Pastırma yazı hakkımızı bu hafta kullandık sanırım. Artık mevsimin hakkını vereceğimiz serin ve yağmurlu havalar bizi bekliyor. 'Bu kapalı ve kasvetli günleri nasıl şenlendiririz?' diye soruyorsanız, benim tek cevabım var: Hava nasıl olursa olsun bizim havamız güzel olsun. Bunu sağlayabilmek için yapmamız gereken şey de daima şık olmak. Artık çok şık yağmurluklar ve paçalarımızı koruyan çok güzel plastik çizmeler var. Bu parçaların her keseye uygun fiyatta olanlarını ve birbirinden cici modellerini kolayca bulmak mümkün. Plastik çizmeler, havalar daha soğudukça ayağımızı üşütebilir. Ben buna çözüm olarak çizmeleri bir numara büyük alıp içlerine keçe taban koyuyorum. Elbette kauçuk tabanlı deri botlar kadar sağlıklı olmasalar da lastik çizmeler de pek çok kez şıklıkları ile yağmurlu ve soğuk havalarda hayatımı kurtardılar.
Diğer bir yandan serin havalar bende hep melankolik bir ruh hali doğurur. Evde oturup bitki çayı ve kuruyemiş eşliğinde kitap okumak, eski ve siyah beyaz filmler izlemek isterim. Humphrey Bogart'lı, Rita Hayworth'lı klasik dönem Amerikan filmleri beni büyüler. Özellikle dedektiflik öyküleri olan kara filmlere bayılırım. Soğuk, karanlık ve ıslak sokaklarda yalnız başına dolaşan, ailesiz, dostsuz, arkadaşsız özel dedektiflerin yalnızlık, amaçsızlık ve hüzün öyküleridir bu filmler. Hem hikaye birden izleyeni içine alır, akla hayale gelmeyecek tuzaklarıyla bizi şaşırtır, hem de filmin sonunu soluk soluğa bekleriz.
MELANKOLİK RUHUN SEMBOLÜ
Bu filmlerde fedora da denilen fötr şapkalar kadar trençkotlar da kahramanların vazgeçilmezidir. İngiliz ordusunun subaylarını I. Dünya Savaşı sırasında yağmurdan ve rüzgardan korumak amacıyla Thomas Burberry tarafından gabardin kumaştan tasarlanan trençkotlar; su geçirmez yapıları ile oldukça kullanışlıdırlar. Trençkot, günümüzde bir giyim parçası olmaktan çok öte klasik şıklığın, kalıcılığın, stilin ve bence ciddi ama melankolik ruh halinin sembolü olarak yağmurlu havalara en çok yakışan kıyafettir.