8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal, "Eşim ömrünü ülkesine adamıştı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da bu açıdan eşime benzetiyorum" diyor. Özal'ı dindar ve merhametli biri olarak tanımlayan unutulmaz First Lady'nin GÜNAYDIN'a anlattıkları...
Türkiye'nin en renkli First Lady'lerinden biriydiniz. O yıllarda birçok kadına rol model olmuştunuz. Bugün dönüp baktığınızda neler diyorsunuz?
Çok güzel dolu dolu bir hayat yaşadım. Şanslı bir insanım; hem geldiğim konum, hem başarılarım, hem eşim, hem de ailem açısından... Hayattaki en büyük şansım, eşimdi. Onunla çok güzel bir hayat geçirdim. Hep şükrediyorum bunun için. Turgut ülkesini, halkını çok seven biriydi. Hayatını Türkiye'ye adamıştı. Ben de ülkemin kadınlarına faydalı olacak projelerde yer aldım. Türk kadınını dünyaya tanıtmak için vakıf kurdum. Vakfımızın faaliyetleri halen devam ediyor ve birçok burslu talebemiz var.
Eşinizin politikaya girmesini desteklemiş miydiniz?
Onu her zaman politikada destekledim ve yanında oldum. Tüm gezilerine, mitinglerine birlikte giderdik. Sadece bir defa desteklememiştim. 1977 seçimlerinde MSP'den aday olmuştu. O dönemde yanında olmadım. Mitinglerine de gitmemiştim. Seçilememişti zaten. İyi ki de seçilmemiş yoksa 12 Eylül'de siyasi yasaklı olacaktı ve ANAP'ı kuramayacaktı.
Turgut Özal'la ilgili unutamadığınız bir anınız var mı?
Aynı dairede çalışıyorduk. Dairede bir arkadaşımızın düğünü vardı. Hep birlikte düğüne gittik. Düğünde beni dansa kaldırdı ve dans ederken bana evlenme teklifi etmişti. Sabah daireye gittiğimde de baktım herkes beni tebrik ediyor. Evleniyormuşsunuz diye... Halbuki daha cevap bile vermemiştim. O günü hiç unutamam.
Ölümünün ardından yıllar geçmiş olsa da eşinizin Türk halkının kalbinde çok özel bir yere sahip. Siz bunu neye bağlıyorsunuz?
Mezarına hâlâ her kesimden insan geliyor, dualar ediyor. Gençler geliyor mezarına, çok duygulanıyorum. Bunu onun çok iyi, dürüst, zeki ve çalışkan bir insan olmasına bağlıyorum. Aynı zamanda çok dindar ve merhametliydi. Günde beş vakit namaz kılardı. Çok da cesurdu. Ona suikast düzenlendiğini günü hatırlıyorum. Herkes panik içindeyken, o çok metanetli davranmıştı. Parmağını mendille sarmıştım ve konuşmasına devam etmişti. Ülkesini seven, ileri görüşlü biri olarak 1980'lerde ülkemizi büyük bir transformasyona soktu. O zamanlar hayal bile edilemeyen birçok yeniliğin temeli onun zamanında atıldı.
Özal, Türkiye'ye önemli yatırımlar yapmış bir liderdi. Bu yatırımlardan dolayı bazen muhalefetin eleştirisine uğruyordu. Özal bu eleştirileri nasıl karşılıyordu?
Özal'ın yaptığı her yeniliğe karşı çıkıyordu muhalefet. Ama o inandığı şeylerden hiç vazgeçmezdi. Kafaya koyduğu her şeyi hayata geçirdi. Muhalefetin eleştirilerine bu açıdan hiç aldırmıyordu. Türkiye'de muhalefet her şeyi eleştirdiği için eşim kendisine yönelik tepkilerden etkilenmiyordu. Muhalefet hâlâ aynı, görüyoruz şimdi de.
Bugün de üçüncü köprü ve Kanal İstanbul projelerinde iktidara benzer eleştiriler yapılıyor...
Yeniliklere hep muhalefet ediliyor Türkiye'de. Aldırmadan yola devam edeceksin. Cumhurbaşkanı Erdoğan da eşim gibi inandığını hayata geçiriyor. Cesur bir insan Erdoğan. Liderler zaten cesur olur. Eşim de öyleydi. Ülkenin menfaatine olacak, halka yarar sağlayacak tüm projeleri cesurca yapmıştı.
ECEVİT DÜRÜST, ERBAKAN ZEKİ, DEMİREL KENDİNE HAS BİRİYDİ
Siz Demirel'i de, Ecevit'i de, Erbakan'ı da yakından tanıdınız. Üçü de hayatta değil şimdi. Bu isimler için neler düşünüyorsunuz?
Ecevit son derece kibar ve dürüst bir insandı. Erbakan da çok zeki ve çalışkandı. Demirel ise vefalı biri değildi, nevi şahsına münhasır biriydi.
EMİNE HANIM'IN PROJELERİ GURUR VERİCİ
Türk kadının toplumsal açıdan geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğitim ve sağlık konularında çok başarılı adımlar atıldı. İş dünyasında da kadınlar çok başarılı. Emine Hanım'ın (Erdoğan) öncülük ettiği birçok projeyi gururla takip ediyorum.
EŞİM DE ERDOĞAN GİBİ GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIRDI
"Eskiden telefon yoktu. Şehirlerarası görüşmek için saatlerce beklenirken, şu anda sahip olduğumuz telekomünikasyon alt yapısının dünya standartlarına erişmesi ve en ücra köylere ulaştırılması için gerekli adımları Turgut Özal attı. Ulaşım, eğitim ve birçok konuda Türkiye'ye çağ atlattı. Dünyadaki bütün gelişmeleri yakından takip ederdi. Evde de hiç boş durmazdı, sürekli çalışırdı. Cumhurbaşkanlığı döneminde, köşte vatandaşlar için bir şikayet hattı vardı. Gelen telefonlarla tek tek ilgilenirdi. Ömrünü ülkesine adamıştı. Cumhurbaşkanımız'ı da bu açıdan eşime benzetiyorum. O da her şeyi takip ediyor, sorunları çözmek için gece gündüz çalışıyor."
OĞLUM VE GELİNİMLE HUZURLA YAŞIYORUM
Oğlunuz ve gelininizle birlikte yaşıyorsunuz. Günleriniz nasıl geçiyor?
Çok mutlu ve huzurluyum. Sevgi dolu ve anlayışlı bir ailem var. Bu yaşta insan etrafında ailesinin sıcaklığını arıyor. Beni bırakmıyorlar, dört sene oldu. Diz ameliyatı olduktan sonra gelinim ve oğlum bana o kadar iyi baktılar ki, bir daha kendi evime dönmedim. Gelinim ve oğlumla çok gönlüm rahat ve huzurla yaşıyorum. Torunlarım var. Özellikle en ufakları Serra ile çok güzel bir bağımız var. Evin neşesi... Birbirimize çok düşkünüz onunla. Her şeyimle yakından ilgileniyorlar. Gelinim Sinem kızım gibi. Ameliyattan sonra hastanede sürekli yanımdaydı. O zor dönemde beni hiç yalnız bırakmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da çok ilgilendi benimle. Sürekli arayıp durumumu yakından takip etti. Çok vefalı birisi Erdoğan...
O ZEHİR NEREDEN GELDİ HÂLÂ BİLMİYORUZ
Eşinizle çok güzel bir ilişkiniz vardı. Turgut Özal'ın gidişi ile hayatınızda neler değişti?
İlk önce hayatım alt üst oldu. İkimiz bir bütündük ve ben yarımı kaybettim. Bir şekilde hayata devam ediyorsunuz ancak özlem hiç azalmıyor. Çok zor, aradan yıllar geçmesine rağmen onun üzüntüsünü hep taşıyorum yüreğimde. Onunla çok güzel bir hayat yaşadım. Onun kaybı çok ani oldu benim için. Eşim eceliyle vefat etmedi. Otopsi raporunda da zehir çıktı. Bu zehir nereden geldi, nasıl oldu bilmiyoruz hâlâ.
ÖLÜMÜNDEN ÖNCE BİRLİKTE HACCA GİTTİK
Turgut Özal'ın siyasi yaşamındaki en önemli başarılarından biri de, ülkenin gerilim içinde olan iki kutbunu, sağ ve solu aynı çatı altında ANAP'ta birleştirmesiydi. Bu birleştiriciliği yaşamına da yansıtmış bir liderdi. Katılır mısınız buna?
Rahmetli, dört eğilimi bir araya getirmiştir. Çok hoşgörülü olmakla birlikte ülke meselelerinde bilgi, tecrübe ve liyakata önem vermiştir. Çalıştığı insanların düşünce, görüş ve inançları ne olursa olsun... Bununla birlikte ANAP'ta dört eğilimi bir arada tutabilmesinin başka bir sebebi; her türlü farklı fikre ve eleştiriye açık olması ve çalıştığı insanların fikirlerini özgürce dile getirmelerini istemesidir. Karşısındakini ikna etmek için üşenmeden anlatırdı. Kendisi dindardı ama ne bana, ne de çocuklarıma hiç karışmazdı. Ölmeden kısa bir süre önce onunla hacca gittik. Birlikte hacı olmuştuk. Çok güzel bir andı benim için. Hiç unutamıyorum. Eşim vefat edeceğini de hissetmişti.
Bunu biraz açar mısınız?
Ölümünden bir ay önce sülaleyi topladı. Çok yapmazdı bunu. Özellikle ısrar etti... Ve yemek sonrası tüm çocuklarını tek tek yanına çağırıp vasiyetini söyledi. Maneviyatı çok yüksekti. Ölmeden önceki son seyahatinde, Türkmenistan'da kıymetli bir büyüğün mezarını ziyaret etmişti. Oradan annesinin mezarı için toprak aldırmıştı. 'Biraz fazla toprak alın' alın demişti. O toprağın bir kısmını da sonra mezarına koyduk.