İstanbul Moda Haftası'nın ardından 'Moda haftasının kazananı Tülin Şahin' konulu bir yazı yazmıştım. Onun çalışkanlığını, disiplinini, iş aşkını takdir etmiş ve 'Niçin yeni top modeller yetiştiremiyoruz?' diye sormuştum. Sosyal medya hesaplarıma ve e-mail kutuma bir sürü mesaj geldi. Tülin ile aynı defilelere çıkan, adını bilmediğim genç mankenler veryansın ediyordu. Tülin şu kadar para alıyormuş da, onlar 10'da biri kadar alıyorlarmış da, kimse önlerini açmıyormuş da... İlgilenmedim. Niçin ilgilenmedim?
DEMET, TARKAN, CEM...
Çünkü başarı, kimseye altın tepside sunulmaz. Başarı gidip alınır. Başarı; çalışkanlıkla, istikrarla, emekle, mücadeleyle sağlanır. 'Tülin bizden kat kat fazla para alıyor, biz daha bilmemneyiz' diyene kadar, gidip nasıl başarılı olacaklarına kafa patlatsalar daha iyi olmaz mı?
Kendilerine cevabım net: Türkiye'de adını bile duymadığımız birçok yetenekli, müthiş sesli sanatçı varken, niçin Demet Akalın popstar? Bunun için Demet Akalın suçlanabilir mi? O, bugünkü adına sahip olabilmek için 20 yılını verdi. Eğer bugün pahalı anlaşmalara imza atıyor ve çok para kazanıyorsa; bu, onun emeklerinin, azminin ve vazgeçmeyişinin sonucudur.
Ya da niçin başka bir Tarkan yok? Kendisi her gelen yeteneğin önünü mü kesiyor? Yooo! Neden Cem Yılmaz stand-up âleminde geçilemedi? Başarısı ya da kazandığı paralar Cem Yılmaz'ın suçu mu? Elbette hayır.
İnanan, yola baş koyan, sızlanmayan, yeteneğine sahip çıkan, sinirini çelik gibi yapan, elbet bir gün başarıya ulaşır. Tülin'in bugün aldığı para 15 yılın neticesidir. Elbette yenilerden daha yüksek para kazanacak. Bunun hesabını sormak ne kadar sığ, haset ve kadere salınmış bir bakış açısıdır öyle.
Neyse efendim... Önceki gün GÜNAYDIN'da, moda yazarımız Pelin Kaya, Tülin Şahin'i sahtekarlıkla suçlamış. Efendim neymiş; Tülin Şahin sosyal medya hesaplarında foto'şok'lu fotoğraflar kullanıyormuş, kendini inceltiyormuş. Yahu ben takip ediyorum, Tülin Şahin sosyal medyaya defileden, provalardan videolar da koyuyor. Onlarda da mı fotoşop var? Bir de defileden önce podyuma çıkıp kıyafetlerle fotoğrafçısına poz veriyor, onları düzelttirip basına servis ediyormuş.
Konuyu Tülin'e sormadan önce aklıma ilk gelen; 'Ne güzel, kızın iş disiplinine bak!' cümlesi oldu. Demek ki işine kıymet veriyor. Sonra dayanamadım, aradım Tülin'i... Şaşkındı, "Ne diyeceğimi bilemiyorum" diye söze başladı.
Dedim; "De bi' şeyler, defileden önce fotoğraf çektirmek yasak mıdır?" Şöyle açıkladı: "Defileden önce de, sonra da marka ne isterse onu çeker. İsterse yeni kampanyasını bile çeker. Bu kimseyi ilgilendirmez. Eğer marka, defileden fotoğrafları look book'unda (katalog) kullanacaksa, bunların üzerinde oynanır. Işığı düzeltilir, parlaklık verilir, elbisedeki potlar fotoşopla düzeltilir."
'BUNLAR İŞİN PARÇASI'
İkinci soruma geliyorum; "Peki ya 'Basındaki fotoğraflar farklı, Tülin'in gönderdikleri farklı' iddiasına ne diyeceksin?" Gülüyor ve şöyle diyor: "Ayşeciğim, muhabirlerin çektiği fotoğraflarla, profesyonel moda fotoğrafçılarının çektiği fotoğraflar elbette farklı sonuçlar verir. Onların açısı, durdukları yer, kullandıkları makinalar, lensler birbirinden farklıdır. Bahsettikleri defilede ise; marka, modelleri defileden önce podyumda görmek istedi, son düzeltmeleri yapmak için. O sırada da fotoğrafçımıza poz verdik. Defilenin başlaması yarım saat sarkınca, basına servis saatimiz geçiyordu. Biz de önceden çektiğimiz fotoğrafları gönderdik. Yani bunlar işin bir parçası. Ben gerçekten anlayamıyorum."
Valla ben de gözüme inanıyorum. Tülin Şahin'in fiziğini tartışmaya kalksak çarpılırız! Kız, mayo ile yürürken sıfır filtreli videolarını paylaşıyor. Fotoğrafta fotoşop kullanıyorsa da kullanır, o filtreleri tek kullanan Tülin mi? İşinin en kusursuz şekilde yansımasını istemesi kabahat mi?
Açıklamaları da oldukça mantıklı. Ama işte hayatta mantıksız olan o kadar çok şey var ki, başa çıkılmıyor.