Türkiye'de birçok sektörde olduğu gibi reklamcıların da yabancılardan fikir aşırma, hatta birebir kopya çekme konusunda sabıkası kabarık. 'Hazır yapılmışı var, bizde kimse anlamaz' deyip yıllarca yabancı reklamları kendileri çekiyormuş gibi yutturdular. Eskiden bu aşırma işini sektördekiler bilirdi, şimdi sosyal medya, blog'lar var; intihal işler hemen fark ediliyor.
Örneğin Twitter'da 'Türk reklamcılığının duayen stajyeri' diye kendini tanıtan Senior Stajyer, yabancılarla benzer reklamları ifşa etme konusunda uzman. Senior Stajyer'in oltasına son takılan ise 'esinlendik' diye savunulamayacak kadar abartılı bir intihal vakası.
BÜYÜK BENZERLİK
Önce orijinal işten bahsedelim. Old Irish adlı bir marka için çekilen reklamda, Tiflis'te yol ortasında durdurulan insanlara, 'Sizi İrlanda'da bir gezintiye çıkaracağız' diye virtual (sanal gerçeklik) gözlüğü takılıyor. Gözlüğü takanlar, İrlanda'nın doğal ve tarihi güzellikleri içinde dolaşırken karşılarına bir bar çıkıyor. Barda bir adam şişeyi uzatıyor, "Gözlüğü çıkar" diyor.
Gözlük çıktığında iki dakika önce boş kaldırımda duran kişi, kendini bir anda geleneksel bir İrlanda barında buluyor. Reklamın parlak fikri de burada başlıyor; gözlük takıldığı anda daha önceden hazırlanmış bar dekoru sessizce kişinin etrafında birleştiriliyor, birçok figüran barda eğleniyormuş gibi takılıyor falan filan.
Old Irish'teki senaryo 'Knorr Sıvı Çorba'dan Büyük Sürpriz!' reklamı için de uygulanmış. Aradaki farklar ise; İstanbul'da gözlüğü takanlar Paris'te yolculuğa çıkıyorlar ve bu yolculuğun sonunda kendilerini bir bistro restoranda buluyorlar ve çorba içiyorlar. Reklamları izlerseniz aradaki büyük benzerlikleri daha iyi anlarsınız.
Bu orijinal reklamın link'i: https:// www.youtube. com/watch?time_ continue=28&v= 3R5J8Je2j_4 Bu da bizimkilerin çektiği: https:// www.youtube.com/watch?v= rQXKQayZMNo
ÖDÜL ALMIŞ
Daha da kötüsü, Old Irish için çekilen reklam, Cannes Lions'ta Bronze Ödülü almış. Böyle parlak bir fikrin ortaya çıkması, reklamın altyapısının hazırlanması için onlarca insan gece gündüz çalışıyor. Bizimkiler ise 'Aa güzel iş' deyip reklamı, çekmek dışında hiçbir emek harcamadan kopyalıyorlar. Reklamcılıkta bu kadar çok intihal vakası yaşanıyorken, acaba markalar da bu kopya çekme işine gönüllü mü diye sormadan edemiyor insan. Sonuçta markaların da sosyal medyayı takip eden çalışanları var.
Elbette markaları kandıranlar da olabilir. Ya da yabancı reklamlara telif mi ödeniyor? Lakin sonuçta 'Bu reklam başka bir reklamdan uyarlandı' açıklaması yapılmadığı için izleyici ve müşteri kandırılıyor. Bir markanın da yapmaması gereken ilk şey de bu olsa gerek.