Bu soruyu, atv'deki Kur'an ve Sünnet programında Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu'na bir izleyici sordu. Meğer hocamız bu konuda çok dertliymiş. Kendine has zarif üslubuyla, duygularını bir ilim insanının nezaketiyle paketleyip şunları söyledi:
"Dedikodunun her türlüsü haramdır. Bunlara magazin programı deniliyor ama bu açıkça dedikodudur, gıybettir. Onları gizlice çekmek, haklarında konuşmak yerine haber verirsiniz, 'Size bir kamera göndereceğim, ona göre konuşun' dersiniz. Fakat çoğunlukla böyle yapılmıyor. Bizler de o görüntülerin, yorumların gerçek olduğunu sanıyoruz. Ama toplumun ünlü olmayan bir kısmında yaşanan olayların yanında, ünlülerin ayrılmaları, boşanmaları, özel hayatlarındaki çeşitli durumlar çok masum kalıyor. Kadın, sevgilisiyle bir olup kocasını öldürüyor. Yok 'Şunu alsaydın seni aldatmazdım' falan diyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu durumlarda tövbemiz bizi zor kurtaracak. Kirleniyoruz. Çok kirleniyoruz. Eskiden de kirliydik ama bu kadar konuşulmadığı için bilmiyorduk. Kutunun kapağı açılınca ortaya çıkan manevi kirlilik bizi çok rahatsız etmeye başladı. Bu sizi de rahatsız etmeli. Biz bunları hak etmiyoruz çünkü."
İçinizde bu sözlere hak vermeyen var mı?
Evli erkeklere özel hizmet
İlana sosyal medyada rastladım. Gerçek mi, yoksa birileri dalga geçmek için mi yazdı bilemedim. 'Evli Erkeklere Özel Hizmet' yazıyordu başlığında ve şöyle devam ediyordu: "Kafa dinlemek isteyen, ancak eşinden izin almakta zorlanan evli erkekler, polis aracı süsü verilmiş otomobil ve polis üniforması giymiş elemanlarımız tarafından cuma akşamı evlerinden alınıp sözde tutuklanarak pazartesi sabahı yeniden evlerine bırakılır. Telefon: 744...." Şimdi diyeceksiniz ki, "Madem gerçekliğinden şüphe ettin, neden o numarayı aramadın?" Birincisi; 700'lü hatların sabıkasını bildiğim için herhangi bir tuzağa düşmek istemedim. İkincisi ve daha da önemlisi, o hattı 'sırf gazetecilik merakı yüzünden' aradığıma, eşimi nasıl ikna edebilirdim ki!
Kraliçe'ye mektup yazıp İskoçya'da okudu
Atv'de pazar günleri yayınlanan Dizi TV programında izleyince çok şaşırdım. Meğer Hercai dizisinde Yaren karakterini büyük bir başarıyla canlandıran genç oyuncu İlay Erkök'ün, filmlere bile konu olabilecek bir hikayesi varmış:
İlay, oyunculuk okurken eğitimine İngiltere'de devam etme kararı almış. Tüm sınavları geçmesine rağmen uluslararası kredi sistemine takılınca hayal kırıklığına uğramış. Bir gece rüyasında gördüğü İngiltere Kraliçesi Elizabeth ona "Kızım sen bana niye haber vermedin? Yaz bana hemen yavrucuğum" deyince sabah uyanır uyanmaz ilk iş olarak Kraliçe'ye bir mektup döşenmiş. Bir hafta sonra mektubuna olumlu yanıt gelince sevinçten havalara uçmuş. Bavulunu toplayıp yola çıkan oyuncu, Kraliçe'nin sayesinde İskoçya Kraliyet Akademisi'nde okumuş.
Demek ki İlay'ın Hercai'de tuttuğunu koparan Yaren karakterini bu denli başarıyla canlandırmasının altında gerçek hayatındaki azmi yatıyormuş.
Ne demiş?
'Kadına şiddet erkeklik ise biz erkek değiliz!' (Çukur'dan bir duvar yazısı
Gaf'let kürsüsü
Eski eşi tarafından satırla vahşice öldürülen Ayşe Tuğba Arslan'ın, koruma istemek için tam 23 kez savcılığa başvurduğu, savcılığın ise onu kocasıyla uzlaştırmak için aracı olduğu ortaya çıktı.
Zap'tiye
Bursa'da kadına yönelik şiddeti önleme merkezi müdürünün 11 kadını taciz ettiği iddia edildi. Kadınlarımızın artık Allah'tan başka sığınacak yeri kalmadı mı yoksa?