ABD Başkanı Donald Trump, Çin hükümetinin tepkisine rağmen koronavirüs için 'Çin virüsü' tabirini kullanmaya devam ediyor. Çin Dışişleri Bakanlığı, Trump'ın sözlerinden büyük bir öfke duyduklarını ve bir virüsün ülke veya bölgeyle anılmasına şiddetle karşı olduklarını açıkladı.
Çin Haber Ajansı da virüsün ülke adıyla anılmasının 'ırkçılık ve yabancı düşmanlığı içerdiği' görüşünü dile getirdi.
Öncelikle Trump Reis, Çin'e tepki göstermekte haklı. Çin hükümeti, koronavirüsü ilk teşhis eden doktorları susturmuş ve salgına karşı ani refleks gösterememişti. Bu gecikme, virüsün dünyada yayılmasını hızlandırdı.
2007'DE UYARILDI
Çin hükümetinin yaptığı bir diğer büyük hata ise uzmanların uyarısına rağmen vahşi hayvan eti satılan pazarları kapatmaması. Bu konuda Çin'in 2007 yılında uyarıldığı şimdi gündeme geldi.
Hong Kong Üniversitesi'nden Kwok Yung Yuen'in Vincent C. C. Cheng, Susanna K. P. Lau ve Patrick C. Y. Woo ile birlikte yazdıkları ve 2007'de Clinical Microbiology Reviews dergisinde yayınlanan bilimsel makalede şu hayati uyarı yapıldı:
"Güney Çin'deki egzotik memeli hayvanların yenilmesi kültürüyle birlikte, nalburunlu yarasalarda SARS ve koronavirüs rezervuarlarının geniş miktarda bulunması saatli bir bombadır". Bilim insanları bundan dolayı 'hayvanlardan veya laboratuvardan SARS veya diğer yeni virüslerin tekrar ortaya çıkma ihtimali ve bunun için hazırlık ihtiyacının' görmezden gelinmemesi gerektiğini bildirdi.
SARS'tan ders çıkarmayan Çin, bilim insanlarını dinlemedi ,hayvan pazarlarını kapatmadı. Koronavirüsün çıkış merkezi olan Vuhan pazarında da köpek, tilki, timsah, yılan, dağsıçanı, devekuşu, kunduz, porsuk, yarasa, koala; toplamda 112 farklı et çeşidi mevcuttu.
Sosyal medyada yayımlanan, canlı canlı köpek ve yarasa kaynatıp yiyen Çinlilerin videolarıyla aslında felaket 'geliyorum' diyormuş. Ama Çin hiç önlem almadı ve sonunda koronavirüs ortaya çıktı.
IRKÇILIK DEĞİL
Bence 'Çin virüsü' demenin ırkçılıkla da bir alakası yok. Tarihteki en ölümcül salgın hastalıklar, genelde ya ortayı çıktıkları bölgenin ya da o bölgenin liderinin adıyla anılıyorlar.
Örneğin MS 165-180 yılları arasında Roma İmparatorluğu'nun toplam nüfusunun yüzde 30'unu ve İmparator Marcus Aurelius Antoninus'un yaşamını yitirmesine neden olan salgın, Antoninus salgını olarak kayıtlara geçti.
541 yılında İmparator Jüstinyen tahtta otururken başlayan ve Konstantinopol nüfusunun yüzde 40'ının hayatını kaybetmesine neden olan salgının adı da Jüstinyen salgını.
1918 yılında başlayan, dünya genelinde 50 ile 100 milyon arası insanın ölümüne neden olduğu tahmin edilen salgının adı ise İspanyol gribi! 1957'de Çin'de başlayan, 4 milyon kişinin hayatını kaybetmesine neden olan salgının ismi de Asya gribi.
Kısacası koronavirüse de çıkış merkezi olan Vuhan virüsü, Çin virüsü ya da Çin gribi diyebiliriz.
Ayrıca Çin, sadece insan hayatlarını değil, dünya ekonomisini de mahveden virüs salgını için özür bile dilemedi. O yüzden Trump Reis haklı. Yaşanan tüm bu acıların nedeni Çin virüsüdür!
GENÇLERDE ÇARE TÜKENMEZ
İtalya'da bir hastane, koronavirüs tedavisinde kritik olan solunum cihazı tedarik ettiği şirketten 'Zamanında temin edemeyiz' yanıtı aldı. Daha sonra Cristian Fracassi ve Alessandro Ramaioli adlı iki genç, 3D yazıcı ile cihazın kopyasını üretmek üzere şirkete başvurdu. Ancak şirket, patent hakkını gerekçe göstererek izin vermedi. Bunun üzerine iki genç, şirketin 11 bin dolara sattığı solunum cihazlarını 3D yazıcı ile yaklaşık 1 dolar maliyetle üretti ve cihazlar 14 Mart itibarıyla hastalarda kullanılmaya başlandı.
Gençlerden Fracassi, Facebook hesabından "Hastaların hayati tehlikesi vardı ve biz de harekete geçtik. Kar amacımız yok, tasarım ve ürünleri ihtiyacın dışında kullanmayacağız" yazdı.
Böyle felaket günlerinde bile ilaç ve tıp malzemesi satan bazı şirketlerin sadece kar etmeyi düşünmesi üzücü! Gençler insan hayatı için çalışmışlar!
Bizim yetenekli gençler de boş durmasınlar!