Eskiden televizyon, tiyatronun can düşmanı olarak bilinirdi. Salonların boşalmasının, tiyatroların teker teker kapanmasının tek sorumlusu olarak gösterilirdi. Ama son bir kaç yıldır televizyon, kendi tiyatrosunu doğurdu.
"Anında Görüntü Show" ile başlayan
"doğaçlama tiyatro sporu" tutulunca, benzer programlar birbiri ardına ekrana akın etti.
tv8'deki
"Komedi Dükkanı", transferinden sonra
TRT 1'in yüz akı oldu.
Yılmaz Erdoğan'ın çırakları,
"Çok Güzel Hareketler Bunlar" ile geride bıraktığımız sezon
Kanal D ekranlarında fırtına gibi estiler. Hatta
Uğur Yücel ve arkadaşları da bir müddet bu kulvarda koşmayı denediler ama nefesleri çabuk tükendi. Şimdilerde iki benzer format, ekranlardaki ısınma turlarını sürdürüyorlar.
Show TV'nin
"Bu Film Bitmez" inde
Önder Açıkbaş,
Cengiz Küçükayvaz,
Necmi Yapıcı ve
Deniz Oral gibi sevilen oyuncular, bu kahkaha maratonuna katıldılar. Yılların tiyatro ustası
Ali Poyrazoğlu ise
Kanal D ekranlarındaki
"Kim Bunlar" adlı şovunun bir bölümünü, genç yeteneklerin parodilerine ayırdı. Televizyonun tiyatroya bir başka yardımı ise tiyatro oyuncularının yerli dizilerde rol almasıyla oldu. Tiyatro salonlarına
"Kurtlar Vadisi'nin Baronu'nu" ya da
"Aşk-ı Memnu'nun Adnan'ını" görmek için giden yeni bir
"dijital tiyatro nesli" türedi. Tiyatro, şimdilik ekranlarda sadece
"skeç, parodi ve doğaçlama" olarak yüzünü gösteriyor. Umarım yakında birileri çıkıp,
Şair Evlenmesi'ni,
Keşanlı Ali Destanı'nı,
Kanlı Nigar'ı,
Cibali Karakolu'nu,
Yedi Kocalı Hürmüz'ü,
Lüküs Hayat'ı televizyona taşıyıp, yüksek reyting alır da,
"televizyonda gerçek tiyatro çağı" başlar... Şimdi soracaksınız:
"Tiyatro, televizyona taşınırsa, tiyatro salonlarına kim gidecek?" Bkz: Yanıtı, yazının üçüncü paragrafında...