Kadınların öldürüldüğü, genç kızların hep cinsel saldırı, cinayet vs. ile gündeme taşındığı şu kara günlerde jimnastikçi kızlarımızın Avrupa Şampiyonu olması nasıl da iyi geldi hepimize. İşte Türk kadınının asıl olması gereken yer bu. Kürsünün en üstü, gönüllerin en yüce zirvesi...
Hani geçenlerde medyamızın futbol dışındaki spor branşlarına ilgisizliğini bu köşede eleştirmiştim ya, bu kez pazartesi sabahı atv'nin Kahvaltı Haberleri'ni gururla, onurla, mutlulukla izledim. Sunucu Nihan Günay, hem kızlarımızla hem de başarıda büyük pay sahibi olan Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen ile dakikalarca konuştu.
Anladım ki, sporda başarıya giden yolun ilk adımını 'inanmak' oluşturuyor. Önce Federasyon Başkanı bu başarının geleceğine inanmış. Sonra da sporcuları, onların ailelerini, mensup oldukları kulüplerin yöneticilerini ve nihayet bürokrasiyi... Kızların kulüplerinden izin alınmış. Hepsi Ankara'da toplanmış. Başlarına işinin erbabı bir yabancı antrenör getirilmiş ve dile kolay tam 6 yıl boyunca tüm imkanlar seferber edilerek bu şampiyonaya hazırlanılmış. İşte gençlerimize inanınca neler yapabileceklerinin belgesi. Herkese, hepimize örnek olsun...
İşte Messi farkı
"Messi mi Ronaldo mu daha iyi futbolcu?" tartışmalarında oyumu her zaman Messi'den yana kullandım. Çünkü onu rakiplerinden hem daha yetenekli, hem daha zeki, hem de daha mütevazı gördüm. Her maçta yediği onca tekmeye karşılık, bir kez bile sinirlenmeyen, her seferinde kendine hakim olup işine bakan Messi'nin bendeki karşılığı pazar akşamı bir kat daha arttı. Takımı Barcelona'nın Osasuna ile oynadığı maçta Maradona'nın bir dönem Newell's Old Boys takımının formasıyla attığı bir golü adeta klonlayıp, rakip filelere gönderdi. Sonra da içinden Maradona'nın Newell's Old Boy'da giydiği 10 numaralı formayı çıkartıp, geçen hafta yaşamını yitiren süper yıldızı selamladı.
Maradona'nın ardından çok şey yazıldı, söylendi. Müthiş bir cenaze töreni, harika anma videoları hazırlandı. Ama hiçbiri Messi'nin bu çok özel ve anlamlı 'anma töreni' kadar insanların yüreğine kazınmadı. Belli ki bu gol, Messi ve arkadaşları tarafından antrenmanda defalarca çalışılmıştı. O golün videosu dikkatle izlenmiş, kimin ne zaman nereye koşacağı, Messi'nin nerede nasıl topla buluşacağı, kimin aldatıcı koşularla onun önünü açacağı ince ince hesaplanmıştı. Helal sana Messi. Gerçekten büyüksün...
Serdar Mete adlı mucize
Yaşadığımız şu zor günlerde bizi rehabilite edenlerden biri de Kim Milyoner Olmak İster? yarışmacısı Serdar Mete idi...
Serdar Bey 6 yıl önce bir kazada hafızasını kaybetmişti. Hayatının geride kalan 34 yılını hiç hatırlamıyordu. Öyle ki, komadan çıktığı gün boynuna sarılan oğlunu bile tanımayıp, "Gönderin bu çocuğu" demişti. Ama yanında dağ gibi duran eşi Nurşah Hanım'ın desteğiyle, sınava hazırlanan bir öğrenci gibi evinde saatlerce ders çalışıp, her şeyi yeniden öğrendi. Yani 34 yıllık hayatını 6 yıla sığdırıp, yarışmaya katılacak düzeye geldi. Bana göre bu, 6 yaşındaki bir çocuğun üniversiteyi bitirip Milyoner'de yarışmasından farksızdı.
Hayata sarılmanın, engelleri aşmanın, azmin ve çalışkanlığın canlı anıtı Serdar Mete, 250 bin liralık soruyu açtıracak kadar başarı gösterdi. Kazandığı 125 bin lira ise ona azminin bir hediyesi, yeniden doğuşunun ödülüydü.
Bence Mete Bey, tıbbın inceleme alanına girmeli. Belki vücudunun ürettiği antikorlardan 'azim aşısı' yapılabilir.
Gaf kürsüsü
CNN Türk'teki Tarafsız Bölge'de konuklardan Ömer Lütfü Avşar, tezini ispatlamak için TBMM eski Başkanı Cemil Çiçek'ten iki tweet okudu. Ancak Cemil Çiçek'in sosyal medya hesabı yoktu ve o mesajlar isim benzerliği olan başka bir kişiye aitti.
Zap'tiye
Eskiden negatif insanlardan uzak durmamız öğütlenirdi. Şimdilerde pozitif olanlardan...
Ne demiş?
"Karadeniz kızıyım ben. Benimle liseyi kıçında mini etekle okumuş kızın bilgisi ve görgüsü bir olur mu? Ben diz altında etekle büyümüş bir kızım." Öykü Çelik'in sözleri)