Amaaan önüm arkam sağım solum diyet! Benim kızları almış bir niyet.
Biliyorsunuz, bu niyet işinin iyisi de var kötüsü de... Ama bu iyi niyet! Yani bikini niyeti.
Sen bütün kış hopur hopur yemekleri mideye indir, televizyon karşısında cips şov yap, Haziran'da kampa gir; olmuyor tabii.
Bir arkadaşım şu Dukan Diyeti'ne sardı mesela. Kate Middleton, kraliyet düğününe o diyetle hazırlanmışmış, dal gibi olmuşmuş.
İçimden "Yahu Kate, Dukan diyeti yapsa da yapmasa da zaten incecik" diyorum ama kendisi o kadar inanmış ki bu düşündüklerimi yüzüne söyleyemiyorum.
PROTEİN HANGİSİ?
Bizimkinde bir hırs, bir hırs; görmeniz lazım.
Dukan Diyeti'ni masaya yatırmadan iki lokma yedirmiyor. Ekmeklere düşman.
Neymiş efendim, ilk 10 gün sadece protein yenecekmiş, bu dönemin adı; atak dönemiymiş. (Panik atak olmasın sakın...) Sonraki 10 gün proteinlere sebzeler eklenecekmiş, sonraki 10 gün de bilmem ne, bilmem ne şu kadarcık yenecekmiş.
Tabii Dukan Diyeti seanslarımızda en büyük şaşkınlığı Yasemin yaşıyor.
Konuya, "Ayşeee protein hangisi?" şeklinde giren bir şaşkınlık, tahmin edin yani.
Baktım "Yasemin'ciğim et, tavuk, balık, süt, yoğurt, peynir proteindir" açıklamalarım kâr etmiyor, kız "Neden ama neden sadece onları yemek zorundayız?" sorusuyla aklını kaçıracak, Dukan'cı arkadaşımı susturuyorum.
Başka ne diyetler var?
Bir yaz klasiği; karpuz-beyaz peynir.
Bir eziyet masalı; sebze sularıyla gebermek.
Bir tık nefes filmi; spor salonuna gitmeden asla.
Bir kadının hazin sonu; pazartesi sabahı kibrit kutusu peynirler, kepek ekmekleri, sebze-yoğurt ikilileriyle başlayıp çarşamba akşamı Nutella ile son bulan girişimler.
Anlayacağınız ağzımızın tadı tuzu kalmadı yani. Kim başlattıysa şu diyet hadisesini, üç vakte kadar obez olsun inşallah.
Hayır, ben biliyorum işin sonunu; bu diyete niyetli kardeşimiz tatil köyüne giriş yaptığı an, açık büfe iflasını açıklayacak, o olacak. Ne kadar yasak, o kadar can çekmesi değil mi efendim?
Neyse, varını yoğunu güzellik merkezlerinde tüketmiş bir kişilik olarak artık diyetlere burun kıvırmak suretiyle size yaz niyetlerimi açıklayayım bari.
Niyet 1:Bodrum'da şezlonga uzanmış, sırtını yakmakta olan bir ikoncan, kaza tekmesiyle suya itilecek.
Nedenini sormayın, bunu hep yapmak istemiştim.
Niyet 2: Adımı lazerle dağlara yazdıracak bir adam bulunup ıslak odunla dövülecek.
Niyet 3: Spor ayakkabıyla jet ski'ye binen ünlücanlar ayaklarına taş bağlanaraktan Ege'nin serin ve de derin sularına bırakılacak.
Niyet 4: Taşlı, pullu, payetli, mayokinili hatunların başından aşağı bir kova buzlu su dökülecek. Serinlesin canlar!
Niyet 5: Tatil yöresinde topuklularla yürümeye çalışan ablaların akışını kolaylaştırmak için yerlere muz kabukları döşenecek. Gaza basıp uçasın inşallah.
SURVIVOR SEVGİLİLER...
Niyet 6: Tamam tamam!
Kimseye bulaşılmayacak. Efendi efendi köşede oturup birikmiş kitaplar okunacak. (Yersen.) Niyet 7: Yanıma en yakın kız arkadaşlarımı ve magazin gazetelerini alarak bol bol dedikodu yapılacak.
Niyet 8: Bodrum'da Survivor 'Sevgililer-Eski Sevgililer' projesi hazırlanacak. Yarışmacı adayları belirlenecek, arkadaş çevresinde geyiği döndürülecek.
Niyet 9: 31 yaşında yine güneş çarparsa, yine sabahlara kadar kusarsam gidip zabıtaya teslim olunacak. Yuh sana be kızım!
Niyet 10: Tatil bozan, yoldan çıkaran arkadaşlarım tatil il sınırımdan içeri alınmayacak. (Zor dostum zor...) Niyet 11: Konserden konsere koşulacak, aynı zamanda coşulacak. Fakat konserlere giderken trafiğe, konser alanında otopark ve tuvalet sorununa dırdırlanılmayacak. Alış artık!
Niyet 12: Yaz sonunda en iyiler seçilmeyecek. Bırakılacak; bu yaz yarışmasız, kaygısız, 'en'siz; öylesine ama serin bir yaz olacak.