Ünlü müzisyen Vedat Sakman, GÜNAYDIN'a konuştu. En zor yıllarını 12 Eylül döneminde yaşadığını söyleyen Sakman, "Darbe dönemleri ülkeleri her açıdan geriye düşürüyor. Biz de bunu yaşadık. O dönemlerde de darbelerin yanlış olduğunu hep dillendirdim" dedi.
- Müzik yaşamınızda yarım asrı geride bıraktınız. Neler hissediyorsunuz?
Şanslı bir insan olduğumu düşünüyorum; hâlâ müzik yapabiliyor, şarkı üretebiliyorum.
Yaşamım boyunca ticari kaygı taşıyarak şarkı üretmedim. Müziğe bir şeyler katacak çalışmalar yapmaya çalıştım hep. Kendimi müzik emekçisi olarak tanımlayabilirim. Tabii zaman zaman ekonomik zorluklar da yaşadım.
- Günümüzde grup olup birlikte müzik yapma ruhunun artık kaybolduğu tespitinde bulundunuz...
Müzik giderek bireyselleşti. Dünyada popülizmin yükselişinin bir sonucu bu. Müzik, sadece görsel yönü öne çıkarılarak sunulmaya başladı. Müzik kalitesine veya yeteneğine bakmadan kişiler artık global dünyada pop star haline getirilebiliyorlar. 90'larda başladı bu akım. Bizler 70'lerin çiçek çocuklarıyız.
Hâlâ aynı felsefenin doğruluğuna inanıyoruz.
Biz paylaşıma, dayanışmaya inanan bir kuşağız.
Müzik alıcısının önemli oranda yitirilmesi; insanların o eser içinde kendileriyle ilgili hikaye bulamamasından kaynaklı. Bu kirlenme içinde iyi işler de yapılıyor ama az. Daha da önemlisi, bu çalışmaları insanlara ulaştıran sektörler el değiştirdi. Yeni dönemde medya bu sorumlulukları üstlendi. Medya bu sorumluluğun bilincinde hareket etmeli.
BENİ ÇOK GÜÇLÜ KADINLAR BÜYÜTTÜ
- Kendinizi hem Doğulu, hem de Batılı olarak tarif ediyorsunuz...
Babam Mazhar Sakman, Orta Anadolu müziğinden bir halk ozanıydı, Aşık Veysel'le birlikte Köy Enstitüleri'nde eğitim de vermiş. Annem Girit kökenli aristokrat bir aileden. Bu iki farklı kültür içinde büyümek beni hem Doğulu, hem de Batılı yaptı. İki kültürü de içselleştirdim.
Bu topraklardaki ozanların sözlerinin altında büyük bir felsefe yatıyor. Önce doğduğun toprakların kültürünü bilip benimseyip sonra Batı'ya uzanmak gerekiyor.
- Yeni albümünüzü Dünya Kadınlar Günü'nde çıkardınız....
Çok güçlü kadınlar büyüttü beni. Annem de, babaannem de çok güçlü ve mücadeleci kadınlardı. Onlara saygı duymamak mümkün mü? Onlara bu saygımı bir nebze göstermek için de albümümü 8 Mart'ta çıkardım. Dinleyicilerim arasında da kadınlar çoğunluktadır.
MADDİ BEKLENTİ İÇİNDE DEĞİLİM
- Bestelerinizi çok isim seslendirdi. Beste verirken neye dikkat ediyorsunuz?
Şarkımı nasıl yorumlar diye bakıyorum.
Bir de nerede, nasıl kullanacağı önemli. Şarkılarıma gençlerden talep oluyor. Onlara destek vermek istiyorum tabii ki ve maddi beklentide değilim. Şarkıların, türkülerin sahibi halktır, onlar dinlemezse ne kıymeti olur ki, sadece oturur evde kendiniz dinlersiniz.
- Sanatın en çok hangi yanı sizi etkiliyor?
Sanat, estetik demek. Hayatı güzelleştiriyor.
Toplumun önündedir, topluma yön verir. Sanatın gücünü küçümsememek gerekiyor. Mesela Franco sonrası her açıdan bitmiş bir İspanya, sanat ve kültür politikalarına verdiği önceliklerle yeniden ayağa kalktı, bugünkü İspanya yaratıldı.
Sanat, siyasetler üstüdür. Onun birleştiriciliği de buradan geliyor zaten.
- Yurt dışına açılmayı düşündünüz mü hiç?
Böyle bir girişimim oldu aslında ama kısmet değilmiş. Ama müziğimi yurt dışında dinleyen insanların olduğunu biliyorum. Örneğin bir arkadaşım Moğolistan'ın kuzeyinde bir yerde gösteriye gittiklerinde bir Moğol, benim bir kasetimi onlara uzatıp "Tanıyor musunuz?" diye sormuş. O dönem dünya iletişiminin olmadığı bir dönemdi. Bugün zaten müziğin sınırları aştığı bir dünyada yaşıyoruz, yurt dışına açılmadan da oradakilere ulaşabiliyorsunuz.
- Bodrum'da da, İstanbul'da da kendi mekanınızda sahne alıyorsunuz...
Ev gibi kiraladım iki mekanı da. Hafta içi de gençler çıkıyor, onlara da destek oluyorum.
ÇARESİZLER 'BENİM SANATÇIM SENİN SANATÇIN' AYRIMI YAPAR
'Benim sanatçım, senin sanatçın' diye ayrımlar yapanlar var günümüzde...
Böyle şeyler ancak bazı kişilerin kendisine gündem yaratmak için başvurduğu çaresizliktir. Konu yaratıp popülaritesini artırma gayretleridir. Bunları ciddiye alıp tartışma konusu yapmak o insanları ödüllendirir, böyle şeylere herkesin gülüp geçmesini tavsiye ediyorum.
Sanatın ülke sınırlarını ortadan kaldırdığı bir dünyada böyle ayrımlar doğru değil.
Bilmediğimiz dilde müzik dinlediğimizde bile duygulanıp ağlarız. Sanatın dini, dili, milliyeti veya ideolojisi olmaz. Şarkılarımı halk için yapıyorum ben. Dinleyicilerim arasında da her kitleden insan var. Hiçbir zaman ayrımı aklıma bile getirmedim.
İnsanlar birbirini sevip saymalı. Bunun için müzik birleştirici bir unsurdur.
YURT SEVGİSINİ KÜÇÜK YAŞTA ÖĞRENDİM
- Sizin hayatınızı anlatan yeni bir kitap çalışması da yapıldı...
Evet. Şair ve yazar Deniz Durukan ile üç yıl çalıştık kitap için.
Monografi tarzında bir kitap oldu. Çocukluğumdan başlayıp bugüne kadar yaşadıklarımı anlattım. Yakın tarihte yaşanan olayları da bir müzisyen gözüyle paylaştım.
Yakın tarihi de anlattığım için özellikle gençler büyük ilgi gösteriyor kitaba. Ben 1949 doğumluyum, yani savaş sonrası nesildenim. Tabii ki dönem kıt kanaat geçinme dönemiydi. Bu bize tutumlu olmayı, kıymet bilmeyi öğretti.
Başkalarının haklarına saygılı olmayı da, yurt sevgisini de, topluma faydalı bir insan olma bilincini de o yaşlarda ailemden ve ustalarımdan öğrendim. İnsanlara ve doğaya karşı da hep saygı ve sorumluluk içinde yaklaşmayı öğrendik.
Hepimiz işimizde gücümüzde her zaman topluma karşı sorumluluk taşımalıyız.
HALA KİRADA OTURUYORUM, ARABAM DIŞINDA BİR MÜLKÜM YOK
- Müzik hayatınız boyunca nasıl zorluklar yaşadınız?
54 senedir müzik yapıyorum. Çok bolluk içinde bir yaşamım, birikimim olmadı, sanırım bu işin kimyasında bu var. Müzisyenle balıkçının pek parası olmaz derler.
Şakanın altında gerçek vardır herhalde.
Hâlâ kiradayım, arabam dışında mülküm yok. 80'lerde oldukça sıkıntılı günler oldu. 12 Eylül Darbesi'nden eğlence sektörü çok etkilendi. Gece yasakları, bizi erken saatlerde sahne almaya zorladı.
Bu dönemde kazandığımız parayı da herkesin ihtiyacına göre aramızda paylaştık müzisyen arkadaşlarımla. En zor yıllarımızı o dönemde yaşadık. Darbe dönemleri ülkeleri her alanda geriye götürür; sadece demokrasiye değil, ekonomi ve eğitime de zarar verir. Biz de ne yazık ki bunları yaşadık. O dönem de bunun yanlış olduğunu dillendirmeye çalıştık.