Eklektik kelt müziğinin dünyadaki en önemli temsilcilerinden Loreena McKennitt, dünya turnesi kapsamında Türkiye'de üç konser verecek.
Ünlü sanatçı, 29 Haziran'da İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu, 30 Haziran'da Congresium Ankara ve 1 Temmuz'da İstanbul Volkswagen Arena'da hayranlarıyla buluşacak. Bugüne kadar albümleri 15 milyondan fazla satılan McKennitt, GÜNAYDIN'ın sorularını yanıtladı...
30 yıllık kariyeriniz boyunca dinleyicilerin beklentileri ve sound'lar konusunda neler değişti sizce?
Müzik piyasasında yapılanlar bir noktadan sonra kazanç sağladığınız bir işe dönüşebiliyor. Ama ben hep müziğin 'dinleyicilere' ait olduğunu düşünüyorum, bunu para değiş tokuşu için yapanlara değil. Ben şarkılarımın düzenlemelerini geleneksel yaklaşımla yapmıyorum.
Elektro-gitar, vurmalılar gibi modern ve etnik enstrümanlar da kullanıyorum. Kelt kültürü köklü ama melodiler o kadar etkileyici ki bugünü de yakalıyor.
Türk müziğiyle ilgili araştırmalar yaptığınız ve bazı şarkılarınızda Türk ezgilerine yer verdiğiniz yazıldı...
Türk müziği konusunda çok nitelikli bir bilgim olmasa da gelip gittiğim zamanlarda duyduğum güzel melodiler oldu. Daha fazla araştırabilsem olağanüstü güzelliklerle karşılaşacağıma inanıyorum.
Şarkılarımı gezip gördüğüm yerlerin kültür ve müziğinden esinlenerek yapıyorum.
Türkiye ziyaretlerimin ardından yaptığım 'Sacred Shabbat' ve 'The Gates of Istanbul' şarkılarımda bunu fark edebilirsiniz.
Türk halk müziği ezgilerini seviyorum.
Belkıs Akkale'yi tanıyorum. Batı müziğini ve yerel tınıları harmanlayan Barış Manço da bildiğim isimlerden...
Halen sufi müziğiyle ilgileniyor musunuz?
Sufizmin temelindeki o içsel yolculuk, aydınlanma ve kendini bulma hali beni çok etkiliyor. Oradaki sembollerin, hareketlerin anlamları derin. Bunları öğrendiğinizde içiniz aşkla doluyor.
TÜRKİYE ÇOK SESLİ MÜZİK OLURDU
Daha önce Türkiye'ye geldiniz ve İstanbul'da ezan sesinden çok etkilendiğinizi söylemiştiniz. Türkiye bir müzik olsaydı, türü ne olurdu sizce?
Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya o kadar zengin bir kültüre sahip ki, çok sesli bir müzik olurdu diye tahmin ediyorum.
Programı için Fuat Güner ile gitar çalıp şarkılar söylediniz. Nasıl bir deneyimdi sizin için?
Seyahatlerden benim gibi keyif alan biriyle buluşmak olağanüstüydü.
Türk izleyiciyle ilgili beklentileriniz neler?
Bazı şehirler insanda farklı duygular uyandırıyor, kendinizi başka hissediyorsunuz, daha farklı bir yakınlık kuruyorsunuz. Türkler'in hayatında müziğin ağırlığını ve kapladığı yeri hissediyorsunuz.
Bunu her millet için söylemek zor. Türk insanında derin ve kendiliğinden gelen bir müzik algısı var. Müziğime karşı gösterdikleri ilgi ve sevgi de beni mutlu ediyor.
KARİYERİMİ ASKIYA ALMAYI DÜŞÜNÜYORUM
Yakın zaman için hedefleriniz neler?
Hepimiz bir keşif ve evrilme süreci yaşıyoruz.
Eğer bir referans noktamız olacaksa; bu, yaşadığımız dünyayı anlayarak, öğrenerek olmalı.
İklim değişikliğinin vardığı boyutları göz önüne alacak olursak, bunu bir ölçüde düzeltmek ya da yavaşlatmak için çok az zamanımız var.
Dolayısıyla kariyerimi bir süre askıya alma düşüncem var. Bir süre performanslara ara vereceğim. Hayattaki önceliklerim; ailem ve yaşadığımız toplum olacak. Enerjimi ve sahip olduklarımı bu doğrultuda değerlendirmeyi düşünüyorum.
İÇTENLİĞİNİZ BENİ MUTLU EDİYOR
Sizin deyiminizle 'müzikal seyahat yazarı' olarak, turnenizin Türkiye ayağı size ne ifade ediyor?
Türkiye'ye yaklaşık 10 yıllık
aranın ardından geliyorum. Bu nedenle
çok heyecanlıyım. Daha önce
hem konserler, hem de kültürel
geziler için ziyaretlerim olmuştu.
Misafirperver karşılamalarınız,
içtenliğiniz, alçakgönüllülüğünüz
beni çok mutlu ediyor. Tarih ve kültür
zenginliğinizden söz etmiyorum
bile... Büyüleniyorum. Coğrafya
olarak muazzam bir çeşitliliğe sahip,
ülkenin her bölgesi başka güzel.
Türkiye'nin özlediğim yerlerini
görebileceğim ve müzikseverlerle
buluşacağım için çok mutluyum.