'MasterChef'in jüri üyesi Mehmet Yalçınkaya şöyle dedi: "Bu tabak, Türk televizyon tarihinde makale konusu olur." Haklıydı. Aha da yazıyorum:
42 yaşındaki beden eğitimi öğretmeni yarışmacı Esra, yaptığı meyveli tart için nane bulamayınca dereotu koydu. Tamam, herkes yarışmacılarda, yemeklere kendi imzalarını atacakları 'karakteristik' özellikler ve farklılıklar arıyor.
Ama olmaz ki, bu kadar da uçulmaz ki...
Esra'ya en çarpıcı yorum ise diğer jüri üyesi Hazer Amani'den geldi:
"Gelecek hafta bize şöyle bol sarımsaklı bir doğum günü pastası yapabilir misin?" Cumartesi akşamı üçüncü jüri üyesi Somer Sivrioğlu'nu ekranda göremedim.
Yarışmanın ilk 10 dakikasını kaçırdığım için sebebini de öğrenemedim.
İster misiniz, üzerlerinde 'deney yapan' yarışmacılar yüzünden adamcağız zehirlenmiş olsun...
Bu arada yarışmacılardan biri ağzından kaçırdı; meğer yarışmanın başından bu yana stüdyodaki yer karolarından 10 tanesi kırılmış.
Bunların büyük bölümünü ise, 'Rambo' lakabı takılan Diyarbakırlı hiperaktif tavacı Mehmet kırmış. Yahu ne bu şiddet bu celal? Karate gösterilerinde bile bu kadar karo kırılmıyor.
Diğer taraftan jüri üyesi Mehmet Yalçınkaya, lezzetsiz bulunduğu için çöpe atılan kısırla ilgili olarak, "Bu yüzden hayvan barınağına gitti" dedi.
Yarışmanın bana göre en olumlu taraflarından biri; artan yiyeceklerin, barınaklardaki dört ayaklı dostlarımıza nasip olması. Gelin görün ki, o çöpe giden kısırın içine yarışmacılardan Mehmet, hepimizin gözleri önünde bir kase acı pul biber dökmüştü.
Yanarınm yanarım, barınaktakilere yanarım. Eminim onlar da yanıyordur.