Başlığın esin kaynağı Ekşi Sözlük... Mütevazı kişiliğiyle tanınan Burhan Doğançay gibi yaşayan bir efsaneden bahsederken tablolarının maddi değerleriyle açılış yapmanın garip kaçtığının farkındayım.
Victoria&Albert Museum, British Museum, Pompidou Center gibi dünyaca ünlü 70'ten fazla müzenin koleksiyonunda yer alması...
'Ribbon Mania' adlı eseriyle Metropolitan Museum of Art'ın daimi koleksiyonuna giren ilk Türk ressamı olması vs...
Doğançay hakkında övgüyle bahsedecek birçok olay var ama 'yaşayan en pahalı Türk ressamı' olması Türk sanatı açısından daha sembolik bir anlam ifade ediyor. Maddi değil manevi bir anlam bu!
Doğançay, hayattayken 'Mavi Senfoni' adlı tablosunun 2 milyon 200 bin liraya satılması, diğer eserlerinin de büyük rakamlara gitmesi ünlü sanatçıya yaşattığı onurun dışında, genç meslektaşlarına da ilham kaynağı oluyor aslında. Daha da önemlisi Türk burjuvazisinin artık sanata yatırım yaptığının, destekte bulunduğunun ve kendi ressamının değerini yaşarken anladığının bir göstergesi...
Gelelim bugünkü yazımda Burhan Doğançay'ı konu etmemin nedenine. Önceki akşam Yıldız Holding sponsorluğunda İstanbul Modern'de açılan 'Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi'nin basına özel tanıtım davetine katıldım.
NEDEN DUVARLAR?
Mehmet Barlas, Sedat Ergin, Eyüp Can, Elçin Yahşi, İsmail Küçükkaya, Akif Beki gibi birçok önemli gazetecinin katıldığı davette, sergiyi Burhan Doğançay ile birlikte gezme ayrıcalığını yaşadık.
Sergi Doğançay'ın son 50 yıllık çalışmalarının bir dökümü niteliğinde olduğu için ünlü sanatçıyla bir anlamda anılara da yolculuk yaptık.
Dile kolay, Doğançay'ın 70'li yılların ortasından bugüne, fotoğraf makinesiyle seyahat ettiği 114 ülkede gördüğü duvarların önce fotoğraflarını çekip, sonra da bunları tuvallere yansıttığı bir sergide dolaşıyorduk.
Her eserin bir öyküsü, tarihe yaptığı tanıklık vardı. Doğançay bizleri kırmadı uzun uzun anlattı. Sadece tablolarının öykülerini değil, gettolarda saldırıya uğradığında kırılan fotoğraf makinelerini, Amerika'ya gitmeden önce babasına verdiği iki sözü tutmayışını (futbol oynamasını ve resim yapmasını istememiş babası), Kültürel Soğuk Savaş'ın sonuçlarını da anlattı.
ÖZEL SEKTÖRÜN DESTEĞİ
Peki neden duvarları tuvallere dönüştürüyordu Doğançay? Ünlü ressam "Bugün 3-4 yaşındaki bir çocuğun eline kalem verin nereye çizer?" diye sordu.
Her defasında çocuklarıma "Oğlum önünde defter var neden duvara, kapıya çiziyorsun" lafıyla başlayan yakınmalarım aklıma geldi. "Duvarlar toplumun aynasıdır" diyen Doğançay'ın Türkiye'de bugünlerde duvarların boş kalmasına dikkat çekmesi önemliydi! Mehmet Barlas'ın "Artık duvarın yerine Twitter'a yazıyorlar" esprisi de zekiceydi.
Oya Eczacıbaşı ise yemekte yaptığı konuşmada New York Modern Sanatlar Müzesi'nin yıllık maliyetinin 750 bin dolar olduğunu, bu rakamın Türkiye'deki bir müze için hayal olduğunu ama her şeye rağmen özel sektörün sanata olan desteğinin son dönemde arttığını da belirtti.
Bu destek için herhalde önce Eczacıbaşı'na teşekkür etmek gerekiyor.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker'in de sergiye katılması Doğançay'a duyduğu sevginin bir göstergesiydi. Ülker ve Doğançay gece boyunca bol bol konuştular.
Yıldız Holding Kurumsal İletişim Genel Müdürü Zuhal Şeker'in, Doğançay'ın eserlerinden esinlenerek hazırlattığı masa da yemeğin öne çıkanları arasındaydı.
Doğançay'ın şık el yazısıyla gazetecilerin isimlerini yazmasıyla da masa sanat eserine dönüşme sürecini tamamladı.