Habertürk'te Hande Sarıoğlu'nun sunduğu 'Spor Saati' programında Trabzonspor- Galatasaray karşılaşmasında Ömer Bayram'ın rakibine attığı tokat tartışılıyordu. Altaylı, Bayram'a verilen sarı kartın doğru olduğunu söyledi. Aslında kırmızı kartlık hareket!
Daha sonra Sarıoğlu, "Aynı hareketi Emre Belözoğlu yapsaydı yorumunuz ne olurdu?" diye sorunca Altaylı çok sinirlendirdi. Sarıoğlu, daha önce bu programda Emre'yi çok eleştirdiklerini ve bu sorunun sorulmasının tarafsızlık adına gayet doğal olduğunu açıklamaya çalıştı, "Empati kurmaya çalışın" dedi. Altaylı, Emre'nin daha kötü davranışlarda bulunduğunu, küfür ettiğini belirtti. Sarıoğlu da "Ömer de İngilizce küfür etti, görmediniz mi?" diye karşılık verdi. Görmediğini ve bu sorunun kendisine hakaret olduğunu iddia eden Altaylı, "Ben empati mempati anlamam. Kim olsa aynı yorumu yaparım. Ben ahlaksız bir adam değilim. Bu yaptığın bana saygısızlık olarak kayıtlara geçmiştir. Siz konuşun, ben gidiyorum" dedi ve gitti. Rejinin reklam arası verme tavsiyesini geri çeviren Sarıoğlu, programa devam etti.
ÖFKEDEN KUDURDU
Sarıoğlu haklıydı, sorusu da güzeldi. Daha önceki programlardan biliyoruz. Aynı hareketi Emre yapsaydı Altaylı 10-15 dakika Emre'yi yerden yere vururdu.
Sürekli gazetecilerin özgür olmadığını, istedikleri soruları soramadıklarını söyleyen Altaylı, tek soruda nakavt oldu. Üstelik empati kurmaya davet edildiği soruda öfkeden kudurdu. Bir gazeteciye yakışmayacak derecede fanatik olduğunu gösterdi. Daha da kötüsü, işini doğru yapan bir kadına hakaret sayılabilecek tavır sergiledi, hem de 'Kayda geçtim' diyerek tehdit etti.
Sarıoğlu ise tehdit ve hakaretlere rağmen geri adım atmadı, yayına devam etti ve kazandı. Bu arada Sarıoğlu da bir Galatasaraylı!
Fatih Altaylı, Hande Sarıoğlu ile tartıştı stüdyoyu terk etti
Almanya'daki gibi olmasın!
Almanya, Dresden kentinde Avrupa'nın en büyük hazinelerinden birine ev sahipliği yapan Grünes Gewölbe müzesinin soyulmasının şokunu henüz atlatamamışken önceki gün Berlin'de de eski Doğu Almanya'nın istihbarat servisi Stasi'nin konu edildiği müze soyuldu. Çalınan madalya ve mücevherlerin maddi değeri henüz bilinmiyor.
İki hafta içinde üst üste bu iki soygun, Almanların müzelerini koruyamadıklarını gösterdi.
Peki, bizde durum ne? Allah'a şükür büyük müzelerimizde hırsızlık vakaları yaşanmıyor. Ama Almanya'da bile müzeler soyuluyorsa güvenliği artırmak gerek. Almanya'daki müze soygunları başka hırsızlara ilham kaynağı olabilir!
Aşı karşıtlığının reklamı yapılmasın
Kızamık vaka sayısı dünya çapında 2018 yılına oranla üç kat arttı. Kızamık, artık yılda 89 bin 780 kişinin ölümüne neden oluyor. Bu artışın en önemli nedeni ise hızla artan aşı karşıtlığı. Almanya'da, geçen hafta parlamento kararıyla kızamık aşısı zorunlu hale getirildi ve aşıya karşı çıkan ailelere 2 bin 500 Euro'ya kadar para cezası kesilmesi öngörüldü. Hiçbir bilimsel kanıtı olmadığı halde dünyada bazı uzmanlar aşı karşıtlığını savunuyor. Bizde ise konunun uzmanı olmadığı halde kitap yazıp aşı karşıtlığını savunanlar bile var. Sırf daha çok izlenmek, daha çok kitap satmak için insanların kafasını karıştırıyorlar. Türkiye'de henüz bir salgın riski yok ama 2019'un ilk sekiz ayında 2 bin 391 kızamık vakasına rastlandı. Bu sayı artabilir! Medyamız bu konuda daha duyarlı olmalı, aşı karşıtlarının reklamını yapmamalı! Bu karikatür her şeyi anlatıyor aslında.