Müzik dünyasında az insan için kullanılan 'efsane' kelimesinin karşılığını 40 yılı aşkın süredir tarzı, kişiliği ve müziği ile koruyan Cengiz Kurtoğlu ile bayram röportajı için bir araya geldik. Kurtoğlu ile geçmişten gelen yolculuğunu, kariyerini ve 'En büyük zenginliğim' dediği ailesini konuştuk...
KURTOĞLU ÜNİVERSİTESİ
Hikayeniz herkesin ezberinde ama yılların eskitemediği, tam tersine efsaneleştirdiği Kurtoğlu'nu bir kez daha dinlemek isterim...
Bana da heyecan oluyor tabii, hem de tekrar... (Gülüyor) Lisede 1970'lerde Ciha Dağı Efsanesi diye bir grup kurduk, Ağrı Dağı Efsanesi'nden esinlenmiş olduk biraz. Düğünlerde Cem Karaca, Barış Manço, Moğollar gibi rock sound'unda şarkılar söylüyorduk. Daha sonraki yıllarda Ferdi Özbeğen'i dinlemeye başladım. Tarzımı o sayede edindim. Askerde orduevinde davul ve klavye çaldım. Cengiz Kurtoğlu Üniversitesi'nde yetiştim.
Ardından İstanbul ve tabii Tarabya yılları geliyor değil mi?
Evet, Tarabya'da başladım müzik hayatıma. Oraya ilk gittiğimde korkmuştum. "Burası çok sosyete bir yer, ışıl ışıl ve bambaşka bir dünya, burada bizi yaşatmazlar" diye düşündüm. Neon ışıklarla Ümit Besen, Arif Susam, Nejat Alp yazıları...
Önce Cengiz Abi, sonra Cengiz Baba...
Yılların ardından abilikten babalığa döndü. Torunlarım var artık; ne abisi, ne babası, dede oldum. (Gülüyor)
Sevenlerinizin efsane olarak sizi yıllardır bir çıtada tutması nasıl bir his?
Çok ayrı bir sorumluluk getiriyor tabii, beni sahiplendiklerini gösteriyor. Cengiz Baba efsanesi olarak anılmak benim için büyük bir lütuf. Layık olmak için kendi hayatımı hep disipline ederek elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.
Hakan Altun ile çıkardığınız 'Usta Çırak' albümü çok ses getirdi. İkili olarak verdiğiniz konserlerde binler toplandı...
Poll Production etiketiyle Polat Yağcı prodüktörlüğünde çıkan albüm, dediğin gibi çok beğenildi, onlarca ödül aldı. Sevenlerimiz teveccüh gösterdi, konserlerde bizleri yalnız bırakmadı. Hakan Altun çok sevdiğim bir kardeşim, beni babasının ölümünden sonra manevi abilikten manevi babalığa koyan birisi... Bu arada sevgili Polat Yağcı'yı da anmamak olmaz. Bu projeye inanmasının, arkasında durmasının bu başarıda payı çok fazla. Ayrıca Polat Yağcı ile yapımcısanatçı ilişkisinin ötesinde çok özel bir dostluğum var.
Bir dönem beyazperdede aktör olarak da yer aldınız. Arabeskin kralı, sinemada neden devamını getirmedi?
Yıllar önce çok kaset satanlara film de çekerlerdi. Eee biz de tabii o dönem müzik camiasında epey takip ediliyoruz. Yedi sinema filmi çevirdim, hiçbirinde konu yoktu. Para kazanılsın diye yer aldık ama bir tanesini oynamadım, yarım bıraktım zaten.
KORONA BİTSİN DİYE DUA EDİYORUM
Sizi sevenlere ne mesaj vermek istersiniz?
Herkesin aileleriyle sağlıklı ve huzurlu bir bayram geçirmesini dilerim. Ülke olarak birlik ve beraberlik içinde kardeşçe yaşayacağımız günlerimiz olsun. Hem dünyaya, hem bölgemize huzur ve barış gelmesini temenni ederim. Covid-19 hastalığının da bir an önce bitmesi için Allah'a dua ediyorum. Tüm insanlık bir daha böyle dertlerle uğraşmasın.
KÖTÜ ŞARKI SÖYLESELER ALBÜMÜ RÜYALARINDA GÖRÜRLERDİ
Siz istemeseniz de oğullarınız Aydın ve Orçun da sizin yolunuzdan ilerledi. Kurtoğlu soyadı müzik hayatında kapılarının açılmasını hızlandırdı mı?
Oğullarıma kıyak olacak kimseyi aramadım, torpil hiç yapmadım ama çıkarttıkları albümü dinlemek görevimdi. Benim çocuklarım, güzel şarkı söylüyor. Kötü şarkı söyleselerdi albümü rüyalarında görürlerdi.
NE DAYIM OLDU NE ABİM BÜTÜN RACONLARI KENDİM KESTİM
Sizin keşif öykünüzde Şahin Özer'in de ismi geçiyor, doğru değil mi?
Bir kasete, klavye ile Ferdi Özbeğen, Ümit Besen şarkıları doldurmuştum. Mecidiyeköy'de bir akrabamın kaset satış mağazasında sürekli benim kasetim çalardı. O dönem insanlar sevdiği sanatçıların şarkılarından seçme yapıp sipariş ederdi. Sürekli benim kaset çaldığı için "Bu kim?" diye soranlar oluyormuş. O kaset çoğala çoğala Şahin Özer'in eline geçiyor. Bu sektöre girmek büyük olaydı. Muhakkak dayıların, abilerin olması gerekirdi ama benim ne abim, ne dayım oldu. Bütün raconları da kendim kestim, hiç kimsenin önünde ceketimi iliklemedim.
ÇOCUKLARIM ŞIMARIKLIK YAPMADI
Otoriter bir baba mısınız?
Evet, biraz otoriterim. Çocuklarım şimdi belli bir yaşa geldiler ama hâlâ hasta olacaklar diye endişeleniyorum.
Mütevazı evlatlar yetiştirmiş olmak da baba olarak size ayrı bir gurur veriyordur sanırım...
Evlatlarımla iftihar ediyorum. Kurtoğlu soyadına sahip olmalarının dezavantajları da var. Şımarıklık yapabilirlerdi. Babanız ünlüyse davranış biçimlerinizde sorun olabilir ama ben çocuklarımdan böyle bir şey görmedim. Dostlarımızın yerine gittiklerinde 'Benim ismimi söyleyin' derdim, 'Baba ayıp değil mi, söyleyemeyiz' derlerdi.
Torunlarınızla ilişkileriniz nasıl?
Aile en değerli varlığımız... Çocuklarım, torunlarım en büyük zenginliğim, şükürler olsun Allah'ıma... Anne-baba olmak başka ama torun bambaşka, o sevginin karşılığını tarif etmek zor. Çok iyi bir dedeyim, torunlarımın çok iyi oyun arkadaşıyım. Onlarla birlikte koşuyor, oyunlar oynuyorum.
GERÇEK SANATÇI PLAYBACK YAPMAZ
Bir ara playback tartışması başlatmıştınız, uzun süre sanatçılar arasında konuşulmuştu sözleriniz...
Sahnede şarkılarımı hep canlı okurum. Canlı okumazsam mahvolurum. Ama ne yazık ki playback okuyan isimler var. Sahnede playback yapanların dinleyicileri kandırdığını düşündüğümü söylemiştim. Her şeyden öte müzikseverlere büyük ayıp ediyorlar. Canlı okumadıktan sonra ben evde o sanatçıyı CD'den de dinlerim, niye sahne aldığı yere gideyim? Gerçek sanatçı sahnede playback yapmaz.
EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİM AİLEM
Bayramlarda neler yapıyorsunuz? Bayramlarımız çok önemli... Ben örf ve adetlerine, geleneklerine bağlı bir adamım. Ailemi de öyle büyüttüm, yetiştirdim. En büyük zenginliğim olan kalabalık ailemle bayramlarda bir arada yemekler yer, şarkılar söyler, sohbetler eder, eskiyi unutmadan vakit geçiririz
EVİMİZİN REİSİ EŞİM FATMA
Eşiniz Fatma Hanım ile yıllardır mutlu bir birlikteliğiniz var. Her yerde de eşinizden müthiş bir aşk ve sevgi ile bahsediyorsunuz...
Fatma'yı Allah başımızdan eksik etmesin. Benim en büyük şansım... Tarabya yıllarında, beni bekar zannederlerdi genç kızlar, resimlerle, notlarla arkadaşlıklar teklif ederlerdi. Ama evimizin adresini bildik. Şükürler ederdim eve girdiğim zaman. Fatma'm evimizin reisidir. Ve bugünlere gelmemde, aile bağlarımızın bu güçlü zeminlere oturmasında onun çok emeği ve etkisi vardır.