Hep söylerim, ben tam bir televizyon çocuğuyum diye... Beni ruhen besleyip büyüten ise TRT'dir.
Babam, mahalledeki ilk televizyonu evimize getirdiğinde sadece haftada iki gün İTÜ'nün test yayını vardı. Rahmetli babam televizyonu kurdu ama o gün yayın yoktu. Ben televizyonun karşısına geçtim. O kumlu görüntünün içinde bir posta arabasının Kızılderililer tarafından kovalandığını hayal ettim. Gözümü bile kırpmadan saatlerce 'kendi filmimi' seyrettim... Meslekteki ilk 'stajım' işte budur. 1969'da Neil Armstrong'un aya ilk ayak basışını tüm dünya ile aynı anda izlerken, kelimenin tam anlamıyla büyülenmiştim. Sonra gelsin Levent Kırca'lı 'Oyun Treni', 'Kutu Kutu', 'Kele Bakış'(!) ve diğerleri...
TAM BİR HAZİNE
TRT kurumu geçen hafta harika bir iş yaptı. Geçmiş zamanlara ait arşivini internet üzerinden erişime açtı. Programlardan dizilere, yarışmalardan yakın siyasi tarihin akıllarda kalan ya da kalmayan birçok anına ve unutulmaz gollere kadar devasa bir arşivi, bir 'tık' kadar yakınımıza getirdi. www.trtarsiv.com adresinden ulaşılan TRT Arşiv internet sitesinin açılış sayfasında 1968'ten 2015'e kadar istediğiniz yıla ait yüklenen bütün yapımlara ulaşma imkanına sahipsiniz.
Onun dışında da Kişiler, Zaman, Yer, Olay, Programlar, Diziler ve Özel Videolar kategorileri üzerinden gezinti yapıp adeta bir zaman tünelini keşfe çıkabiliyorsunuz.
Yok eğer görüntüden profesyonel olarak yararlanmak istiyorsanız, parasını ödeyip kopyasını edinebiliyorsunuz.
Duyunca hemen bilgisayarıma davrandım. Siteye girdim ve anılarımın içinde kayboldum...
1981'deki 'Adile Naşit'le Uykudan Önce'yi izledim. Bir anda onun 'kuzucukları'ndan biri oluverdim. Oysa şimdi çocukları uyutmak için ne yapıyor televizyonlar? Kafası televizyon ekranı olan bir sevimsiz grafik; saat 9.5 olunca, alttaki bant görüntünün içinde kıvırılıp yatıyor...
1969'da Erdoğan Alkan'ın Aşık Veysel ile yaptığı uzun röportajı izledim defalarca...
Düşündüm; onca özel televizyon varken biri de çıkıp Neşet Ertaş ile vefatından önce 'arşiv niyetine' bir söyleşi yapmış mıydı?
Hatırlayamadım.
Zeki Müren'in TRT ekranında tekerlemeler söylediği eşsiz programını izledim hasretle...
Her programını kapatırken 'Dertli gönüllere giren, işte benim Zeki Müren' diyordu.
Günümüzde müzik programı yapan sanatçılar arasında aklınızda kalan bir kapanış sloganı hatırlıyor musunuz peki? Birbirleriyle polemiğe girmekten, düşünecek fırsatları olamıyordur herhalde...
Asıl büyük sürpriz ise; 1994 yılında yayınlanan 'Zirveye Ulaşanlar' programına sanatçıların SSK ile yaşadığı sorunlara yanıt vermek üzere katılan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, şarkıcı Sevim Tuna'ya 'geri vokal yaptığı' yani arkasında şarkı söylediği görüntülerdi.
Belli ki 'geri vokal' Sayın Kemal Bey'in uzmanlık alanıymış!
Arşivde bir de karşıma bugünkü 'Yetenek Sizsiniz'in atası çıkmasın mı... Öztürk Serengil, 'Gülünüz Güldürünüz' programı içinde 'Yetenek Siz misiniz?' diye bir bölüm sunmuş. Jüride zamanın en gözde komedi sanatçıları, sahnede Orhan Aydın adlı bir yarışmacı.
O yılların ünlü sanatçılarının mimiklerini, tonlamalarını taklit ediyor. Hayvan taklidi bölümünde acayip şekilde tavuk sesi çıkartıyor. Samimiyet tavan...
DOLANDIRICILIK TARİHİ
1978'de bir TRT muhabiri, dolandırılan köylülerle röportaj yapıyor. Birileri ellerinde kamera ile köye gelmiş. İhtiyarlara demiş ki, "Biz TRT'den geliyoruz.
Ekrana çıkıp sorunlarınızı anlatırsanız, köyünüze köprü, su gelecek." Saf köylüler de inanmış. Kaptırmışlar dolandırıcılara dişlerinden tırnaklarından artırdıkları o günün parasıyla 2 milyon lirayı... Şimdilerde cep telefonuyla kandırıyorlar dedeleri, nineleri... Memlekette değişen fazla bir şey yok bu kulvarda.
Bir de telefon konusunda röportaj izledim, TRT'nin haber bülteni için hazırlanan. Postane gişesinde kuyruk. Millet 'telefon tahsisi yazdırmak' için kuyrukta.
Yıl 1977... Bir kadın diyor ki:
"1970'de yazdırdık, hâlâ bekliyoruz.
Torunlarımız telefon sahibi olur inşallah..." Bir amca da şöyle diyor: "İzmir telefonu yazdırdım, beş saatte bağlayamadılar.
Yahu biz beş saatte arabayla İzmir'e gideriz zaten..." Ya şimdi? Avrupa'nın, nüfusuna oranla en fazla cep telefonu taşıyan ülkesiyiz.
1974'de 'Bugün Ne Giysem?' programı da yapmışlar TRT'de. Ellerine mikrofonu, sırtlarına kamerayı alıp düşmüşler yola. Bugünküler gibi sadece Nişantaşı'nı turlamakla yetinmemişler.
Bir köydeki muhtar amcaya uzatmışlar mikrofonu.
Demiş ki amcamız; "Ben köylü olarak giysinin sağlam olanını tercih ederim." Bir köylü bacı da tamamlamış: "Nazilli basması alır, onunla idare ederiz..." O zamanlar milletin efendisi köylüymüş gerçekten...
Moda programı izletmenin tek yolu da 'mahalle ağzıyla kavga etmek' değilmiş...
YA RETRO KANAL?
TRT Arşiv girişimi harika. Ama eksik... Yıllardır bu köşede yazıp duruyorum, 'TRT'nin arşivi kimsede yok. Bir retro ya da nostalji kanalı açıp bu görüntüleri yayınlasınlar. Bakın nasıl izleyici ve reklam kazanıyorlar' diye...
Düşünün... Eski dostlarınızı eve toplayıp sohbetin tükendiği anda açmışsınız TRT Nostalji kanalını... Zaman makinesini icat etmeye hacet var mı?