Türk sinema tarihinin en önemli karakterlerinden biri olan Turist Ömer'le tanıdığımız usta sanatçı Sadri Alışık'ın adını taşıyan torunu Sadri Alışık, aile geleneklerini devam ettiriyor. Frankenstein, Esaretin Bedeli, Guguk Kuşu gibi büyük prodüksiyonlu oyunlara bu sezon Amadeus ve Timsah Ateşi adlı yeni oyunlar ekleyen, Sadri Alışık Çolpan İlhan Tiyatrosu'nun yönetici kadrosunda yer alan Sadri Alışık ilk röportajını GÜNAYDIN'a verdi.
SAHNE BİZİM EVİMİZDİ
Küçüklüğünden beri içinde yer aldığın tiyatronun yöneticisi pozisyonundasın. İdealin tiyatroyla ilgili bir şey yapmak mıydı?
Kendimi bildim bileli tiyatroyla iç içeyim. Babamın, babaannemin her oyununu izlerdim. Sahne tozunu ufak yaşlarda yutmuş biriyim. Bilet keserdim, kantinde bir şeyler satardım. Bu yollardan geçince başka bir şey yapmayı düşünmedim.
Ama uluslararası ilişkiler eğitimi almışsın. Neden sahne sanatları eğitimi almadın?
Ukalalık gibi olmasın ama zaten benim için böyle bir ailede büyümek okul gibiydi. Sahne bizim evimizdi. Farklı bir vizyon kazanmak için Koç Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler bölümünde okudum. Bakış açımı geliştirmemde çok katkısı oldu. Erasmus yaptım, yurt dışına gidip geldim. Sonrasında Sinema TV alanında yüksek lisans yaptım. New York'ta müzikal yapımcılığı workshoplarına katıldım.
Yurt dışındaki oyunları takip ediyor musun?
Evet. Her sene mutlaka Edinburgh Tiyatro Festivali'ne, Broadway'e gidip oyun izlerim. Hatta son oyunumuz Timsah Ateşi de Edinburgh'ta izleyip haklarını aldığımız bir oyundur. Orada yazarla güzel bir iletişimimiz oldu. Oyunun Türkiye'de oynanmasından çok mutlu oldu.
Amadeus da öyle mi oldu?
Edinburgh'ta hep takip ettiğimiz bir oyundu. The National Thetare'da dostum Cemil Demirok ile izleyip sahnelemek istedik. Haklarını almak için uğraştık. Orada oynuyor diye 1-2 sene vermediler.
İddialı prodüksiyonlar yapıyorsunuz...
Bu konuda mütevazı olmaya gerek yok. Guguk Kuşu, Frankenstein, Esaretin Bedeli, Amadeus gibi iddialı işler yapıyoruz. Biz küçücük salonlardan bu kocaman salonlara geldik. Gelinen noktada büyük çabalar ve ıstıraplar var. Bu zahmeti çekerek rahmete ulaştık. Üreterek çalışmaya devam ediyoruz.
Seyircinin tercihinde prodüksiyon belirleyici oluyor mu?
Bence oluyor. Afişte yazan oyuncu, yazar, yönetmen hepsi seyircinin oyun seçiminde etken ama izleyici artık görsel zenginlik de görmek istiyor. Eskiden kim oynuyor diye bakıp, o kişiyi görmeye gidilirdi. Şu an o anlayış bir nebze kırıldı.
Oyuncu seçimlerini nasıl yapıyorsunuz? Örneğin Timsah Ateşi oyununda Hazar Ergüçlü ismine nasıl karar verildi?
Yönetmenimiz Mehmet Ergen önerdi. İlk profesyonel sahne deneyimini bizimle yaşamış oldu. Bundan çok mutluyuz. Funda da çok iyi bir oyuncu. Amadeus'ta da yönetmenimiz Işıl Kasapoğlu ile birlikte Selçuk Yöntem, Okan Bayülgen, Özlem Öçalmaz ile kuvvetli bir kadro kurduk.
Bir idareci olarak oyunların ilgi görmesi sana ne hissettiriyor?
Ben maddi durumdan çok manevi tatmin duygusu yaşıyorum. Sanatçı bir aileden geldiğim için maddi tarafını sonra düşünüyorum. Cebimizden değil yüreğimizden veriyoruz. Bütün detayıyla uğraştığın oyunun o doğum anını, seyirciye buluştuğundaki heyecanımı tarif edemem. En sevdiğim yanı budur.
BİZDE PROJE BİTMEZ, FARKLI İŞLER YAPACAĞIZ
Şimdi bir de sinemaya el attın...
Evet, Afacanlar iş Başa Düştü adlı bir
sinema filmimiz çıktı. Sadi Can Polat,
Serdar Atacan ve Serhat Uşak'la ortak
yapımcı olduğumuz bir film. Enes Ateş
yazıp yönetti. Berat Efe Parlar, Gürgen
Öz, Burak Hakkı gibi iyi de bir oyuncu
kadrosu var. Çok heyecanlandığımız bir
iş. 2 sene önce çektik. Pandemi sebebiyle
anca vizyon bulabildik. Güzel bir
aile komedisi. Seyirci de çok ilgi gösterdi.
İlk haftasında da 60 bin gibi bir izleyici
rakamına ulaştı. Çok mutluyuz.
Sinema prodüksiyonlarına devam edecek misiniz?
Evet, başka projelerimiz de var. Yeni
bir sinema filmi ve dijital mecraya bir
dizi yapacağız. Ben bu işe zaten hep girmek
istiyordum. SAKM ile olacak işlerin
yanı sına benim bireysel olarak yer alacağım
farklı işler de var.
Tiyatroda yeni projeniz var mı?
Halid Hüseyni'nin yazdığı Uçurtma
Avcısı adlı romanın haklarını aldık. İyi
bir prodüksiyon olacak. Bizde proje
bitmez.
SAKM çatısı altındaki Sadri Alışık Konservatuarı yoğun ilgi görüyor. Sektöre kazandırdığınız, aklınıza gelen ilk isimler kimler?
Barış Arduç, Seray Kaya, Gülcan
Arslan, Sergen Deveci... Onlara yenileri
de ekleniyor. 20 yıldır hizmet veren bir
kurum. İyi bir eğitmen kadromuz var.
Artık sektörde bir marka oldu. Babamın
da eli üstündedir, derslere girer takip
eder. Yaklaşık 10 senedir Ankara'da da
hizmet veriyor. İzmir'den Antalya'dan
Kıbrıs'tan Almanya'dan da çok talep var.
BABAM BANA ÇOK GÜVENİR
Profesyonel hayatta Kerem Bey'le nasıl bir ilişkiniz var?
Babamla arkadaş gibiyiz. Ondan
çok şey öğrendiğim, tüm konuları danıştığım
biri. Sonuçta babam buranın
Genel Sanat Yönetmeni. Bana çok
güvenir. O konuda çok şanslıyım. Onu
mahcup etmemek için çabalıyorum.
Tabii ki ömrünü tiyatroya adayan babaannemin
kültüründen geldiği için,
babamın da işini aşkla yaptığını gördüm.
Ben de aynı aşkla yapıyorum.
Çolpan Hanım'dan neler öğrendin?
Babaannem yaptığı işe büyük tutkuyla
bağlıydı. Bir gün 'Beni Taksim'e
servise bırakır mısın, Gaziantep'e turneye
gideceğiz' dedi. 'Babaanne uçakla
gönderelim seni' dedim. 'Olmaz
ekibi otobüsle gönderiyoruz. Ekipten
ayrılmam' dedi.
Senin idareciliğini görebildi mi?
Son dönemlerinde gördü. Babaannem
bizim oyuncumuzdu biz de
turnelere organizatör olarak dâhil
oluyorduk. Yani, profesyonel olarak da
çalışma imkânımız oldu.
AİLE KURMAK İSTERİM
3. kuşak olarak soyadının sorumluluğunu taşımak zor mu?
Zaman zaman baskı yaşadığım
oldu ama gururu her zaman yeter.
Sadri Alışık'ın torunu olarak biriyle
tanıştırıldığım zaman, bana evlatları
muamelesi yapmaları paha biçilmez
bir duygu.
Annen Sibel Turnagöl de seninle gurur duyuyordur...
Çok mutlu oluyor. Hayatta danışıp
fikir alacağım, koşulsuz güveneceğim
bir ailen olması çok önemli.
Evlilik baskısı oluyor mu?
Oluyor zaman zaman. Doğal bunlar.
Sonuçta ben de aile kurmak çoluğa
çocuğa karışmak isterim. Ben ailesine
düşkün biri olarak yetiştim. O
bağlarımız çok kuvvetlidir. Bunu ben
de kendim yaşamak isterim.