geleni yapıyorum. Her seferinde beni konfor alanımın dışına çıkaracak riskli seçimler yapmaya çalışıyorum. Kendimi ve seyirciyi şaşırtmayı çok seviyorum. İstediğiniz kadar usta olun, yeni deneyimlere açık ve arzulu olmak sizi hep çıraklıkta ve ruhsal amatörlükte tutuyor. Bu da hep yeni kalmamızı sağlıyor. Yaptığım işlerden, deneyimlerden, yolculuğumu paylaştığım arkadaşlarımdan ve ekiplerimden çok memnunum uzun zamandır. Oyunculuk benim için hakikatle bağ kurma sanatı. Bu da hikaye anlatırken kalpten kalbe bağ kurmakla oluyor. Seyirciyle aramdaki o bağdan bana akan müthiş bir sevgi ve saygı var, gözümü dolduruyor mutluluktan… Başarı kavramı benim için mutluluk ile alakalı. En büyük başarı huzurlu olmak.
TÜRK İŞİ 'GAME OF THRONES' ÇEKİYORUZ
■ 'Kuruluş Osman'da canlandırdığınız Hazal Hatun soylu bir Türk kadını… Böyle bir karakteri oynamak size ekstra bir sorumluluk yüklüyor mu?
Hazal'dan önce de yine majör işlerden güzel teklifler geldi ama kalbim çarpmadı hiçbirine… Çok seviyorum rolümü. Anlattığımız hikayenin yaşamsal olarak çok değerli bir öğretisi var. Türk işi 'Game of Thrones' çekiyoruz. Dünya genelinde o kadar farklı bölgelerde izleniyor ki; 'Kuruluş Osman' dünyayı fethediyor. Türk dünyasıyla aramızda gönülden gönüle bir köprü oluşturdu. Günümüzde malum, fetihler kılıçla değil kültürle yapılıyor. Dünyaya atalarımızın kılıçlarla, savaşa savaşa, bedeller ödeye ödeye kurdukları bir medeniyetin hikayesini anlatıyoruz. Bunu vazife olarak görüyorum bir yandan. Ve elbette büyük sorumluluk. Gerçek gücün kalpten ve bağ kurmaktan geldiğine inanıyorum. Hazal'ın gücü ilm-i siyasetten ve geldiği aileden. Benim ise güç için siyaset ve stratejiye ihtiyacım yok. Saf sevgi yetiyor. O yüzden Hazal'dan daha güçlü olduğuma inanıyorum.
AŞKTA, İŞTE VE HAYATTA TUTKUNUN PEŞİNDEYİM
■ Projeyi seçerken kiminle oynadığınıza da dikkat eder misiniz?
Elbette dikkat ediyorum. Mesleğine aşık bir insanım. Hikaye anlatıcısı olarak görüyorum kendimi. Oyunculuk, yönetmenlik, hocalık derken yıllardır bu aşkın içindeyim. Duyduğum sevgiyi, saygıyı, aşkı ve disiplini paylaşan insanlarla çalışmayı tercih ediyorum. Adanmışlık benim için hayatımdaki en değerli kelime. Aşkta, işte ve hayatta o tutkunun peşindeyim. O zaman iş olmuyor, koşa koşa gidiyorsunuz sete. 'Kuruluş Osman' ekibi, yapımcısından senaristine, oyuncusundan ışıkçısına kadar böyle bir ekip. O yüzden çok şanslı hissediyorum kendimi, çok şükür.
EN ZOR AMA EN KONFORLU SET
■ Dönem işinde yer almanın ne gibi zorlukları var?
Hayatımdaki en zor ve en konforlu sette çalışıyorum. Sürekli açık havada olmak, at binmek, kılıç ve ok kullanmak hem zor, hem çok zevkli. Askeri disiplini, ruhsal ve fiziksel dayanıklılığı olmayan hiçbir oyuncu bizim işimizi çıkaramaz. Roller açısından da müthiş karakterlere can veriyoruz. Adanmışlıkları, inançları ve aşkları çok yüksek insanlar. Hayat ritimleri, hayata bakışları, hayatla ve aşık oldukları dava ile kurdukları ilişki çok güçlü. Güç ve tutku benim de sevdiğim meseleler hayatta. Günümüzde eşine rastlanmayan duyguları ve olayları deneyimlemek, böylesi bir hikayenin içinde olmak büyük şans.
BANA 'BENJAMIN BUTTON GİBİSİN' DİYORLAR
■ Sürekli kilolarınızla gündeme geliyorsunuz… Bu durum ödüllü, donanımlı bir kadın oyuncu olarak rahatsız ediyor mu sizi?
Tam tersine, insanlara sağlıklı yaşam ile ilgili örnek olduğum için çok memnunum. 110 kilodan 59'a indim, geçen sene 18 yaşındaki bir müzisyen kızımıza benzettiler. Bana 'Benjamin Button' diyorlar, daha ne olsun! Oyuncu olarak zaten gönüllerin sultanı teveccühünü kalbimin içinde hissettiriyor seyircimiz, daha ne isteyeyim?
■ Kilonuzu korumak adına nasıl besleniyorsunuz?
Akdeniz tipi bir beslenme programım var. Glüteni hayatımdan çıkardım.