Moonlife dergisi her ay kapak konusu ile fark yaratıyor. Bu ay da içinde tek bir Türk oyuncunun bulunmadığı İngiliz- Macar ortak yapımı Atatürk filmini kapağına taşımış.
Gazeteci Ayşegül Ekinci, Londra'da filmin yapımcı, yönetmen ve oyuncularıyla müthiş röportajlar gerçekleştirmiş.
7 yaşından beri İngiltere'de yaşayan ve kariyerinin büyük bölümünü Peter Ustinov ile çalışarak geçiren filmin yönetmeni ve senaristi Fuad Kavur, senaryonun yazım aşamasında tam sekiz ay boyunca kendini 5 metrekarelik bir odaya hapsetmiş ve sadece market alışverişi için dışarı çıkmış. Daha önce de İnce Memed filminin yapımcılığını üstlenen Kavur, Atatürk filminin senaryosunu yazarken en çok Atatürk biyografisinin yazarı Andrew Mango'dan yararlanmış.
ZSA ZSA GABOR AŞKI
Filmin en büyük özelliği ise yapımda hiçbir Türk oyuncunun rol almaması... Atatürk rolü için ilk olarak 'son James Bond' Daniel Craig'e teklif götürülmüş. Onun reddetmesi üzerine Antonio Banderas gündeme gelmiş. Ancak Atatürk'ün mutlaka sarı saçlı ve mavi gözlü bir aktör tarafından canlandırılması zorunluluğu üzerine ondan da vazgeçilip İngiliz aktör Jack Fox'ta karar kılınmış. (Fox'un büyükannesi de Atatürk'ün İngilizce öğretmeniymiş)
Filmde Latife Hanım'ı Daisy Bevan, Atatürk ile yaşadığı aşkı kitabında dile getiren ünlü aktris Zsa Zsa Gabor'u Tatiana Arntgolts, İsmet İnönü'yü Julian Rhind, 2. Abdülhamid'i Trence Stamp, Sultan Vahdettin'i ise Brian Cox canlandırıyor.
Yönetmen Fuad Kavur, "Neden Atatürk filminde hiç Türk oyuncu yok?" sorusunu yanıtlarken; filmin İngiliz yapımı olduğunu, İngiliz filmlerindeki vazgeçilmez kuralın anadili İngilizce olan oyuncuları oynatmak olduğunu belirtiyor. Derginin haberinde, eleştirmenlerin sadece oyuncu kadrosuna bakarak bile filmin Oscar'a aday olabileceğini ifade ettikleri iddia ediliyor.
EN BÜYÜK KORKUM...
Haber müthiş, röportajlar da öyle... Ama okurken canım sıkılmadı değil... Tarihimizin en önemli şahsiyetini, biz dururken İngilizler'in Oscar'lık bir filme dönüştürüyor olması, bunu yaparken de tek bir Türk oyuncuya kadroda yer vermemeleri gerçekten de üzücü. Bugüne kadar yapılmış en güzel Çanakkale filminin (Gallipoli) altında Avustralyalılar'ın imzasının bulunması da bizim şanlı tarihimizi dünyaya anlatmak konusunda nasıl yetersiz ve isteksiz kaldığımızın bir işareti değil mi?
Ne yalan söyleyeyim, İngilizler'e pek güvenim yok. Atatürk'ü yalan yanlış anlatırlar ve bu film bir de Oscar alırsa diye korkuyorum...