Böyle bir heyecan bu sezon hiçbir dizide, hiçbir programda, hiçbir maçta yaşanmadı.
Buenos Aires'teki Olimpiyat oylamasında Madrid'i bir oy farkla geçip finale kalınca, sevinçten havalara fırladık.
Avuçlarımızda yine hüsran kaldı ama "Bize artık Olimpiyat filan vermezler" diyenlerin aksine, benim içim umut doldu. En iddialı şehirlerden biri olan Madrid'i bile elediğimize göre, 2024 rüyamız neden gerçek olmasın?
Bu şahane tanıtıma katkı veren kim varsa, yürekten kutluyorum.
Oylama sırasında heyecanlanmak, sevinmek, umutlanmak sıradan vatandaşın hakkıydı ama Buenos Aires'teki spor yorumcularından daha bir 'profesyonellik' beklerdim doğrusu.
DEREYİ GÖRMEDEN...
İlk oylamanın ardından TRT 3 kameralarının önüne geçen spor yazarları, neredeyse "Olimpiyat kesin İstanbul'da" diyecek kadar kendilerini kaybetmişlerdi. Yorum ve analizlerini dayandırdıkları somut bir gösterge, sağlam bir istihbarat olmamasına rağmen, İstanbul'u bir saatliğine 'Olimpiyat Şehri' ilan ettiler. Ve bu tavırlarıyla Türkiye'deki insanların hayal kırıklığını bir kat daha artırdılar.
İyi de sevgili dostlar, madem yorumlarınız 'temenniden' ibaret kalacaktı, neden zahmet edip de ta Arjantin'e kadar gittiniz?
Yorumcuların arasında "Birazdan size müjdeyi vereceğimizi söylemek istiyorum" diyen mi ararsınız, "Madrid'in elenmesinden sonra hem Güney Amerika'nın, hem Avrupa'nın, hem Asya'nın oyları bizde toplanacak" diye mesnetsiz yorumlara girişenler mi, Madrid'in kaybeden Belediye Başkanı'na 2024 için şans dileyen mi? "Tokyo 1964'te Olimpiyat düzenledi, bir daha onlara vermezler" diyen arkadaşlar; dünyada iki kez Olimpiyat düzenlemiş kaç ülke olduğunu biliyorlar mı acaba?
İlk turda oyların yarısına yakınını alan Tokyo gibi bir favori dururken, İstanbul'un şansının yüksek olduğunu, hatta protokole imza atmak için kaleminin kağıda doğru yaklaştığını neye bakarak anladılar ki? Bakla falına mı? Velhasıl, bu kez de 'finale çıkmak' ile teselli bulduk. Umarım IOC, 2024 için karar alırken, ülkelerin spor yorumcularının 'isabet yüzdesine' bakmaz!