Bir süredir Batı medyasında Barış Pınarı Harekatı'na yönelik yapılan dezenformasyon kampanyalarına şahit oluyoruz.
Bunun en açık örneğini, Amerikan TV kanalı ABC'nin haberinde gördük. Silah tanıtımında çekilen görüntüler, harekat sırasında çekilmiş gibi yayınlandı.
Sadece bu da değil;
ABC kanalı, sosyal medyada belli odaklar tarafından servis edilen yalan ve provokatif paylaşımları, gerçekmiş gibi haberleştirmeye de devam ediyor.
'10 YILDIR SÜRÜYOR'
Bilgi kirliliğinin bu denli yüksek düzeyde yaşandığı Batı medyasını ve bununla nasıl mücadele etmemiz gerektiğini, uzman bir isim olan SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı ile konuştum.
Batı medyasında Türkiye aleyhine yapılan haber ve yorumların çok arttığına dikkat çeken Bayraklı, sözlerine şöyle devam etti:
"Batı medyası tarihte görülmemiş şekilde Türkiye aleyhine dezenformasyon yapıyor. Yalan habercilik ve çarpıtma, çok yoğun biçimde yaşanıyor medyada. Türkiye'yi diplomatik alanda sıkıştırmak amacıyla yapılıyor tüm bunlar. Yapılan haber ve paylaşımları incelediğinizde, zaten bunun tek elden kurgulandığı açıkça orta çıkıyor. Batı medyasında, Türkiye'yi soykırım yapmakla itham etmekten tutun da, etnik temizlik ve sivil katliama kadar bir sürü iddia ortaya atılıyor. Gerçek dışı bu iddiaları, hiçbir kanıt ve belge koymadan dolaşıma sokuyorlar. Türkiye'ye yönelik bu iddiaları, Suriye'deki bazı aktörler hayata geçirmişti. Ama o zaman sesini çıkarmayan Batı medyası, şimdi yalan olmasına rağmen ülkemize yönelik bu iddiaları rahatlıkla haberleştiriyor.
Bu yaptıkları ne insanlığa, ne de gazeteciliğe sığar." Batı medyası ve sosyal medyadaki dezenformasyonla mücadele etmenin kolay olmadığını belirten Bayraklı, şunları söyledi:
'DÜNYAYA ANLATALIM'
"Bu yeni bir durum değil aslında.
Batı medyası, Türkiye'ye yönelik son 10 yıldır dezenformasyon kampanyası yürütüyor.
Bunun zirvesini 15 Temmuz'da görmüştük ülke olarak. 15 Temmuz darbe girişimini, neredeyse Türkiye'yi suçlu çıkaracak şekilde yansıtmıştı aynı medya. Darbe girişimini kimin yaptığı, suçluların kim olduğu ve sivillerin hayatını kaybettiğine dair bilgilere neredeyse hiç yer verilmemişti.
Hükümeti suçlayan yalan haber ve yorumlarla yansıtmışlardı 15 Temmuz'u.
Şimdi de benzer bir tavır gösteriliyor.
Küresel düzeyde faaliyet gösteren bu medya gücüyle mücadele etmek zor olsa da, biz haklı tezlerimizi dünyaya kendi kanallarımız üzerinden anlatmalıyız.
Akademisyenlerimize, entelektüellerimize ve gazetecilerimize bu noktada çok iş düşüyor. NATO üyesi bir devlete karşı terör örgütünü desteklenmenin rasyonel hiçbir tarafının olmadığı ve bunun tamamen Türkiye karşıtlığına dayandığı net biçimde anlatılmalı. Ülkemize karşı gösterilen bu irrasyonel ve ideolojik tavrın yanlışlığını, doğru kanallar üzerinden dünyaya anlatmamız bu noktada çok büyük önem taşıyor. Aynı zamanda Batı'daki bu akıl dışı tutuma karşı seslerini yükselten entelektüeller var. Bu vicdan sahibi insanları ön plana çıkarıp desteklemeliyiz." Enes Bayraklı'nın da dediği gibi; burada medyamızdan akademisyenlerimize ve sivil toplum kuruluşlarına kadar her kesime çok büyük iş düşüyor.
Dünyada ülkemiz aleyhine yürütülen bu kirli kampanyayla baş edebilmemizin yolu; el birliğiyle ülkemizin tezlerini doğru bir biçimde ve doğru kanallar üzerinden anlatmamızdan geçiyor.