Sosyal medyanın hayatımızı nasıl değiştirdiği ortada. İletişimi canlı tutmak, dünyadan haberdar olmak, fikir alışverişinde bulunmak ve dostlukları sürekli kılmak adına sosyal medya hayatımıza pek çok artı kattı. Ama hep söylerim, icatlar sadece iyi niyetlilerin elinde fayda getirir. Nükleer enerji sayesinde koca bir şehre elektrik de getirebilirsiniz, o koca şehri ortadan da kaldırabilirsiniz... Son günlerde pek çok ünlünün dijital teknoloji ve sosyal medya yüzünden büyük mağduriyetler yaşadığına şahit oluyorum.
Tuğba Özay'ın Güneydoğu'ya özgü yerel giysi ve elinde silah ile çekilmiş bir fotoğrafı ile altında yazan 'Kürt diye sevmediğiniz insanların karakterine kurban olun lan siz' şeklindeki ibare, sosyal medyada günlerce dolanıp durdu. Sonunda Tuğba Özay'dan açıklama geldi. O fotoğraf bir film setinde çekilmiş ve o ibare kendisine ait değilmiş. Haydi ayıkla şimdi pirincin taşını...
Geçen hafta Cem Yılmaz'a ait olduğu söylenen ve İstiklal Marşı'nın dizelerinden devşirme bir şiir sosyal medyada hit oldu. Hatta bazı vatandaşlar, şiirin altına 'Ben bu adamın aklına kurban olurum' gibisinden övgü dolu sözler iliştirdiler. Şiiri ilk okuduğum anda feyk olduğuna kanaat getirmiştim. Çünkü içinde son derece sivri siyasi göndermeler vardı. Bu nedenle Cem Yılmaz'ın kaleminden çıkmasına imkan yoktu. Nitekim Cem Yılmaz da bir açıklama yapıp şiirin kendisine ait olmadığını açıklamak zorunda kaldı.
Son olarak Yılmaz Morgül, dün sabah Beyaz TV'nin 'Söylemezsem Olmaz' programında isyan ediyordu. Hacker'lar Morgül'ün özel telefon numarasını ele geçirmişler. Bu numarayı kullanarak başta ünlüler olmak üzere pek çok kimseyi arayıp sözde hayır işleri için para toplamaya başlamışlar. Hatta konuşmalarda üstü örtülü tehdit ifadeleri bile varmış.
Özetle, ünlüler şu sıralar sanatlarını ya da yeteneklerini icra etmeyi bırakmış, sanal yolla üzerlerine sıçratılan kiri, pası çitilemeye çalışıyorlar. Hadi onlar ünlü olduğu için düzeltmelerinden, açıklamalarından haberdar olabiliyoruz; peki aynı mağduriyeti yaşayan, ele güne rezil olan sıradan vatandaş ne yapacak?
Eğer bilişim suçlarıyla gereği kadar mücadele edilebilseydi, bu suçlarla ilgili ceza ve yaptırımlar yeterince caydırıcı olabilseydi, buna cüret edebilirler miydi? Bir de siz istediğiniz kadar yaygara koparın, düzeltme yapın; o çamur izleri internette sonsuza kadar sizi takip ediyor. İleride çoluğunuzun çocuğunuzun, torununuzun karşısına çıkıyor.
Ele geçirilen hesaplar, sahte adresler, çalınan numaralar, hack'lenen siteler... Eskiden 'Üçüncü Dünya Savaşı internet yüzünden çıkacak' derlerdi. Ben olayı bir adım ileriye taşıyorum: Erken mahşer, sosyal medya yüzünden yaşanacak...