Önceki gün linç timi Erdal Beşikçioğlu için klavye başına geçti.
Çay ocağı solcuları, hep bir ağızdan saldırmaya başladı.
Nefret, hakaret, tehdit... Beşikçioğlu'nun ölen sanatçılar kervanına katıldığını söyleyenlerden tutun da, onursuzlukla suçlayanlara kadar ne ararsanız var. Ne söylendiğine değil; kimin, hangi mahfilde söylediğine bakıyorlar.
Halbuki ne demişti?
"Devletim bu vatan için 'Öl' dese ölürdük." "Hepimiz aynı gemideyiz, başka Türkiye yok." "Bankada paramı dolarda değil Türk Lirası'nda tutuyorum."
GÖZLERİNİZ KÖR OLMUŞ SİZİN
Bu sözleri bir Yunan eleştirse anlarım ama Türkiye'de doğup büyüyen, bu topraklarda bir yerlere gelen, ev bark kuran, ekmek yiyenler böyle insafsızca eleştirince 'Bunlar hangi ülkenin vatandaşı?' diyorum.
Yazık...
Bu güruhun içindeki kin, nefret ve öfke, gözlerini kör etmiş durumda... İçlerindeki hazımsızlığı nasıl, nereden çıkaracaklarını bilemiyorlar. Sözde solculuk, Atatürkçülük, laiklik adı altında düpedüz yobazlık yapıyorlar.
Siyasal mücadele dedikleri şeyi, kendilerinden farklı düşüneni veya kendi doğruları gibi konuşmayanları itibarsızlaştırmak ve linç etmek sanıyorlar. Ülkesini seven herkesi faşist ilan ediyorlar.
Peki siz nesiniz?
Anti Türkiye'ci mi, anti Erdoğan'cı mı, antimilliyetçi mi, antivatansever mi?
Kendinizi nereye konumlandırıyorsunuz?
Vatanını sevmenin sağı, solu olur mu Allah aşkına?
Bana kalırsa, ancak yüreği olur- ki o da sizde yok!
Size bir çift lafım var: Madem iktidar düşmanlığınız bu boyuta ulaştı, içiniz bu kadar karardı, nefretiniz dağı aştı... Atlayın o zaman bu gemiden... Buyurun, istediğiniz kara parçasında yaşamakta serbestsiniz.