Hıncal Ağabey önceki gün yazdı. Yaşamdan Dakikalar, sponsor bulamadığı için 360 kanalında yayına devam edememiş. Sunay Akın da bir başka programda futbol topunu masanın üzerine koyup "Sevgili sponsorlar, alın işte bizim programımızda da artık futbol var. Bizi de destekleyin" diye serzenişte bulunmuş.
Hıncal Uluç ve Sunay Akın... Bana göre ekranların iki büyük kültür-sanat büyükelçisi...
Abarttım mı? Hiç sanmam... Evlerimizi 'sanata yabancı topraklar' olarak kabul ederseniz, onlar da büyükelçilik yapıyor sayılırlar. Ne yazık ve ne ayıptır ki, 'büyükelçiler' ekrana kültür-sanat programı getirebilmek için sponsor peşinde koşuyorlar...
Daha önce yazdım. Bu gidişle daha çok yazacağım. Bu ülkede televizyon yayıncılığının çıtasını yükseltmek, hatta televizyonu 'ıslah etmek' gibi bir misyon varsa, bu görev için reklam verenler ve sponsorlara da büyük iş düşüyor. Toplumsal fayda içeren programları desteklemek, içi boş, hatta zararlı programları reklam vermeyerek 'cezalandırmak' onların elinde. Bu durumda aklımdan geçen, 'utanılası' fanteziyi seslendirmek zorundayım:
Yaşamdan Dakikalar ekibini yine masanın etrafında toplanmış hayal ediyorum. Nebil Özgentürk, Türk Seks Filmleri Tarihi adında bir belgesel yapmış, onu gösteriyor. Hıncal Uluç, programın bir köşesinde çiftleri evlendirmek için çöpçatanlık yapıyor. Haşmet Babaoğlu, okuduğu son kitap yerine, ünlülerin birbirlerine attıkları son tweet'leri yorumluyor. Sunay Akın, şişme bebeklerin tarihçesini anlatıyor... Ve program; sponsordan, reklamdan geçilmiyor!