Çenesuyu'ndan içmemiş, Fethiye Caddesi'nde yürümemiş, İsmetpaşa'da maç izlememiş ve Sekapark'ta çay içmemiş olması açısından ölümüne bir kat daha üzülüyor insan!
Amy Winehouse'un Kocaeli'yi göremeden ölmesi üzerine Ekşisözlük'te yapılan absürt yorumu okudunuz...
Benzer yorumlar şimdi de Whitney Houston için de yapılıyor internette...
İtiraf ediyorum; "Whitney Houston da Kocaeli'yi göremeden öldü" lafına güldüm! Bir ölümün ardından dalga geçmek zalimce bir davranış ama absürt olan güldürüyor insanı! Tıpkı Coen Kardeşler'in 'Büyük Lebowski' filminde kül dökme sahnesindeki gibi!
ABARTILI BİR MELANKOLİ
Houston'ın ardından 'I Will Always Love You' şarkısını, sevgilisiyle gittikleri 'Bodyguard' filmini hatırlayıp üzülenler de var elbette...
Roger Waters, Kocaeli'yi göremeden ölseydi, yine güler miydim acaba? Kararsızım; hem güler hem de ağlardım herhalde
Ölümlere dair absürt espri anlayışı yeni türedi, her iki-üç ayda bir Twitter'da "Mahmut Hoca öldü!" geyiğinin yapılması gibi!
Belki de ölüme bu absürt bakış, her ünlünün ölümüne abartılı bir melankoliyle yaklaşıldığı için yaygınlaştı. Her iki yaklaşım da arızalı bence.
Her ikisinde de gerçeklikten kopuyoruz. Bazen bir ırkçıyı bile sırf öldü diye göklere çıkarıyoruz! Bazen de erdemli insanlarla hiç de hak etmedikleri halde alay geçiyoruz!