Usta oyuncu Selma Güneri'nin vaktiyle şarkı söylediğini de biliyor muydunuz? 80'lerden kalan iki şarkı kaydı gün yüzüne çıkan sanatçıyla bir araya gelip müzikten, sinemadan, hayattan konuştuk. Güneri, günümüzün hoyratlığından yakınıyor ve "Bu gezegende her şey çok kabalaştı" diyor.
Selma Güneri Yeşilçam'ın en akılda yer eden, en özel isimlerinden, tarzı olan oyuncularından... Güneri'nin şarkıcı yönü ise günümüzde herkes tarafından bilinmez. 80'lerin başında yaptığı iki şarkı, Hakan Eren'in titizlikle hazırladığı Bir Zamanlar serisinin altıncı CD'sinde yayınlandı. Biz de bunu fırsat bilip, Selma Güneri'yle müzikten yola çıkıp, sinemayı ve hayatını konuştuk...
- Selma Hanım yeni kuşak, hatta bir öncesi sizin şarkıcı kimliğinizi bilmiyor. Bir Zamanlar serisinde yayınlanan Duy da İnanma ve Biter Hayat Yaşanmazsa şarkılarınız o yüzden güzel bir sürpriz oldu... Hangi döneme denk geliyor bu şarkılar?
- Bu şarkılar 80'li yıllara denk geliyor. Bunun gibi birkaç tane daha şarkım var, çoğunu Fikret Şeneş yazmıştı, ben de çok keyif alarak söylemiştim, o dönem beğenilmişti. 70'li yıllar Türk sinemasının düşüş yıllarıydı bir çok filmimiz sansüre uğradı, istediğimiz kaliteli filmleri üretemiyorduk. Anarşinin sokaklara hakim olması seyirciyi sinemadan uzaklaştırmıştı. Üretim durmuştu, porno filmler çekilmeye başlamıştı. Bütün oyunculara sahne teklifleri gelmeye başladı. Bana geldiğinde "Ben yapamam" dedim, "Sen yaparsın senin baban çok önemli bir ses sanatçısıydı" dediler. "Deneyelim" dedim ve diğer arkadaşlarım gibi ben de sahneye başladım. Muhteşem bir deneyimdi. Sahne çok stresli bir iş... Sonra sesimin olduğunu fark ettim, müzik kulağım çok kuvvetliydi. Bu da genlerden gelen bir durum. "Yapamam" dediğim işi aşağı yukarı 25-30 sene devam ettirdim. Başta da söylediğim gibi o yıllarda yaptığım hiç yayınlanmamış başka şarkılarım daha var ve yakında yayınlanacak.
- Müzik ve şarkıcılık ne zaman ve nasıl girmişti hayatınıza? Sizi etkileyen sesler, tarzlar nelerdi?
- Ben çocukluğumdan beri Türk sanat müziği sesleri ile büyüdüm. Babam bir dönemin ünlü ses sanatçısı Lütfü Güneri, babamın dayısı yine bir zamanların çok ünlü ses sanatçısı Ahmet Üstün'dür. Bu bakımdan Türk Sanat Müziği'ni çok severim. Etkilendiğim sesler, Zeki Müren, Behiye Aksoy, Müzeyyen Senar, Muazzez Abacı... Yabancılardan, Leonard Cohen, Whitney Houston, Frank Sinatra. Caz çok severim. Ella Fitzgerald, ChickCorea, Miles Davis, Duke Ellington çok dinlerdim...
- 70'lerin filmleri gibi müzikleri, şarkıları da naif ve sıcaktı. İnsan ruhuna dokunan, okşayan bir yanı vardı. Sizce bu neden kaynaklanıyordu. Dönemi yaşamış, döneme damgasını vurmuş bir oyuncu-şarkıcı olarak bu konuda neler söylersiniz?
- 60'lı, 70'li yıllarda insanlar ve hayat çok naif ve son derece sıcaktı. Bütün ilişkilere yansıyordu bu. Sanat da bundan payını tabii ki aldı. Olması gerektiği gibi oldu, müthiş bir hümanizm rüzgarı esiyordu. Bu dönem Türk sinemasında çok büyük yönetmenler yetişti, özgün sinemalarını yapma fırsatı buldular. Bunlar arasında Erdoğan Tokatlı, Duygu Sağıroğlu, Zeki Ökten gibi isimler var. Bu ustaların yaptığı filmler çok gerçekçi, toplumsal meselesi olan filmlerdi, ben de ne mutlu ki bu tarz filmler yapan yönetmenlerle çalışma fırsatını buldum. İlk başta Feyzi Tuna'nın Yasak Sokaklar, Duygu Sağıroğlu'nun Bitmeyen Yol ve Ben Öldükçe Yaşarım filmleridir. Üçüncü film Erdoğan Tokatlı'nın Son Kuşlar filmidir ve bu 'filmden de zaten Türk sinemasının en iyi kadın oyuncusu ödülünü yani Antalya Altın Portakal ödülünü almıştım. Henüz 15 yaşındaydım. Bu dönemler çok önemli bir süreçti. Çok iddialı filmler yapıldı, benim de sinema kariyerimi başlatan filmlerdir bunlar. Müzik dünyası da böyleydi tabii, en romantik şarkıların söylendiği bir dönemdi 60'lı- 70'li yıllar
- 70'lerin popüler müzik ortamını nasıl hatırlıyorsunuz? O dönem turneye çıkmış mıydınız mesela? Turnelerden, konserlerden, gazino programlarından birkaç acı-tatlı anı geliyorsa aklınıza bizimle paylaşır mısınız?
- Müzik ortamı da çok güzel ve kaliteliydi, seyirci çok iyiydi iyi dinleyen, çok anlayan bir seyirci vardı. Her akşam sahneye çıkarken imtihanda gibiydik. Açıkçası o zamanlar beğenilmek, alkış alabilmek, sükse yapmak gerçekten çok önemliydi. Seyirci beğenmediği sanatçıyı dışlarlardı. Bu bakımdan çok büyük bir rekabet vardı sanatçılar arasında. Tabii 80'li yıllarda seyirci değişti, gazinolar kapandı müzik olayı da bitti böylelikle.
- Müzik konuşacağız dedik ama sizi bulmuşken sinemadan da bahsetmezsek çok şey eksik kalır gibi... Siz genelde melodramlardan çok sosyal içerikli filmlerde rol almayı tercih ettiniz... Yılmaz Güney sizin için önemli bir yerde duruyor mesela. Bu konuda neler söylersiniz?
- Evet ben melodramdan çok sosyal meselesi olan filmlerde oynadım, dolayısıyla kendi tarzımı yarattım. Bu filmler sayesinde oldu bu, ancak daha önemlisi sinemanın ve oyunculuğun ne olduğunu Yılmaz Güney'le çalışırken öğrendim. Çok gençtim 14-15 yaşlarında birlikte film çektik. Benim için çok önemli bir şanstı, ondan çok etkilendim. Benim öğretmenim Yılmaz Güney'dir. O dönemler edindiğim bilgiler kişiliğim ve duruşum filmlerime yansımıştır.
- Sizi uzun zamandır neden ekranda ve beyazperdede göremiyoruz. Son yıllarda neler yapıyorsunuz, günleriniz nasıl geçiyor, sağlığınız nasıl? Yakında yeni projelerde sizi görebilecek miyiz?
- Maalesef bir türlü bana uygun bir proje düşmedi. Diziler sabun köpüğü gibi, tutmazsa beş veya altı bölümde kalkıyor, çabuk unutuluyor. Zor kararlar bizler için. Ancak o kadar özledim ki çok iyi bir sinema filmi yapmak isterim, çok iyi kaliteli bir ekiple kaliteli bir dizide oynamak tabii ki isterim. Benim için proje çok önemli. Sağlığıma gelince, binlerce şükür çok iyiyim, tek eksiğim sinema. Belki önümüzdeki aylarda Sevgili Çağan Irmak'la bir sinema filmi yapabiliriz. Kesin değil ama şartların oluşmasını bekliyoruz. Açıkçası işimi çok özledim. Çağan Irmak hayran olduğum bir yönetmen, son yılların en iyi yönetmenlerinden. 2016 yılında bir meme kanseri atlattım. Şimdi çok şükür çok çok iyiyim. Bu konularda erken teşhis çok önemli, ben buradan bütün kadın dostlarıma sesleniyorum: Lütfen her yıl kontrollerinizi yaptırın, erken teşhis gerçekten çok önemli hepinize sevgilerimi yolluyorum. Ben erken teşhis ve iyi bir bakım sayesinde atlattım, çok çok iyiyim merak edenlere de teşekkür ediyorum.
ORMAN YAKMAK VATAN HAİNLİĞİNDEN DE ÖTE...
- 60'ların, 70'lerin naif dünyasından bugünlere gelene kadar sizce insanlarda, hayatta neler değişti?
- Bu gezegende her şey çok kabalaştı. En mükemmel yaratık insandır ancak insanoğlu da son derece yozlaştı. Eskinin naif, sıcacık samimi köylüsü şimdi büyük şehirlerde Recep İvedik oldu. Ama bu bütün dünya için geçerli. İnsan ilişkileri çok yoz onun için insanlar hayvanlara daha çok sevgilerini vermeyi tercih ediyorlar. Hayat çok zor, bir de bu salgınlar çok daha zorlaştırdı, herkese kolay gelsin diyorum. Ve ormanlarımız yanıyor, içimiz yanıyor, ülkemiz yanıyor. Yıllar önce yaptığımız şarkılara, yazdığınız şiirlere, çektiğiniz filmlere ne değişti diye baktığınızda oradaki saf inancı, naif insanları hayranlıkla anıyorum. Ve bu yangınların çıkmasına neden olan kimse, neyse şiddetle ama şiddetle kınıyorum. Bu nasıl bir vahşet. Şayet bunları yapan insansa bir insan bunu nasıl yapabilir! Vatan hainliğinin ötesinde çok vahim bir durum bu. Ülkemize geçmiş olsun diyorum.
ÖDÜLÜMÜ KAYBETTİM, YENİSİNİ VERDİLER
- Set anılarınızdan, sizde en çok yer eden filmlerinizden, sebepleriyle bahsetseniz, birkaç örnek verseniz çok memnun oluruz...
- Anılar anılar... O kadar çok ki, 50 küsür sene bu. Ama beni en etkileyen olay henüz 15 yaşındayken Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanmamdır. Benim için sanat hayatımın kilometre taşıdır. Erdoğan Tokatlı'nın çektiği Son Kuşlar filminden almıştım ve o gece o kadar ağladım o kadar şaşkındım ki ödülümü kaybettim. Bana bir diğerini verdiler sonra. Çok gençtim çok şaşkındım.
- Bugünün şarkıcılarından, oyuncularından, yönetmenlerinden takdir ettiğiniz, beğendiğiniz isimler var mı?
- Yönetmenlerden Reha Erdem, Zeki Demirkubuz, Çağan Irmak ve Nuri Bilge Ceylan filmlerini hayranlıkla seyrediyorum. Şarkıcı olarak Funda arar, Sıla.. Oyuncu Özge Özpirinççi ve Aslı Enver, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu çok yetenekliler.