"Yargı" dizisinde hayat verdiği 'Çınar' karakteriyle son günlerde adından sıkça söz ettiren ünlü oyuncu Arda Anarat, Sabah TV'ye özel açıklamalarda bulundu. Muhteşem Yüzyıl'dan sonra şansının çok yaver gittiğini belirten Anarat, Yargı'ya nasıl dahil olduğunu da anlattı. "Kadroyu duyunca elim ayağım titredi" diyen oyuncu, özel hayatıyla ilgili merak edilenlerinden de bahsetti.
-Neler yapıyorsunuz biraz ondan bahsederek başlayalım…
Güzel gidiyor. Yeni bir projem var. Onun için heyecanlıyım. Ona hazırlanıyorum şu an. Yaza bir film geliyor. Bir taraftan okulum devam ediyor. Derslere yetişmeye çalışıyorum, tabii sezon içerisinde çok ders kaçırıyorum. Yargı'nın çekimleri de bitti, biraz hayatımın boş bir dönemindeyim şimdi.
-Çocuk yaşlardan beri ekranlardasın. Seni çok çeşitli işlerde gördük. "Muhteşem Yüzyıl", "Diriliş Ertuğrul" gibi dönem dizilerinde de oynadın. Sektöre dönem işiyle girmek nasıl bir duyguydu? Bu yolculuktaki deneyimlerini bizimle paylaşır mısın?
Ben çalışmaktan çok keyif aldım. "Muhteşem Yüzyıl" ile başladım, dönemin en iyi işi. En çok reytingleri alıyor, yurt dışlarına satılıyor. Çok güzel bir kadro, çok güzel bir yapım, çok güzel bir yönetmen…
"ÇOK TEMİZ YÜZLÜSÜN, BU CAST SANA OLMAZ" DEDİLER
-Sana nasıl geldi bu proje?
Onun çok güzel bir hikayesi var. Ben çocukken çok tiyatroya giderdim. Annem de beni Müjdat Gezen'in hafta sonu kurslarına yazdırdı. Keyif aldım. Oranın hocası beni ilk menajerliğime yönlendirdi. Ben tabii çok heyecanlandım. 9-10 yaşlarında çocuğum. Disney Channel'dan bana bir iş geldi, ama nasıl heyecanlandım, oynamak istiyorum. Kabul edilmedi. Ama oranın yapımcısı beni Suskunlar'a çağırdı. Suskunlar'ın yönetmeni dedi ki; "çok temiz yüzlüsün, olmaz bu cast sana."
MUHTEŞEM YÜZYIL'DAN SONRA ŞANSIM ÇOK YAVER GİTTİ
Orada da beni Nermin Eroğlu gördü. Nermin Eroğlu da o ara Suskunlar'dan Muhteşem Yüzyıl'a geçiyor. Muhteşem Yüzyıl'da da zaman atlaması var. Bebek şehzade büyüyecek Hürrem'in en büyük oğlu, ve orada beni çok beğendiği için beni çağırıyor. Çok güzel denk geldi, ondan sonra şansım çok yaver gitti.
-Girdiğin projeleri uçuruyorsun Arda…
Ben uçan projelere dahil oluyorum diyelim (gülüyor). Belki de şansımla iyi geliyorum bilmiyorum ama.
OYUN OYNAMA İSTEĞİ OLMAYAN KİŞİNİN OYUNCULUK YAPABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM
-Peki bu oyunculuk aşkı nereden geldi sana?
İnanın bilmiyorum. O zamanlar çok küçük olduğum için mantıklı ve bilinçli kararlar verebilecek yaşta da değildim ama bir röportajda duymuştum "kişinin yeteneği aslında tercihlerine bağlıdır" diye. Demek ki ben o dönemde yeteneğime dair bir tercih yapmışım. Annemle babam da hep desteklediler.
Ben oyunculuğu hep, bizler aslında 'profesyonel çocuklarız' diye tanımlarım. Oyun oynama isteği olmayan kişinin ben oyunculuk yapabileceğini düşünmüyorum. Kamera karşısındaki seyirciye inandıramam ki yoksa kendimi.
KADROYU DUYUNCA ELİM AYAĞIM TİTREDİ!
-Genç yaştaki bu oyunculuk serüveninde sanırım en büyük çıkışı "Yargı" ile yaptın. Proje ilk geldiğinde neler hissettin?
Eğri oturup doğru konuşalım. Ben Türkiye'de yaşıyorum, yapılan işleri görüyorum. Yaşıma göre de güzel senaryo okudum. Çok güzel bir hikaye, farklı bir hikaye. En çok o dikkatimi çekti. Özgün bir hikaye. Zengin kız fakir oğlan hikayelerinin özgünlüğü kalmadı artık. Ortak kültüre dayalı bir şey, o da çok dikkatimi çekti. Kadroyu duyunca elim ayağım titredi! Uğur Polat'lar, Hüseyin Avni Danyal'lar, Cezmi Baskın'lar, Zeyno Eracar'lar… Reddedemezdim, ayıp olurdu! Daha yaşım çok genç, 23 yaşındayım. Daha yolum var. Böyle önemli ustalarla çalışmak çok büyük bir keyif oldu.
-Biz kamera önünde başarılı oyunculuklara şahit oluyoruz ama kamera arkasında neler oluyor bize biraz anlatır mısın? Nasıl bir set ortamı var?
Bizim sette çok garip bir şekilde hiç kavga olmuyor. Bir tane bile olmaz mı? Kıskançlıklar olur, gergin ortam. Bütün set arkası çok hızlı çalışıyor. Bu çok sağlıklı bir şey demiyorum ama başka bir sektör orası. O yüzden de bu hızın çok güzel yansıdığını düşünüyorum. Her yer şaka bizim sette. Seviyoruz yani birbirimizi öyle söyleyeyim.
-Biraz da hayat verdiğin karakterden bahsetmek istiyorum. Çınar'a biz ekran başında zaman zaman kızıyoruz, zaman zaman üzülüyoruz. Sen neler düşünüyorsun, bu yaşadıkları senin başına gelse nasıl tepki verirdin?
İlk bölümlerdeki İnci cinayetinde de düşünmüştüm; ben olsam ne yaparım? Bu hikayede bunu zor söyledim. Çınar belki de gereken takdirleri zamanında alamadı. Çınar babasından takdir göremedi, o yüzden bu kötü yola düştü.
Bizde senaryolar haftalık gelir. İlk 10 bölüm karavanda otururduk. Ali abinin öleceği vakit bir silah çıkıyor sahnede. "Hocam krediye girdik, yapmayalım 32 bölüm diye anlaştık bakın" filan (gülüyor). Ali abi biliyormuş gerçi o 6 bölüm anlaşmış. Ben hep sorarım "Hocam ne olacak haberiniz var mı? 32'ye geldik ölmüyoruz değil mi?" filan (gülüyor).
*Diziyle ilgili kısa bir en'ler bölümüm var…
KAAN URGANCIOĞLU SETİN EN KOMİĞİ
-Setin en komiği?
Yarışan çok iyi adaylarımız var. Kaan Urgancıoğlu'ndan başlarım, ben de kötü bir yarışmacı değilim bence. Ben de peşlerinden geliyorum. Kaan abi çok enerjik, çok keyifli sette.
-En enerjiği?
Ben olabilirim.
-En dakiği
Dikkatimi çeken biri olmadı.
-En kuralcısı
Yönetmen derim herhalde (gülüyor). Ama işi o.
-En sakarı
Benimdir ya. Setteki en çok vukuat benimdir.
KISA SORULAR
-Karşı cinste ilk dikkat ettiğin şey genellikle ne olur?
Saçlar dikkatimi çeker. Özellikle kıvırcık saçlar. Düz saçlı olduğum için kıvırcığa sempatim vardır. Giyim kuşam da benim için çok önemlidir.
-Hiç unutamadığın bir doğum günü anısı var mı?
Çok doğum günü kutlayan biri değilim. Çok öyle bir anım yoktur.
-Hiç lakabın oldu mu?
Şehzade derlerdi bana.
'SUS' DENMESİNDEN NEFRET EDERİM
-Bana o kelimeyi kullanmasın, küfür etse bile daha iyi dediğin bir kelime ya da cümle var mı?
Sus, kes. Bunlardan nefret ederim.
-Hayatından neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsün?
Hayatın bana ne getireceğini bilmiyorum. Ben Arda Anarat'ım bir şekilde geçimimi sağlarım. Hayat bir sürü şey çıkartır, mesela ona adapte olabilmekte bence.
BİR OTURUŞTA 150 TANE ZEYTİN YERİM
-Pek bilinmeyen, ilginç bir huyun var mı?
Zeytin çok severim mesela. Bir oturuşta 100-150 tane yeşil zeytin yerim. Koysunlar ben o tabağı bitiririm.
-Ağzına asla sürmediğin, "kokusuna bile tahammül edemem" dediğin bir yiyecek var mı?
Siyah zeytin (gülüyor). Bir kere çiğ bir et yemiştim. Onu bir daha yemem herhalde.
YAKIŞIKLI OLDUĞUMU DÜŞÜNMÜYORUM
-Kendini yakışıklı buluyor musun?
Bazen buluyorum. Şimdi yalan söyleyemeyeceğim (gülüyor). Ama öyle çok yakışıklı bulmam. Benim ev arkadaşım vardır, o yakışıklıdır mesela. Ben yakışıklı olduğumu düşünmem.
-Cimri biri misin?
Hayır.
-En çok neye para harcarsın?
Arkadaşlarıma.
-Sosyal medyayla aran nasıl?
Çok kötü. Nefret ederim.
-Stalk yapar mısın?
Yok.
-Fake hesabın var mı? (Varsa hiç fake hesabından kendine yorum yaptığın oldu mu?)
1999'luyum, illa ki bir fake hesabım var. Bir tane de mavi tikli bir hesabım var. Ben kimsenin özel hayatını merak etmiyorum. İnsanların da benim özel hayatımı merak etmesini istemem.