Geçen zamanı nasıl da fark etmiyor insan ve fark ettiğinde nasıl da çaresiz hissediyor...
10 Eylül'ü 11 Eylül'e bağlayan cumartesi gecesi, Bodrum'da kaldığım otelin balkonunda, zeytin ağacına nazır otururken düşündüğüm tek şey buydu. Annem Oyiş, bugün itibariyle 65 yani öyle mi? Yok, yanlış anlaşılmasın;
65'i yaşlı bulduğumdan değil, annemi hiç de 65'lik bir kadın olarak düşünmediğimden...
Annem ve yaşlanmayı aynı cümlede kullanmak, aklıma bir an için bile gelmediğinden... coşkulu ve sevinçli Aslında bayramda Bodrum'da olmamın sebebi, annemin doğum gününü kutlamak, birkaç dostuyla beraber ona güzel bir parti yapmak... Kimi arayıp "Annem 65 yaşına giriyor, Bodrum'daysan bekleriz" desem, "Aman sakın, Oyiş 65 dediğini duymasın, valla çok bozulur" cevabını aldım. 65, korkulacak bir yaş mıydı? Ya da sayılar arttıkça yaş; gizlenmesi ve inkar edilmesi gereken bir şey miydi? Kötü müydü yaş almak?
Gençliğe methiyeler düzülürken, geçen yıllarla başkalaşan ve güzelleşen insanlar, niçin görmezden geliniyordu?
Böyle düşüne düşüne uyumuşum.
Sabah uyandım, sosyal medyada neler oluyor diye bakarken, annemin Instagram'a yüklediği fotoğrafla karşılaştım.
Fotoğrafın altına şöyle yazmıştı:
'Yaş 65, yolun yarısı.' Bastım kahkahayı, "İşte budur, bravo sana Oyiş!" dedim, "İşte benim annem böyle mutheşem bir kadın" dedim.
40'larına gelenler yaşlarını telaffuz etmek istemezken, 65 yaşına gelmiş annem büyük bir coşku ve yaşam sevinciyle 'Daha yolun yarısındayım' diyordu.
Akşam onun için düzenlediğim doğum günü kutlamasına en güzel kıyafetleri giyip, süslenip gelmişti. Heyecandan gözleri ışıl ışıldı. Bütün gece yerinde durmadı, dans etti, dostlarına sarıldı, öptü. "Allah'a, bana böyle bir hayat verdiği için teşekkür ederim" dedi.
'Ahh yaşlandım!' çekmedi, 'Bende iş bitti' demedi. Mesajı netti: Daha yolun yarısı; neler neler yapacağım, seveceğim, gezeceğim...
Ertesi sabah bavuluma attığım Amerikalı televizyoncu Oprah Winfrey'in 'Artık Biliyorum' adlı 'tavsiye-kişisel gelişim-işte benim yaşam stilim' tarzı kitabını karıştırmaya başladım.
Kitapta, yaşlanmayla ilgili bir yazı yazmış Oprah. Gittiği bir restoranda yan masadaki doğum günü kutlamasına davet edilmiş. Pasta üflenirken, doğum günü sahibinin yaşını sorduğu için Oprah'yı ayıplamışlar.
'Kadının yaşı sorulur mu?
Aman bu konuyu açma' demişler. büyük bir alda tmaca Oprah, 43 yaşına giren doğum günü sahibinin neden yaşını saklamaya çalıştığını anlayamamış. Ve insanların yaş takıntısı üzerine düşünmeye başlamış.
"İnsanlar bir sürü yalana inanıyor.
Bunlardan biri de, yaşlanmanın bizi çirkinleştirdiği. Ben de bu yüzden yıllardır kadınlara yaşlanmakla ilgili ne hissettiklerini soruyorum" diyor. Mesela 'Love Story'nin yıldızı Ali Macgraw, şöyle demiş Oprah'ya: "Benim yaşımdaki kadınların korku içinde bekleyen 30'lu, 40'lı yaşlardaki kadınlara gönderdiği mesaj, 'Sona az kaldı' oluyor. Bu, nasıl bir aldatmaca..." Beverly Johnson, o en sorulması gereken soruyu sormuş:
"Bir ergen olmadığımı herkes bildiği halde, neden vücudumu ergenlik çağındaki halinde tutmaya çalışıyorum?" 80'lerin efsane dizisi 'Mavi Ay'ın kahramanı Cybill Shepherd ise içindekini saklamamış:
"Yaşlandıkça eskisi gibi değer görmeyeceğime dair büyük bir korku taşıyordum." Bize sürekli canlı, pürüzsüz ve diri kalmamızı buyuran gençlik takıntılı bu kültürün karşısında duranlardan Oprah, yazısını "Bu kadar bozuk bir gerçeklik algısını kabul etmiyorum" cümlesiyle bağlıyor. Mesele, hayatı dolu dolu ve heyecanla yaşayabilmek değil mi efendim?
65'lik Oyiş'in sırları
Annemi arayıp ona bu yaşta nasıl böyle görünebildiğini sormadım. Çünkü sormaya gerek yok, gözlerimle görüyorum.
En büyük özelliği şu: Kimse ama kimse için kötü düşünmüyor. Affetmesi, karşı taraftan gelen bir 'alo'ya bakıyor.
Çocuk gibi, yaptığı her eylemden heyecan duyuyor. Her gün yeni bir macera onun için.
Enerjisi tavan, yerinde durmuyor. Bir gün bile 'Yorgunum, şunu yapamam' dediğini duymadım; hep aksiyon!
Çevresindekilere değer veriyor, sosyal ve meraklı.
Yeniliğe ve yenilenmeye açık; olduğu yerde saymıyor.
Gelelim beslenme-güzellik işlerine... Valla benim tüm hayatım diyetle-sporla geçti ama annemin bir gün bile diyet yaptığını görmedim. 65 yaşında kadın benden ince, o kadar söylüyorum.
Efendim; kendisi yemek ayırmaz, dengeleme formülünü kullanır. Bir öğünde fazla yemişse, akşam yemeğinde sadece bir kase yoğurt yer. Haftada bir-iki kez makarna da yer, mantı da... En büyük avantajı, tatlıyla arasının olmaması. Tatlı yerse, bir-iki kaşık alıp bırakır. İçki pek içmez, içerse bir-iki kadehi geçmez.
Kızartmalardan, yağlı yiyeceklerden, paketlenmiş ürünlerden uzak durur. Gazlı içecek içmez ama bol su içtiği de söylenemez.
Avokado, balık, yulaf, kuruyemişler, zeytinyağı ve yoğurt; yemek listesinin başında. Ne yalan söyleyeyim, hayatımda spor yaptığını da görmedim.
Bakım olarak, nemlendiricileri eksik etmez.
Erken yatar ve minik estetik müdahalelere hayır demez. O şunu der: 'Yaş 65, yolun yarısı...' Daha ne olsun.