Ünlü oyuncu Tamer Karadağlı, GÜNAYDIN'a konuştu. Karadağlı; oyunculuk kariyeri, milliyetçiliği, kızının annesi Arzu Balkan'la olan ilişkisi, sevgilisi Iraz Yıldız'la aralarındaki yaş farkı ve yeni projeleri hakkında samimi açıklamalar yaptı.
İngilizceyi farklı aksanlarda da konuşabiliyorsunuz. Bu bir sanatçı için büyük avantaj. Yurt dışında kalıp, kariyerinizi orada devam ettirmeyi düşündünüz mü?
Yurt dışında filmler çektim ama yurt dışında kalıp orada kariyer yapmayı hiç düşünmedim açıkçası. Ben parayı da, şöhreti de, halkın sevgisini de bu ülkede kazandım. Ben bu toprakların çocuğuyum. Her ne kadar kovboy çizmesi giysem de, TIR sürüyor olsam da, ben Türk'üm ve Türk olmaktan da gurur duyuyorum. Bu ülkenin değerlerini, kültürünü aldım. Beni ben yapan her şeyi Türkiye'den aldım. Her ne kadar zaman zaman eleştirsek de benim bir tane vatanım var. Burada kazandığım parayı gidip yurt dışında mı harcayacağım? Olmaz böyle bir şey. Ünü de, sevgiyi de bu ülkede kazandım. Sivas'ta da, Erzurum'da da insanlar bana sevgi dolu gözlerle bakıyor. Bu mutluluğun parasal karşılığı yok. Bunu yurt dışında yaşayamam. Eğer oyunculuk açısından bir şeyler yapacaksam Türkiye'de yaparım. Ülkeme bu açıdan büyük bir sevgiyle bağlıyım.
TEKRAR TİYATRO YAPACAĞIM
Yeni bir projeniz var mı? Görüşmelerim devam ediyor. Volkan Severcan ile tiyatro yapıyorduk, pandemiden dolayı ara vermiştik. Tekrar tiyatro yapmak istiyorum, Volkan'la oluruz yine. O benim hem yakın arkadaşım hem de rahat çalıştığım biri.
Geçtiğimiz yıllarda, en popüler olduğunuz dönemde zor bir süreç de yaşamıştınız. Popüler olmanın bedelini mi ödediniz?
O kadar kesin çizgilerle düşünmek doğru değil. Dünyanın her yerinde bu iş böyle. 'Ben çok izlenen bir projede yer alayım, herkes beni takdir etsin ama kimse beni eleştirmesin, hakkımda kötü bir şey yazmasın' diyemeyiz. Seven kadar sevmeyenler de olacaktır ama o kadar çok kişi de bizim yerimizde olmak istiyor ki. Bu yüzden bulunduğum durumdan şikayet etmiyorum. Çok popüler bir projedeydim, herkesin gözü üzerimdeydi. Bu işin nimetleri kadar külfetleri de var. Eğer deriniz yeterince kalınsa yaralanmıyorsunuz ama ben yaralanmıştım. Çok üzüldüğüm zamanlar da oldu ama geride kaldı. Bir de şu var tabii, sanatçıları rol model olarak görmek doğru değil. Politikacılar, bilim insanları rol model olarak görülebilir ama sanatçılar özgür olmalı. Onlara rol modellik gibi bir sorumluluk yüklemeyi doğru bulmuyorum açıkçası. Şunu da belirtmek isterim; şöhretli olmak değil ama seviliyor olmak benim için çok önemli. Sokağa çıktığım zaman halkın beni sevdiğini görmek yetiyor bana. Bir gün bir iş yapayım ve çok beğenilsin isteği hepimizin içinde yatan bir aslandır. Ben bunu yaşadım. Şanslı bir insanım. Ama tabii 'Haluk' karakterinden önce de önemli projelerde yer almıştık. Bir anda bilinen bir oyuncu olmadım yani. Tabii şu da bir gerçek; 'Haluk' karakteri ile geniş bir kitleye ulaştım. 'Çocuklar Duymasın' dizisinin bu kadar sevileceğini hiç tahmin etmemiştim ama bu dizi kariyerimde önemli bir basamak oldu benim için. Kendimi de hiçbir zaman 'çok başarılıyım' diye görmedim. Başarılı projelerde yer aldım. Zaten çok başarılıyım diye düşünürsem kariyerimde ilerleyemem.
DAHA BÜYÜK ADIMLAR ATILMALI
Bir kız babasısınız. Son yılladın kanayan yarası kadına şiddetle ilgili neler söylemek istersiniz?
Kadına şiddette 'şiddetle' karşı çıkıyorum. Bu bizim kanayan yaramız. Ünlülerin çıkıp da 'kadına şiddete karşıyım' demesiyle de çözülmüyor bu sorun. Şiddetle mücadele etmek için çok daha büyük adımlar atılmalı. 'Kadınlar baş tacımız' diyoruz ama bunu hayatımıza yansıtmamız da önemli. Sadece söylemsel düzeyde kalmamalı.
SEVGİLİM 25 YAŞINDA OLABİLİR, BUNUN YANLIŞ BİR TARAFI YOK Kİ!
Ayakkabı takıntınızdan 30 yaş küçük genç sevgilinize kadar birçok konuda basına haber oluyorsunuz...
İnsanların beni ciddiye
aldığı kadar ben kendimi
ciddiye almıyorum ki. Mesela
çizmelerimin konu olması
beni şaşırtıyor. Artık insanlar
galiba beni eleştirmekten
keyif alıyor diye düşünmeye
başladım. Ama yeri gelmişken
de şunu belirtmek
isterim, benim haberlerde
söylendiği gibi bir ayakkabı
takıntım yok. Kızım olmadan
önce misafirliğe gittiğim
yerlerde ayakkabımı çıkarıp,
çorapla gezmeyi sevmediğim
için ayakkabımı çıkarmak istemezdim.
Ama kızım olduktan
sonra
özellikle
evdeki hijyen ortamını
da düşünerek ayakkabılarımı
çıkarıyorum. Misafirliğe gittiğim
yerlerde de aynı hassasiyeti
gösteriyorum. Diğer
konuya gelince, bu benim
hayatım. Bu yaşıma geldikten
sonra kimseden ne izin
alırım ne de kimseye hesap
veririm. Sonuçta kanun dışı
ya da çok kötü bir şey yapmıyorum.
Ben nasıl ki insanların
özel hayatıyla ilgili yorum
yapmıyorsam, başkalarının
da benim özel hayatımla ilgili
yorum yapma hakkı yok.
25 yaşında biriyle beraber
olmanın tartışılacak bir yanı
yok. Sonuçta, 25 küçük bir
yaş da değil, o yaşta insanlar
büyük şirketlerde yöneticilik
yapıyor. Bunun sorgulanacak
bir şeyi yok,
kimseyi de ilgilendirmez.
ESKİSİ GİBİ HAKKIMDA ÇIKAN HABERLERİ UMURSAMIYORUM
"40 yaşımdan sonra 'Sana ne' demeyi öğrendim" dediniz. Bunu biraz açar mısınız?
Büyüyoruz, yaşımız ilerledikçe
bazı şeyleri daha farklı
değerlendirmeye başlıyoruz.
Gençken kendimizi anlatmak için
büyük çaba sarf ederken artık
çok da umursamıyorum. Gazetecilerin
her yazdığına cevap
vermek zorunda değilim,
çoğu zaman da vermiyorum
zaten. Ancak çok incitici olduğu
zaman açıklama yapıyorum.
Karşınızdaki kişi sizi sevmiyorsa
ya da önyargısı varsa ne yaparsanız
yapın onun size bakışını
değiştiremiyorsunuz. O yüzden
de umursamıyorum eskisi gibi
hakkımda çıkan haberleri de,
yazılanları da.
ARZU İLE ÖZEL HAYATLARIMIZA BÜYÜK SAYGI GÖSTERİYORUZ
Eski eşiniz Arzu Balkan'la çok güzel bir ilişkiniz var...
Biz Arzu ile çok eski arkadaşız...
Benim yakın arkadaşımdı. Evlilik
kurumunu yürütemedik sadece. Evli
değiliz ama hâlâ sıklıkla görüşüyoruz.
Kızımız bizim ortak değerimiz. Onun
için de ilişkimizi iyi yürütmemiz çok
önemli. Bunu da başarıyoruz. Arzu çok
iyi bir insan ve çok ilgili bir anne. Bu
açıdan da çok şanslıyım... Özel hayatlarımıza
büyük saygı gösteriyoruz. Ne
o benim özelime karışıyor ne de ben
onun. Zaten öyle bir hakkım da yok.
Mühim olan kızımız, tüm çabamız da
onun hayallerini gerçekleştirmek için
destek olmak.
Bir daha evlenmeyi düşünüyor musunuz? Hayır. Bir daha evlenmeyi düşünmüyorum.
'Haluk' karakterini oynadığım
için insanlar beni evlilik kurumuna
çok yakıştırıyor ama 'Haluk' da dizinin
sonunda boşanmıştı.
YURT DIŞINDA BÜYÜMÜŞ OLSAM DA YAŞIM İLERLEDİKÇE MİLLİYETÇİ BİRİ OLDUM
Amerika'da ve Avrupa'da birçok projede yer aldınız. Böyle projelerde bir Türk oyuncu olarak yer almak size neler hissettiriyor?
Ülkemi yurt dışında temsil etmek bana her
zaman gurur vermiştir. Ben ülkemi, bayrağımı,
bu toprakları, askerimizi, polisimizi çok
seven biriyim. Ben her ne kadar yurt dışında
büyümüş olsam da yaşım ilerledikçe milliyetçi
bir insan oldum. Yurt dışına sıklıkla gitmek insanın
daha milliyetçi bir ruha bürünmesine de
sebep oluyor. Bunu bizzat kendimde gördüm.
Son rol aldığım dizide asker rolü oynadım. Bu
rolü canlandırmak bile bana büyük gurur verdi.
Askerlerimizden güzel mesajlar aldım. Onlar
canları pahasına vatanımızı koruyor. Biz bugün
evimizde rahatça oturuyorsak, sokakta güven
içinde geziyorsak, askerlerimizin sayesindedir.
ÜLKEMİZİN DEĞERLERINI SİNEMAMIZLA, DİZİLERİMİZLE DÜNYAYA TANITMALIYIZ
Yurt dışında Türkiye algısını daha iyi bir noktaya getirebilmek adına neler yapılmalı?
Sanat çok önemli bir araç. Amerika kendi
kültürünü dünyaya yıllarca sinemasıyla pazarladı.
Biz Amerikan filmleriyle büyüdük. Bu bizim
hayatımızın her alanını da etkiledi. Kültürel
açıdan da sanat önemli bir araç. Biz de kendi
sinemamızla, dizilerimizle ülkemizin değerlerini
tanıtmalıyız. Türkiye'nin tanıtımını sadece
lalelerle ya da 'welcome' diyerek yapamayız.
Bütünlük içinde sinemadan diziye, resimden
müziğe kadar sanatın tüm dallarıyla bunu
yapmamız gerekiyor. Kültür bakanlığımız da
bu konuda ciddi yatırımlar yapmalı. Çaba sarf
ediyor bu konuda ama çok daha aktif olmamız
gerekiyor. Çok kıymetli bir ülkeyiz. Tüm bu değerlerimizi
dünyaya sunmalıyız.