Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, pazar günü Atv'deki programında yine son derece önemli bir konuya değindi. Malum; şeytan, müminlerin abdest ve namaz sırasında akıllarını bulandırmak, konsantrasyonu bozmak, Allah ile kulu arasına girmek için vesvese yaratmaya çalışır. Kişi abdestinden, namazından kuşku duyar ve çoğunlukla bunları tekrarlar. Nihat Hoca özellikle abdestten emin olamama durumunun, şu kritik günlerde su kıtlığına yol açabileceği üzerinde durdu. "Emin olmadığınızda hemen yeniden abdest alıp, defalarca su harcamak yerine, yüzünüze, ellerinize, saçınıza, ayaklarınıza dokunup, ıslak olup olmadıklarını kontrol edin. Eğer ıslaksa, nemliyse abdestiniz tam demektir. Boşu boşuna birkaç kez abdest alarak, su kıtlığı yaşanan şu günlerde başkasının hakkına girmeyin" dedi.
Ne güzel... İnsan ve doğa dostu bir dinimiz var. Elhamdülillah...
Eşkıya'dan kadına ağıt
Geçen hafta atv'nin sevilen dizisi Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz'da Hayriye Ana'nın cenaze törenini izlerken gözüm Çakırbeyli Ailesi'nin mezar taşlarına takılmıştı. Baktım, neredeyse hepsi kadın... Tam yazacakken bu hafta Hızır Reis benden önce davranıp, lafı ağzımdan aldı.
Daha önce karısını ve kızını kaybeden Hızır, eşi öldürülen yeğeni Alparslan'a dedi ki: "İnsan mezarlığa gidince anlıyor. Bizim yaşadığımız hayat, kadınlarımızı toprağın altına, bizleri ise toprağın üzerine gömüyor..." Üzerine kitaplar yazılacak bir söz...
Hep söylüyorum, Eşkıya aslında bir ibret belgeseli. Mafyanın özenilecek değil, daima uzak durulacak bir dünya olduğunu bizi sarsarak anlatıyor.
Korsanlara yeni önlem
Aden Körfezi'nde görev yapan Türk askerinin görev süresinin bir yıl daha uzatıldığı gün bu fotoğraf elime geçti. Korsanlar için artık yük gemilerinin kenarlarına dikenli tel çekiliyormuş, Böylece korsanların gemiye tırmanmaları önleniyormuş.
Deniz ortasında dikenli tel... Yeni dünya düzenine buyurun...
Cılızoğlu'nun ardından...
Mesleğe ilk adımı attığım Türk Haberler Ajansı'nda (THA) gazeteciliği bana sevdiren ve üzerimde büyük emeği olan değerli büyüğüm Tanju Cılızoğlu, cumartesi günü hakkın rahmetine kavuştu. Allah gani gani rahmet eylesin.
1982-1984 yılları arasında çalıştığım THA'da haber müdürümüz Tanju Cılızoğlu'nun masasından ilk seferde bir haberi geçirip de yayına vermek büyük olaydı. Çünkü titizliğiyle tanıdığımız Tanju Ağabey, meşhur kırmızı kalemiyle bizim haberlerimizdeki yanlışları, eksikleri işaretler, daktiloyla yazdığımız sayfalar bize geri geldiğinde kızamık dökmüşe dönerdi. Benim yazdığım spor haberlerini ise çok beğenir, neredeyse virgülüne dokunmadan örnek olsun diye panoya asardı.
Bir seferinde bu 'örneklik' olayını abartır gibi oldu. Ajansın yemekhanesinde hep birlikte yemek yerken çatal bıçak ve ağız şapırdatma seslerine isyan etti. Ayağa kalktı. "Herkes dursun ve Yüksel'e baksın. Yüksel sen yemeye devam et oğlum. Bakın yemeği işte böyle yiyeceksiniz, öğrenin" dedi. Nasıl mahcup olmuştum, anlatamam...
Mezarına nurlar yağsın Ustam.
Gaf kürsüsü
Hürriyet Gazetesi'nin internet sitesinde bir saat arayla yer alan iki haber: 1-"Sosyal mesafeye en uygun tatil: Uludağ'da kar keyfi" 2-"Sosyal mesafeye aldırmadan Uludağ'da parti verdiler."
Zap'tiye
75 yaş üstündeki vatandaşların "PKK hesaplarınızı ele geçirdi" yalanıyla dolandırılmaları tamamlandı. Önümüzdeki hafta 70-75 yaş arasındakiler dolandırılacak.
Ne demiş?
"Bembeyaz karlar yağdığında açan bir nergise benziyorsun. Kış rüzgarları sallandırıyor bütün bu narinliğini. Sana 'Dur, yavaş, koşma' dediğime bakma sen! Sana yetişemediğimden kendimedir sitemim." (Öğretmen Mehmet Satar'ın, otizmli öğrencisinin karnesine yazdığı şahane not)