Ülkemizdeki kadınların en büyük derdi, eski ya da yeni eşlerinden gördükleri şiddet değil ne yazık ki... Sadece cinsiyetlerinden dolayı iş yerinde de, kaldırımda da, trafikte de tacize, tecavüze uğruyorlar.
Bunun en taze ve en dehşet verici örneğini, önceki gece haber bültenlerinde izledim.
İki çocuk annesi kadın, akşam saatinde otomobiliyle eve dönüyor. Yer İstanbul'un en işlek caddelerinden Kadıköy E5 karayolu.
Bir erkek sürücü tam 30 kilometre boyunca kadını otomobiliyle taciz ediyor, sıkıştırıyor. Kadın kaçmak için yan yollara giriyor ama adam peşinden ayrılmıyor.
En sonunda direksiyonu sertçe kadının önüne kırıyor.
Kadıncağızı arkadan gelen belediye otobüsünün önüne 'kasten' sürüklüyor. Neyse ki otobüs durağa yaklaştığı için yavaşladığından, çarpışma sadece maddi hasarla geçiştiriliyor.
Haberde, yapılan şikayet sonucu 'kovuşturmaya gerek olmadığı için' erkek sürücünün peşine düşülmediği söylendi. Yani o adam en küçük bir ceza görmeden şu anda hâlâ İstanbul caddelerinde kendine yeni kurbanlar aramak için direksiyon sallıyor olmalı...
Aslında suçu öyle büyük ki, neresinden tutsanız elinizde kalıyor. En hafifi, tehlikeli araç kullanmak. En ağırı, kadın sürücünün ve arkadan gelen otobüsün içindekiler de dahil olmak üzere pek çok insanın hayatına kastetmek.
Sadece bir kadının değil, onun nezdinde tüm kadınların seyahat özgürlüğüne mani olmak da cabası...
Değerli emniyet müdürleri, savcılar, pek muhterem hakimler...
O kadıncağız sizin de eşiniz, kız kardeşiniz, anneniz olabilirdi. Kadına şiddetin tavan yaptığı şu günlerde, kadına şiddetin katmerlisini yapan o adamın peşini bırakmakla, tüm magandaların yüreğine cesaret aşıladığınızın farkında değil misiniz?