Bu teoriyi ileri süren, ekranların en 'uçuk kaçık' belgesel programı Antik Uzaylılar oldu. History Channel'da yayınlanan belgeselin son bölümünde garip iddialar ortaya atıldı.
Teoriye göre; 75 bin yıl önce dünya nüfusu milyonlardan, binli rakamlara kadar gerilemiş. Bu bir volkan patlaması ya da göktaşı çarpması yüzünden değil, uzaylıların gönderdiği virüs sayesinde olmuş. Yani uzaylılar, insanlık adına bir bio-mühendislik girişiminde bulunmuşlar. Ondan sonra insanlar bir medeniyet kuracak zihin kapasitesine erişmişler filan...
Belgeseldeki bir başka teori ise daha yakın bir tarihten. 1918 yılında 20 milyon insanın ölümüyle sonuçlanan ve 'İspanyol gribi' olarak bilinen salgın, hem Boston'da hem de ondan binlerce kilometre uzaklıktaki Bombay'da aynı gün başlamış. Antik astronot kuramcıları, buna dünyamıza teğet geçen bir kuyruklu yıldızın taşıdığı virüsün sebep olduğunu iddia ettiler.
Bana bunların hepsi çok saçma geldi. Sanki yeni dünya düzenine uygun olarak koronavirüsü inançları törpülemek için kullanmaya başladılar gibi geliyor bana. Asıl tehlike de işte tam burada...
Kuaförüm Sensin
İzleyenler biliyor. Show TV'de Kuaförüm Sensin adında bir yarışma var. Profesyonel kuaförlerin makaslarından ziyade çatal dillerini konuşturdukları bir yapım. Adeta bir laf sokma olimpiyatı. Kuaförlükle ilgili resmi meslek örgütleri, üyelerini bu şekilde gösteren Kuaförüm Sensin'e neden ses çıkarmıyorlar, anlamış değilim. Her neyse, benim anlatacağım mesele o değil.
Malum, sokağa çıkma kısıtlamaları ve kuaförlerin, berberlerin, güzellik salonlarının kapalı olması insanları evinde çaresiz bıraktı. Evde herkes birbirine "Kuaförüm sensin" diye yalvarıyor. Eli yatkın hanımlar evde saçlarını kendi boyayıp, düzeltip, biraz olsun işi kurtarıyorlar. Ama kendi tırnağını bile kesmekten aciz bazı beyefendilerin hali nicedir, bilen yok. Hele de evde eli makas tutan kimse yoksa ya da yalnız yaşıyorlarsa... Yakında herkes benim imajıma (Mağara adamı) kavuşacak diye korkuyorum!
İşte burada Kuaförüm Sensin devreye girmeli. Her gün programın 10 dakikalık bir bölümünde evde nasıl saç kesileceği, sakal düzeltileceği vs. öğretilmeli. Bu arada evde kendi saçını en iyi kesen yetenekli kişilerin gönderdiği videolarla da günün moda deyimiyle bir 'challenge' düzenlenip, mini yarışma yapılmalı.
Çocuklar koronayı pek sevdi (!)
Nasıl sevmesinler ki? Haber bültenlerindeki her salgın haberinin görüntüsünün üzerinde rengarenk, cıvıl cıvıl, hatta bazıları pek sevimli olan sözde virüs grafikleri uçuşuyor. Minikler de ister istemez onları sanki komik birer çizgi film kahramanı ya da oyuncak gibi algılıyorlar. Durum böyle olunca da çocuklara virüsün sakınılması gereken kötü bir şey olduğunu anlatmak zorlaşıyor tabii. Haber editörlerinden ricam, çocuklarda yanlış algılamaya yol açacak bu her yere rengarenk virüs yapıştırma adetinden vazgeçmeleri.
Hafta sonu ebeveynlerin bir başka derdi de çocuklarını çekip gönderdikleri 23 Nisan videolarına ekranda rastlayabilmekti. Anne-babalar ve çocukları, kendi görüntülerine rast gelmek umuduyla adeta burunlarını atv ve TRT Çocuk ekranlarına yapıştırdılar. Ama yüzlerce video arasında kendilerininkini bulmak meseleydi tabii ki. Pek çok anne- baba, 23 Nisan'ı, kendini göremediği için büyük hayal kırıklığına uğrayan çocuklarını teselli etmekle geçirdi.
Gaf kürsüsü
Devlet, tüm imkanlarını zorlayarak yurt dışında mahsur kalan vatandaşlarımızı özel uçakla getirip, Bingöl'de karantina altına aldı. İçlerinden Pelin Portakal adlı kendini bilmez bir genç kadın, "Budapeştepe'den Bingöl'e... Pasaportumdaki bu kara lekeyi nasıl silebilirim?" şeklinde hadsiz bir paylaşımda bulununca hakkında soruşturma açıldı.
Zap'tiye
Şu millet, liderlerin Anıtkabir'de takındığı mesafeli tavır kadar birbirinden uzak durabilse, bu salgın 10 günde biter.
Ne demiş?
İbrahim Selim, online programında Oğuzhan Koç'a sordu: "Karantina günlerinde yaptığın en çılgınca şey neydi?" Ünlü şarkıcı yanıtladı: "İnsana öyle hasret kalmıştım ki, sipariş verdiğim pizzacıyı sarılıp öptüm. Sonradan çok pişman oldum..."