Mesleğe başladığı 1989 yılından bu yana televizyonculuk sektöründe her alanı deneyimleyerek medya dünyasının otorite isimlerden biri haline gelen Erkan Tan, artık haberin kanalı a Haber'de sabah kuşağını devralıyor. Yarından itibaren hafta içi her gün 06.00-09.00 saatleri arasında 'Sabah Ajansı' isimli programla gündemin nabzını tutacak olan Erkan Tan, günden kalanları da 20 yıllık sabah kuşağı tecrübesiyle ekrana yansıtacak. Tan'la yeni kanalındaki ilk yayını öncesi heyecanını paylaştık. "a Haber'de çalışmamı halk istedi" diyen Tan, iddialı açıklamalar yapmaktan da geri kalmadı.
DERDİ OLAN BİZİ İZLESİN
Beyaz TV'den a Haber'e geçiş süreciniz nasıl oldu? Biraz bu transfer sürecinden bahseder misiniz...
TV 8'den ayrıldıktan sonra Beyaz TV Genel Yayın Koordinatörü Osman Gökçek, beni Beyaz TV'ye davet etmişti. Orada iki yıl dolu dolu bir çalışma hayatı geçirdik. Daha sonra karşılıklı helalleştik, el sıkıştık ve ben oradan ayrıldım. İki yıl sanki 20 yıl gibi dolu dolu geçti. Her yerde Allah'ın çizdiği bir kader var, Beyaz TV'de nasibimiz bu kadarmış. Gayet iyi ayrıldık. Ardından a Haber Genel Müdürü Abdulhalik Çimen Bey, beni son yılların en başarılı ve ışıltılı kanalı olan a Haber'e davet etti. Uzun görüşmelerimiz oldu. a Haber ile ilgili yapmak istedikleri ve hayalleri çok etkileyiciydi. En sonunda anlaştık ve el sıkıştık.
a Haber'de nasıl bir program veya formatla izleyenlerle buluşacaksınız?
Burası bir haber televizyonu. Mümkün olan her yerden en çok haberi, en önce vermek birinci kaygımız olacak. Sloganımız; "Millet ve memleket için dertlenenler, olanları bilmek ve anlamak isteyenler sevinçlerini, hüzünlerini, dertlerini ve isteklerini paylaşmak isteyenler olan bitenle ilgili konuşmak isteyenler a Haber'de hizmetinizdeyiz."
Yıllardır siz hangi kanala gitseniz, sizi takip eden belli bir izleyici kitleniz var. Bu size ayrı bir sorumluluk yüklüyor mu? Bu kitleye a Haber'den sesinizi duyuracak olmak size neler hissettiriyor?
a Haber çok genç olmasına rağmen Türkiye'nin her yerinde adından söz ettiren, sıkı sıkı takip edilen bir televizyon kanalı. Hatta sokakta beni gören seyirciler 'Ne yapacaksın?' diye sorduklarında seçenekler arasında a Haber'i duyunca tutkuyla ve heyecanla 'Orada başlamalısın!' dediler. Beni seven seyircilerim, a Haber'i tercih etmemi istediler. Şüphesiz a Haber son derece saygın ve önemli; değerli yayıncılardan oluşmasa ve çok beğenilmese bu marka altında buluşmazdık. Bu durum üzerimizdeki sorumluluğu artıracak tabii ki. Hem seyircilerimizin, hem de a Haber'deki yönetici arkadaşlarımızın güvenine ve ilgisine layık olmak için ayrıca heyecanlanacağız.
Aynı saat diliminde her kanalda sabah haberleri var. Siz onlardan hangi yönlerden ayrıldığınızı düşünüyorsunuz? Rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Takdir edersiniz ki, televizyonlardaki haberlerin neredeyse hepsi aynı. Aynı kaynaklardan besleniyorlar ve haberlerin takdim sırası bile neredeyse aynı. Logoları eliniz ile kapatsanız, hangi kanalı seyrettiğinizi anlayamazsınız. Fark; takdim, üslup ve bakış açısında oluşuyor. Seyircinin duygusunu, inancını ve düşüncesini iyi ölçen ve oradan yakalayan, fark oluşturuyor. İşte ben de bu yoldan ilerlemek istiyorum.
KENDİMLE YARIŞIRIM
Yıllardır haberciliğin içinde biri olarak, bu işin püf noktası nedir?
Benim sloganım şudur; ben sadece kendimle yarışırım. Geçen yılki Erkan Tan'a bu yıl ne katabilmişim, ona bakarım. Tek rakibimi aynaya bakınca görüyorum. Başkalarıyla yarışırsan, çok yorulur ve üzülürsün. Bu Allah'ın yaradılış mantığına aykırı çünkü senden iyi biri mutlaka var. En iyisi kendinizle yarışmanız...
GECE ŞOVU YAPMADAN HAYATA VEDA ETMEK İSTEMİYORUM
Programa nasıl hazırlanırsınız? Belli bir ritüeliniz var mı? Bir günlük rutininizi aktarır mısınız...
Öncelikle yaz-kış fark etmez, mutlaka soğuk bir duş alırım. Yanlış duymadınız, soğuk suyla yıkanırım. Ardından Allah'a şükür ve ibadet yaparım. Sonra zaten yaptığımı her yayıncı yapar. Benim gibi düşünmeyenlerin düşüncelerine özel bir ilgi gösterir, zaman ayırırım. Halkın içinde gezmek, kahvelerde, metrobüste, düğün ve cenazelerde bulunmak ve insanlarla sohbet etmek hayat biçimimdir. Çünkü mensup olduğu milletin hassasiyetlerini, inançlarını, cenazelerini, düğünlerini bilmeyen, bu işi yapamaz. Hasbelkader yapıyor olsa da başarılı ve kalıcı olamaz.
İŞİN HAYALİNİ KURMAZDIM
Televizyon haberciliği, sunuculuk hayalini kurduğunuz bir iş miydi?
Siz şu anki durumdan memnun musunuz? Asla hayalini bile kurmadım. Hatta rüyamda bile görmedim. Tamamen takdir-i ilahi. Nasıl olduğumu anlatsam, ayrı bir röportaj gerekir. Tamamen Allah'ın bir lütfu ve ikramı. Şu anki durumum için hamdolsun ama bu mesleğin ilerleyen yıllarında 'Late Night Show' (Gece şovu) yapmadan ölmek istemiyorum.
HABERLERİ DİNLİYORLAR
Sabah kuşağının en önemli habercilerinden birisiniz. Seyircinin sabah kuşağında yayınlanan haber programını izleme alışkanlığını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz yayın yaptığınız saatte genelde insanlar işlerine gitmeye çalışıyorlar. Bu, size nasıl yansıyor?
Doğrudur, lakin Türkiye'de insanlarımız sabahları televizyonu seyretmiyor, dinliyorlar. Evden çıkmak üzere hazırlanırken, evin içinde hareket halindeyken yani kahvaltı ederken veya giyinirken televizyonun sesini açıp bizi dinliyor. Bu arada Türkiye'nin her yerinden a Haber Radyo aracılığıyla radyodan da takip ediliyor olacağız. Bu sayede televizyondan başlayan yayın, radyo ile devam edecek.
MİLLETİN SEVGİSİNİ GÖRMEK BU İŞİN ZEVKLİ TARAFI
Sabah haberleri sunmak dışarıdan çok zor görünüyor. Gerçi alışmışsınızdır ama bu işin zorlukları ne?
Bu işi yapıyorsanız, akşam en geç saat 21.30'da yatağa girmek, saat 03.30'da evden çıkıp işe gitmek zorundasınız. Hasta olmayacaksınız; olsanız bile çok sağlıklı ve enerji dolu görüneceksiniz. Hayatınızdaki ölümleri ve kederleri hissettirmemek zorundasınız. Ancak bana Allah güç verdi, üstesinden gelebildim. Milletin sevgisini görmek bu işin zevkli tarafı.