Yeşilçam bir kayıp daha yaşadı. Sinema sanatçısı Eşref Kolçak'ı kaybettik. Ölümü hepimizi yasa boğdu. Oyunculuğunun yanı sıra beyefendi kişiliğiyle de herkesin sevgisini ve saygısını kazanmış bir isimdi.
Bir sinema emekçisiydi.
Yeşilçam'ın bütün kahrını çekerek onlarca filmde oynadı.
Oğlunu genç yaşta kaybeden bir babaydı aynı zamanda.
Hafızalarımıza kazınan şarkılarıyla gönlümüzde özel yeri olan Harun Kolçak'ın ansızın gidişine şahitlik etmişti. "Harun'u anneciğinin kucağına verdim, zamanı gelince ben de yanlarına yatacağım" demişti, öyle de oldu.
Bursa'da eşi ve oğlunun yanına defnedildi.
Beni onun ölümü kadar üzen bir başka olay da cenazesinde yaşananlar.
Son yolculuğuna uğurlanırken ustaya yapılan saygısızlığa çok üzüldüm. Cenazesine katılan oyuncularla fotoğraf çektirme yarışına girenlerin halini gördükçe yapılan saygısızlık karşısında hicap duydum.
Dinimize, örf ve adetlerimize göre cenaze merasimlerine ve ölünün yakınlarına saygı göstermek çok önemlidir. Ölen kişiye karşı son görevini yerine getirmek, yakınlarının acısını paylaşmak ve taziye dileklerini iletmek için gidilir cenazeye; selfie için değil...
Hele tabutun başında fotoğraf çektirecek kadar büyük bir terbiyesizlik yapmak için hiç değil.
Benzer manzaraya birkaç cenaze töreninde de rastlamıştık ama cenaze arabasının yolunu kapatacak kadar kendinden geçmiş şekilde fotoğraf çekme yarışına girmemişti kimse. Bunu da gördük...