Bugün köşemizde yine okurlarımızın sesi yankılanacak.
İbrahim Su adlı takipçimiz, pek çoğumuzun dikkatinden kaçan bir konuyu gündeme getiriyor:
"Merhaba Yüksel Bey, yemek yarışmalarında, özellikle MasterChef'te saçı sakalı birbirine karışmış yarışmacıların yemek yapmasına nasıl izin veriliyor anlamıyorum. Üstelik bu yarışmacıların çoğunun gerçek mesleği de aşçılık. Hangi müessese sakallı aşçı çalıştırır ki?
Normalde gıda sektörünün hiçbir departmanında, hele ki mutfak kısmında sakala müsaade edilmez.
Kep ya da bone olmadan mutafa adım atılmaz. Geçen hafta izlediğim bir bölümde ise gördüklerime inanamadım. Adamın neredeyse yarım metre uzunluğunda sakalı vardı. Üstelik bu yarışmacının oğlu da MasterChef Junior programında yarışıyormuş.
Şimdi ben soruyorum;
Mehmet, Somer ve Danilo şefler kendi mekanlarında böyle saçı-sakalı birbirine karışmış adamları çalıştırırlar mı? Kadın yarışmacılar da erkeklerden farklı değil hani. Omuzlarından tabağa doğru uzanan, alınlarından aşağı sarkan saçlar falan yemek yapma adabıyla bağdaşmıyor!"
Bir çuvaldız daha...
Okurlarımız, bizim yazılarımızı internet üzerinden okurken büyük sıkıntılar çekiyor. Mehmet Akın da yaşadığı güçlükleri yazmış: "Çok değerli Yüksel ağabeyim, evvela size bir teşekkür borçluyum. Geçenlerde TRT spikerleri hakkındaki yorumumu, ismimi de yazarak olduğu gibi paylaştığınız için mutlu oldum. Yazıyı bastırıp kızım Elifsu'ya verdim ve anı olarak saklamasını söyledim. Bugün yine çok hassas bir konuya, sizlerin yazdıklarınızın bu sayfalarda yayınlanmasına değinmişsiniz. Bu konular o kadar hassas ki anlatamam. Yazıları okurken bazen anlamıyorum, durarak bir kaç kez okuyorum ve kafamda yazıya imla kurallarını, noktalama işaretlerini koyarak okuyorum. Ben sayfa editörlerinin yerinde olsam sizlere siteye erişim şifresi verirdim. Böylece isteyen köşe yazarı kendi yazısını istediği şekilde girer ve tüm noktalamalar düzgün olur. Yazı konusunda Hıncal Abi de çok hassastır, onu yazılarında da bazen anlamadığım yerler oluyor dönüp dönüp okuyorum anlamıyorum ve bırakıyorum. Biz okuyucuların bir başka sıkıntısı ise site editörleri tarafından kandırılmamız. Haber giriyorlar ama içerik aynı şekilde 3 defa tekrar ediliyor. Hele bu resimli bir haber ise durum daha kötü. Haberin başlığında vurgulanan konuyu içeren yazı ortada yok. Bir dizi resim açtıktan sonra bir yerlerde o haberle ilgili bir cümle geçiyor. Bu durumumuzu sizin vasıtanızla önce sayfa editörlerine, sonra Sabah internet yetkililerine, sonra da tüm Türkiye'ye duyurmak istiyorum. Bunu sadece Sabah yapmıyor. Bütün haber siteleri yapıyor. Hele bazı az okunan siteler daha vahim. Saygılarımla..."
ABD önce hapishanelerine baksın!
Geçenlerde "Türkiye çocukları askere alıyor" şeklindeki iğrenç kampanyasından dolayı bu köşede ABD yönetiminin ağzının payını vermeye çalışmıştım. Destek, köşemizin değerli ve aktif okuru Mustafa Begeç'ten geldi:
"Sayın Yüksel Aytuğ, ABD'nin, Türkiye'nin çocukları askere aldığına dair iftirasından bahsettiğiniz yazınızı okudum. Hiç üzülmedim bu iftiraya. Çünkü ispatlanabilecek bir durum. Ancak bir sosyal hizmet uzmanı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 6. Çocuk İstismarı konulu uluslararası seminerinde ABD'den katılan bir yetkili, ülkesinde 14 yaşındaki bir çocuğun yetişkin mahkumlarla aynı cezaevinde ve aynı yerde kaldığından bahsetmişti.
Bizde ise ıslah evlerinin çoğu kapatıldı. Çok çok büyük suçlar için bazı cezaevlerinde küçük birimler oluşturuldu.
Doğruluğu, ilgili yetkililerce teyide ihtiyacı olan bu bilgilerin kısa bir araştırmadan sonra doğru olduğu ortaya çıkacaktır. Bizim çocukları askere almadığımız ispatlanabilir ama onların çocuk mahkumlarla yetişkin mahkumları aynı yerde tutmadıkları ispatlanamaz."
Gaf kürsüsü
Erkan Petekkaya, katıldığı film galasında kendisine Acun Ilıcalı ile ilgili soru soran muhabir karşısında sinirlerine hakim olamadı. "O mikrofonu alır sana ne yaparım biliyor musun? Yapma ayıptır.
Burada olacak iş mi?"
Zap'tiye
Sevgili tatilciler, bayram dönüşü valizlerinizi iyi kontrol edin.
İçine delta virüs de koymuş olmayasınız!..
Ne demiş?
"Enginar, enginar, bu dünya gelir bana dar..." (Şef Akademi'nin jüri üyesi Ayhan Sicimoğlu'ndan bir sakız manisi daha)