Herkesin evde olduğu şu günlerde özellikle tiyatro dünyasından yeni haberler alıyor olmak gelecek güzel günler adına ümidimi artırıyor. Şu an sahneler kapalı ama bu, tiyatrocuların boş durduğu anlamına gelmiyor. Herkes evinde, yeni sezona neler yapabilirim diye düşünüp uğraşıyor. Örneğin, Versus Tiyatro, İsveçli yazar Ingmar Bergman'ın kaleme aldığı 'Evlilikten Sahneler' adlı oyun için hazırlıklara başladı bile. Kayhan Berkin'in yöneteceği oyunda Ece Dizdar ve Öner Erkan'ın rol alacağı açıklandı. Öte yandan çoğu tiyatrocu kendi evinden yaptığı yayınlarla seyircilerle buluşmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Cem Davran'ın canlı yayınında Erkan Can'la yaptığı keyifli sohbete denk geldim. Tiyatro üzerine konuşmaların yanı sıra kitap tavsiyeleri ve Davran'ın okuduğu şiir de yayının bonusu oldu.
HAKAN ALTINER'DEN UNUTULMAZ ANILAR
Bir başka tiyatro üstadı, Tiyatro Kedi'nin kurucusu Hakan Altıner de korona günlerinde Youtube kanalı üzerinden anılarını aktarmaya başladı. 'Sanatçılar toplumun ruh sağlığının doktorlarıdır. Heykeltıraşından tiyatrocusuna, yazarından çizerine kadar hiçbir sanatçının durma, bekleme hakkına sahip olduklarını düşünmüyorum. "Evde bile olsak aktif olmalıyız" diyen usta sanatçı, 'Hakan Altıner ile Aynanın İçindekiler' adıyla bir kanal kurarak 8 Nisan'dan itibaren her gün anılarını anlatıyor.
Mozart'ın Türk Marşı eşliğinde anlattığı anıları dinlerken, 'Vay be' demekten kendinizi alamıyorsunuz. 1969 yılından beri tiyatronun içinde olan Altıner'in özellikle Gencay Gürün'ün İstanbul Şehir Tiyatroları'nda genel sanat yönetmeniyken, Şehir Tiyatroları müdürü olarak görev yaptığı dönemdeki anıları öne çıkıyor. Sonrasında 'Karantina Günlükleri' adıyla kitap haline gelecek anılar arasında neler yok ki… Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin bugünkü haline nasıl geldiği, 550 kişilik Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesi'nin 17 olan seyirci ortalamasının nasıl yükseltildiği, kağıt fabrikasına gönderilmek üzere olan kapı önüne konulan tarihi belgeleri son anda nasıl kurtardığını, oldukça akıcı bir üslupla anlatıyor usta sanatçı.
DALAN'DAN 1.5 MİLYON LİRALIK ÇEK
1985 yılında Şehir Tiyatroları'nın 70'inci yılı kutlamalarına özel yapılan hazırlıkları kapsamında, tıklım tıklım oynanan 'Lüküs Hayat'ı izlemek için gelecek olan Kenan Evren ve beraberindeki 55 kişilik protokol konuklarına nasıl yer açtıklarını anlattığı ilk bölümden itibaren tiyatroseverleri montiör başına kilitliyor Altıner… Özellikle tiyatromuzun en unutulmaz oyunlarından 'Lüküs Hayat'la ilgili anlattığı anekdotlar oldukça ilgimi çekti. Malum, 1984–1985 sezonunda seyirciyle buluşup 30 yıl boyunca kapalı gişe oynayan, Ekrem Reşit Rey'in yazdığı, Cemal Reşit Rey'in müziklerini bestelediği, Haldun Dormen'in yönettiği, Zihni Göktay ile Suna Pekuysal'ın başrolü oynadığı Lüküs Hayat, tiyatromuzun efsanelerindendir. Zihni Göktay'ın 'Ziya' karakterini oynamasına karar verildikten sonra oluşan çatışmaları, aralarında dönemin çok ünlü bir kadın oyuncunun da yer aldığı pek çok oyuncunun Zihni Göktay ismine karşı çıkmasını, o dönem 50'lerinde olan Suna Pekuysal'ın 25 yaşındaki Zeynep karakterini oynaması için bulunan formülü ve rahmetlinin bir Ankara turnesinde 40 derece ateşle nasıl sahneye çıkmaya direttiğini soluksuz dinliyor, bilmediklerini de öğreniyor insan. Mesela oyunun müzikleri merhum Melih Kibar'ın stüdyosunda kaydedilmiş. Stüdyonun gideri; dönemin Belediye Başkanı Bedrettin Dalan'ın kendi şahsi hesabından kestiği 1.5 milyon lirayla ödenmiş. Hatta, Dalan'ın 'Oyun tutmazsa senden keserim' diye espri yaptığını anlatıyor Altıner ve ekliyor: "Oyunun ilk günü çarşamba matinede sadece 4 sıra seyircimiz vardı. Titr tir titreyerek heyecan içinde Gencay Hanım'la birlikte en arkadan oyunu seyrettik. Suarede de 6 sıra seyircimiz vardı… Cuma gecesi, yani 48 saat sonra full çekti ve 30 yıl boyunca tek koltuk boş oynamadık."