Yerli yersiz kullanırız 'Yaşarken değer verilmeli' cümlesini… Doğrudur da! Özellikle eskilerden gelen birçok sanatçı dem vurur bu durumdan. Ancak birine yaşarken değer verebilmek için de o kişinin de biraz zemin hazırlaması gerekir. Sen adım atmazsan, toplum da seni yüceltmek için çaba sarf etmez.
Ümit Besen'in dile kolay 40 yılı aşkın süredir sanatçı olarak tarzı hep aynıdır. Tavernada piyanist şantörlük ile kendini sevdiren Besen, günümüze dek varlığını devam ettirmiş, beğeni toplamıştır. Şimdi soracaksınız başta yaptığım 'Yaşarken değeri verilmeli' girizgahım ile Ümit Besen'in ne alakası var diye… Anlatayım… Ümit Besen'in kendini ispat etmek gibi bir kaygısı olmasa da televizyon programımıza davet etmek için menajeri ile konuştum. Bodrum'da olduğu ve katılamayacağı cevabını aldıktan sonra telefonla Besen'in kendisi ile de konuşmak istedim. Öyle ya programa katılmamak dünyanın sonu değil, en azından hal hatır sorar, sohbet ederiz diye düşündüm.
Ancak nafile, oldukça profesyonel(!) menajeri "Telefon ile konuşmanıza da hiç gerek yok, kendisi Bodrum'da, hiçbir televizyon programına katılmayacağız" diyerek kestirip attı. Sanki rahmetli Michael Jackson'ı çağırıyoruz programımıza… Neyse Besen'in programa katılmaması veya telefon ile konuşturulmaması bizden de, ondan da bir şey alıp götürmez tabii ama iş bilmez tiplerin sanatçı koordinasyonunda yer alması gerçekten çok acı… Sanatçılar markalarını teslim ettiği kişileri gerçekten iyi seçmeli ve ilişkilerini ona göre planlamalı, çok net! Yoksa birçok kişiye yaşarken gösterilmesi gereken değer ve saygıyı da bu menajerin tutumu alaşağı eder. Bu arada televizyon dünyası bu acı haberi duymuş oldu: Evet, Ümit Besen hiçbir televizyon programına katılmayacakmış… Besen olmadan TV dünyası nasıl bir dar boğaza girecek, yayın akışları ve reklam kuşağında nasıl bir deprem yaşanacak, bizleri ve ekran başındakileri nasıl karanlık günler bekliyor? Şimdiden oturup dövünelim!
Anlaşılan Ümit Besen artık 'nikah masası'ndan değil, reji masasından da kaçıyor. İnanın, dayanmak çok zor bu habere…
***
BU NE TANTANA SERVETİNİ Mİ KAYBETTİN
Demet Akalın'ın kızı Hira, TikTok fenomeni Özgür Balakar'ın yayınına katılıp hediye göndermiş. Bunun üzerine toplum bilinci üniformasını üzerine giyen Akalın, "Ebeveynler dikkatli olun, bu hırsızlık. 7 bin liramı kimden alacağım?' diye yayın yaptı. Sonrasında Balakar, "Hira'dan 30 kuruşluk gül emojisi istedim. Paranı gönderirim, dolandırıcı değilim" diyerek Akalın'a seslendi.
Yahu Demet, Hira daha çocuk, bunu idrak edememesi gayet normal. Orada hediye göndermeye kaç kere bastı kim bilir, kalkıp başkalarına hırsız demen nasıl bir akıl tutulması? 7 bin lira değil, sanırsın tüm servetin elinden gitti. Kıt kanaat geçinip küçük birikimleri veya o ay geçimlerini sağlayacakları emekli ya da asgari ücretli maaşları hırsızlar tarafından çalınan mağdur vatandaşlar bile Akalın'dan daha vakur duruş sergiliyor. Sistemden geri alacağın 7 bin lira için bu tantana, bu yangın niye?
***
BEYİNLERİ TURŞU OLMUŞ
Çalıştıkları süt toplama merkezinde kazanda süt banyosu yapanlar, hazır döner paketlerken maske kullanmadan etlerle müzik eşliğinde oynayanlardan sonra şimdi de turşu tesisinde turşu tankına çıplak ayakla girip dans eden bir kişinin görüntüsü ortaya çıktı.
Koronavirüs salgınının başladığı ilk günlerde virüsün daha sonra vücutta bazı hasarlar bırakacağı noktasında sağlıkçıların uyarıları çok konuşulmuştu. Yalnız hasarın bazı tiplerin beyinlerine bu kadar çabuk tesir göstereceğini düşünmemiştim. Salgından kurtulabiliriz ancak bu beyinsizlerle işimiz zor…
***
BU NASIL BİR AZİM!
Adana'da kısıtlamaların kalkmasıyla birlikte günlük et tüketimi ortalamasının 32 tona ulaştığı haberinin ardından bir teknedeki mangal keyfini görünce ürpermedim desem yalan olur.
Mesire alanlarındaki mangal yasağından dolayı üç arkadaş, tekneyle Seyhan Gölü üzerinde yasağa aldırış etmeden etlerini pişirmiş. Adana Kasaplar Odası Başkanı Murat Yağmur, et stoklarını artırsın. İnsanlardaki bu azime helal doğrusu.