Bayram bitip okullar da açıldığına göre yeni televizyon sezonu ciddi ciddi başlamış demektir. Bu durumda, her dönem başında olduğu gibi ekrandan beklentilerimizi derleyip toplamak, bu yolla sektörün ileri gelenlerini seyircinin arzularından, şikayetlerinden haberdar etmek yine Yakından Kumanda'ya düşüyor.
Zira her gün televizyon seyircilerinden onlarca e-posta ve telefon alan, haftanın bir gününü (cumartesi) okur eleştirilerine ayıran Yakından Kumanda'nın, tüm sektörü kapsayan fahri bir 'izleyici temsilcisi' görevi de var.
Peki geçen yıllardan edindiğimiz tecrübeler ışığında bu sezon ekranda neleri görmek istiyoruz, nelere tahammülümüz yok? İşte 'Ekran manifestosu' yerine geçmesini umduğumuz listemiz:
DİZİLER BOĞMASIN
1- Göle maya çalar gibi ekrana dizi çalınmasın. 'Millet neyi istiyor, neyi bekliyor?' diye iyice saha araştırması yapılmadan ekrana boca edilen özensiz dizilerle vatandaş 'kobay' niyetine kullanılmasın.
Hiç olmazsa bu sezon 'dizi manyağı' olmayalım.
2- Yayınına karar verilen dizinin en az 13 bölüm ekranda kalması şart olsun.
3- Yapımcılar tüm parayı yıldız oyuncuya verip senaryodan, prodüksiyondan tasarruf etmesin. Çok para alan assolistler yüzünden gazinolar batmıştı.
Aynı sebep, televizyon dizilerinin sonunu getirecek, benden söylemesi.
4- Allah rızası için bu sezon dizilerin fon müzikleri, diyalogların üzerini örtüp duyulmaz hale getirmesin. 'Miksaj' diye bir şey var; yok mu bilen, duyan?
5- RTÜK kurallarını hiçe sayan 15-20 dakikalık sonu gelmez reklam kuşaklarına son verilsin.
6- Reklam kuşağı başlar başlamaz, ses kendiliğinden sonuna kadar açılmasın. Hiçbirimiz davar değiliz; 'dürtülmeye' ihtiyacımız yok.
7- Televizyon mu seyrediyoruz, ilaç prospektüsü mü okuyoruz belli değil. Şu ekranları dolduran yazı kirliliğine bir son verilsin.
8- Evliliği oyun gibi sunan izdivaç programlarına, giyinip kuşanmayı hayatın tek anlamı gibi gösteren moda yarışmalarına çeki düzen verilsin.
ÇOCUKLARA DİKKAT!
9- Çocukları sadece akıllı RTÜK işaretleri ile koruyamayız.
Çocukların vicdan sağma aracı olarak kullanıldığı haberler, minikleri potansiyel tüketim canavarı haline dönüştüren reklam kampanyaları mercek altına alınsın.
10- Maç görüntüsü alamadıkları için işi iyice şova döken ama bunu yaparken tribünlerdeki holiganlığı teşvik etmekte sakınca görmeyen, bağırmalı, çağırmalı, asmalı, kesmeli spor programlarının yapımcıları, yorumcuları; ekran karşısında kendi çocuklarının da bulunabileceğini akıllarından çıkarmasın.
11- Terör ve şehit haberi iyi reyting getiriyor diye kimse bültenlerden vicdan ve gözyaşı damıtmaya kalkışmasın.
12- Bilimsellikten uzak, tıbbın önünü tıkayan, otlu, börtülü böcekli kocakarı tarifleri, gündüz kuşağında 'her derde deva' diye pazarlanmasın.
13- Tartışma programlarının seviyesizliği yüzünden çocuklarımıza siyaseti ve demokrasiyi maalesef yanlış tanıtıp onları her ikisinden de soğuttuk. Lütfen sinirine hakim olamayan, kızdığı her an hakarete, aşağılamaya baş vuran sözde 'uzman konuşmacılar' ekrandan uzak dursun.
14- Burası ne İngiltere, ne Fransa, ne İsviçre... Lütfen televizyona sadece 'eğlence aracı' gözüyle bakılmasın.
Herkes sorumluluğunun farkına varsın.