Bu kez televizyon izleyicileri yerine ben soruyorum: 'Büyük' kanallarda yaz mevsimi gelince neden sabah haberleri yayınlanmıyor? Yoksa yaz sabahlarında kimsenin haber alma ihtiyacı hissetmediği mi sanılıyor? Eğer öyleyse fena halde yanılıyorlar. Zira 'Kahvaltı haberi alışkanlığı' sadece kışa özel bir durum değil. Çünkü sabah bültenlerinin önemli sayıda tiryakisi var. İnsanlar alıştıkları bülten ve sunucusu karşılarında olmayınca güne mahzun başlıyorlar, bilesiniz.
Tahminim odur ki, yazın insanların güne geç başladığını, cümle alemin Bodrum plajlarında olduğunu sanıyor bizim televizyon yöneticilerimiz. Oysa sabah haberlerinin kemik izleyicileri; emekliler, beyaz yakalılar, memurlar... Onlar için yaz ve kış değişmiyor. Toplasanız bir hafta tatile ya çıkıyorlar ya da çıkamıyorlar. Kışın olduğu gibi günlerini yine televizyon başında geçiriyorlar. Mavi turda olanların ise zaten sabah haberleriyle ilgisi yok. Bu nedenle "Yaz aylarında yayınlanan haber bültenlerinin reytingi, maliyeti karşılamıyor" mazereti sadece bir 'mazeret'ten ibaret kalıyor.
Bu arada diğer kanallar, yaz boyunca sabah haberlerini sadece FOX'un tekeline bırakma riskini nasıl göze alıyorlar, onu da anlamış değilim doğrusu...
Bodrum, Bodrum...
"Nasıl anlatsam, nerden başlasam" diye başlar MFÖ'nün şarkısı... Bu yaz da Bodrum'un fiyatları konuşuluyor. 280 liraya bir kase cacık içmişler mesela. Bir lüks restoranda 6 kişi 26 bin 200 lira hesap ödemiş. Efendim, o fiyat dünyanın ünlü sahil şeritlerindeki lüks mekanların fiks fiyatıymış. O parayı yiyeceğe değil, atmosfere veriyormuşsunuz. O fiyatla Florida'da yemek yediğinizde yan masada Tom Cruise otururmuş, o parayı Tom ile yan yana yemek yemeye verirmişsiniz filan... Doğrudur... Ama Bodrum beach'lerinde önünüzdeki şezlongda Monica Belluci uzanmıyor ki... En fazla ikinci sınıf bir pop dilberi, o kadar...
Benim asıl merak ettiğim 23 bin 500 lira hesap ödeyen arkadaşın vergi levhası... Bu kadar kolay harcadığına göre, o denli kolay kazanıyor olmalı. İyi de, acaba bunun ne kadarını vergi olarak devletine ödüyor. Biraz da bunu gündeme getirip, tartışsak diyorum...
Eş durumundan tayin mi?
Belki de dünyada ilk kez yaşanıyordu. Evli çiftlerden biri, ülkenin en önemli kanallarından birinin ana haber bültenini sunuyor, diğeri de bir başkasının anchor'luğunu üstleniyordu. Show Ana Haber'in sunucusu Ece Üner ile eşi Kanal D Ana Haber sunucusu Deniz Bayramoğlu'ndan söz ediyorum. Hatta bu köşede "Sabah kahvaltısında sadece reytinglerini konuşup birbirlerini kızdırıyorlar mıdır?" filan diye de mizahi göndermelerde bulunmuştum. Ancak bu ilginç durum fazla sürmedi. Ece Üner, Show Ana Haber'i bırakıp, bir reality show programı sunmak üzere kocasının görev yaptığı Kanal D'ye transfer oldu. Malum, kamu çalışanları, özellikle de öğretmenler, ayrı şehirlerde görev yapıyorlarsa, 'eş durumundan tayin' başvurusu yapıp, aynı coğrafyada tekrar buluşurlar. Acaba Ece Üner de mi öyle yaptı?
Şaka bir yana, ben bir televizyon yöneticisi olsam, Ece Üner'e sabah kuşağında gündemi konuklarıyla değerlendiren bir 'yorum' programı yaptırırdım. Çünkü hayata bakış açısı ve duruşu buna daha yakın görünüyor. Endişem, Ece'nin köşeleri çoktan tutulmuş bu reality show dünyasında kaybolup gitmesi.
'Anchor' çapa anlamına geliyor. Doğrusu, Ece'nin 'demir taramasını' istemiyorum...
Ne demiş?
"Vücudumu değil, aklımı güneşlendiriyorum." (Tatil için gözde sahiller yerine antik kentleri seçen şarkıcı Aydilge'nin sözü)
Gaf'let kürsüsü
Daha önce otomobilinden tabanca ile ateş ettiği için gözaltına alınan Murat Övüç'ün oğlu Burakcan, şimdi de alkol alırken araç kullandığı videosunu paylaştı.
Zap'tiye
Sıcak... Çok sıcak... Biz televizyon yazarları için klimalı televizyon ne zaman icat edilecek?