Şu son iki ay içinde hepimiz değme mikrobiyologları kıskandıracak kadar koronavirüs bilgisine sahip olduk. Koronavirüs, aslında burnumuzun dibinde yaşayan çok daha tehlikeli virüslerin varlığını da kanıtladı. İşte koronadan daha ölümcül, daha acımasız o virüsler:
FIRSATUS KOLONYUS: Milletin kolonya talebini anında fırsata çevirip ürün stoklayan, sonra da yüzde 400 zamla piyasaya süren, kan emici bir virüs çeşididir.
DEZENFEKTUS FEYKUS: Tanınmış markaların kutu ve etiketlerini taklit edip, şişelerin içine parfümlü çamaşır suyu doldurarak 'dezenfektan' diye piyasaya süren ve sahtekarlık ortamında bölünerek çoğalan bir virüstür.
SİNSİYUS KLAVYUS: Her felakette olduğu gibi salgında da milleti paniğe sevk etmek, devlete güveni imha etmek için klavye başına geçip asılsız haberler, sahte belgeler yayarak semirmeye çalışan çok tehlikeli bir mikroptur.
SANSARUS POLİTİKUS: Bu kadar hayati bir dönemde canla başla çalışan devlet kurumlarını eleştirmeyi, küçük düşürmeyi, devlete güveni sarsmayı 'muhalefet' sanan, vaka ve ölü sayısının artmasını adeta ellerini ovuşturarak dört gözle bekleyen, çalkantılı ve bulanık siyasi ortamda üreyen acımasız virüslerdir.
GAFLETUS ADAMSENDEUS: Yurt dışından gelir gelmez 14 gün boyunca kendini evinde izole edeceğine İstanbul gecelerine akmakta, konser vermekte, muhabirleri etrafına toplayıp reklamını yapmakta bir sakınca görmeyen, adına 'ünlü' de denilen, en popüler virüs çeşididir. Eh, bu virüsleri deşifre ettiğimize göre, ilaçlama terkibini de açıklayalım: 1 litre suya bir çorba kaşığı aklıselim, bir su bardağı insanlık, bir tatlı kaşığı sorumluluk, iki çimdik empati ve aldığı kadar vicdan koyup bu virüslerin üzerine püskürtmek yeterli olacaktır.
'KOCA' YÜREKLİ BAKAN
Gece yarısı basın toplantısı düzenliyordu. Gözleri kan çanağı gibiydi. Omuzlarında 85 milyonun yüküyle kimbilir kaç saattir ayakta, kaç gündür uykusuzdu. BBC Türkçe muhabirinin derdi ise başkaydı. "Bize mikrofon verirseniz, böyle uzaktan bağırmak zorunda kalmayız" dedi hiddetle. Sandım ki Bakan, tüm öfkesini, tüm yorgunluğunu, tüm sinir ve stresini o muhabirden çıkartacak. Çünkü daha önce politikacılarımızdan hep bu tavrı görmüştük. Ama Bakan öyle yapmadı. Sesinin en şefkatli, en bağışlayıcı, en babacan tavrıyla "Tamam kızım, kusura bakma" dedi. Bu krizden az hasarlı çıkarsak bu, öncelikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın 'koca' yüreğinin, alçakgönüllülüğünün, çalışkanlığının, duyarlılığının, baba şefkatinin eseri olacak. Sizi bilmem ama ben Bakan'ın, "Tamam kızım, kusura bakma" sözünü günlerdir ruhumda açılan yaranın üzerine bastım. Öyle iyi geldi ki...
ŞİMDİ ANLADIK MI?
Özgürce dolaşabilmenin, kafeteryada dostlarla kahve muhabbeti yapabilmenin, dilediğimiz an konu komşuyu ziyaret edebilmenin, markete gidip gönül rahatlığıyla alışveriş yapabilmenin, vitrinde görüp beğendiğimiz bir elbiseyi içeri girip deneyebilmenin, kapı kollarına tedirgin olmadan dokunabilmenin, çocuğumuzu oyun parkına götürebilmenin, sinemayatiyatroya gidebilmenin ve en önemlisi 'dilediğimizde nefes alıp verebilmenin' ne büyük bir lüks, ne mübarek bir nimet olduğunu şimdi daha iyi anladık mı? Kaybetmeden önce değerini bilelim. Öncelikle de hayatın...
GAF KÜRSÜSÜ
Okurumuz Murat Aydın'ın ihbar ve kara mizahı birleştiren harika notu: TRT Radyo'da spiker uzatma dakikalarında skoru yinelerken "İttifak Holding: 1 - Konyaspor: 0" diye anons etti. Gerçekten de Fenerbahçe sahada ne fiziken, ne de ruhen yoktu.
ZAP'TİYE
Koronavirüs, hayatımızı değiştirmeye devam ediyor. 'Sevmek dokunmaktır' out, 'Sevmek korunmaktır' in...
NE DEMİŞ?
Spor yazarı dostum Gürcan Bilgiç'ten a Spor ekranlarında harika bir Fenerbahçe yorumu: "Fenerbahçe'de sorun, yöneticilerin bilmediklerini bilmemeleri..."