27 yaşına kadar Gültepe'deki bir hediyelik eşya dükkanında esnaflık yapan Yavuz Seçkin, 90'lı yıllarda atv'de yayınlanan 'İner misin Çıkar mısın?' yarışmasını kazanarak şov dünyasına adım attı. Kısa sürede Türkiye'nin en sevilen komedyenleri arasına giren Seçkin, yıllarca radyo ve TV programları sunduktan sonra sinemada da iddiasını ortaya koyuyor. 'Yıldızlar da Kayar: Das Borak' isimli komedi filmiyle izleyicinin karşısına çıkmaya hazırlanan ünlü komedyenle, Acarkent'teki evinde buluşup filmini konuştuk...
Sonunda siz de kendi filminizi çektiniz. Peki 'Das Borak' nasıl bir karakter?
'Das Borak', 10 yıl önce 'Comedya' isimli televizyon şovumda canlandırdığım bir tiplemeydi. O zamanlar bu karakteri Alper Mestçi'yle birlikte palazlandırmıştık fakat hiçbir zaman bugünkü kadar inanmadım. Senaryoyu Enver Sülük ve Olcay Onur Kaya ile birlikte yazdık. 'Das Borak'; bir popstar, aslında überstar yani popstar üstü bir kişilik. Türkiye'deki birçok ismi bünyesinde barındıran bir karakter oldu. Herkesten küçük parçalar aldı ama kendisini dünyaca ünlü isimlerle yarıştırıyor.
ARGOLU KOMEDİ YAPMAK İSTEMEDİM
Yıldız olmak için nasıl biri olmak lazım?
Farklı, ukala ve aykırı olmak lazım. Tabii biraz da naz ve kapris yapmak gerekiyor. 'İstemem, yan cebime koy'cu oluyorlar. Yani röportaj istemeyip beş dakika sonra 'Hadi yapalım' diyenler gibi. Bir popstarla ilgili ne kadar şaka yapılabilirse filmde onu yapmaya çalıştık. Genellikle bol argolu skeç komedileri yapılıyor ama ben öyle bir filmle başlamak istemedim. Ben de argonun dibine vururdum, ağzımı bozardım ama bizim işimizin omurgası çok sağlam oldu.
Argo, komedi filmlerine prim mi sağlıyor?
Tabii ki prim yapıyor. Enteresan ama talep görüyor. Bu şekilde milyonlara ulaştılar, bunu bir incelemek lazım. Onların da sanatına saygı duyuyorum. Tabii Cem Yılmaz'ı ayırıyorum çünkü onu farklı bir yerde görüyorum. Bizim filmimiz tek kişilik bir şov gibi görünse de, bir Yeşilçam öyküsü gibi oldu diyebilirim. İhtiyacımız olan motivasyonu ve neşeyi vâdediyoruz. Beni sevenlerin gurur duyacağı bir film yaptık.
Filminizde, birçok ünlü isim konuk oyuncu olarak yer almış...
Altan Erkekli, Altan Gördüm, Ali Erkazan gibi üç baba var. Veysel Diker, Ali Rıza Tanyeli, Ümit Karan, Larissa Gacemer, Serenay Aktaş, Görkem Mete Demir, Bülent Serttaş, Mesut Yar, Saba Tümer, Elif Güvendik, Cem Belevi, Özgün, Tan Taşçı, Didem Taslan, Murat Evgin, Faruk K. ve eşim Dicle Seçkin... Popçular, topçular, dansçılar, televizyoncular, gazeteciler ve duayenlerden oluşan 25 yıldız isim var. Filmin içinde çok renk oldu. Bir star filmi yapıyoruz ve filmde starları oynatıyoruz. İlk filmimde bu kadar çok starla çalışmak hem çok eğlenceli, hem de çok zordu.
ÇEKİMLERDE BEŞ KİLO VERDİM
Çekimlerde kapris yapan gerçek star oldu mu peki?
Kaprise zaman bırakmadım; son derece baskılı ve istikrarlı çalıştık. Ne derlerse, ekip olarak elimizden geleni yaptık ve gönüllerini hoş etmeye çalıştık. Tabii bu süreçte beş kilo verdim. 10 yıldır hiç bu kadar zayıflamamıştım.
'Das Borak'ın devam filmi olacak mı?
Devam filmi olacak gibi gözüküyor. Yapımcı olarak ilk filmim ve bunun devamından ziyade, yapımcı olarak başka filmler de yapmak istiyorum. Benim yanımda ne baba bir yapımcı, ne de gizli bir ortak vardı. Bu iş başarılı olursa, kazancımı dağıtırım. Güldük, eğlendik, stresimizi attık duygusunu yaşatabilmek benim için paradan daha önemli. Ben yine sahneye çıkıp şov yaparak paramı kazanır, yeni filmler çekerim.
Komedyenler iyi para kazanıyor mu? Türkiye'de beş-altı komedyen var diyelim, onların da kazanması lazım. Çok isim olmadığı için karaborsa bir durum var. Komedyenlerin birçoğu geri planda; yılda bir film yapabiliyorlar ama ben bu konuda daha iştahlıyım. Film çekmekte biraz geç kaldım, çünkü dağınık bir komedyenim. Sahne şovları ve radyo programları yaptım, kukla çalışmalarım oldu. Yaptıklarımın üstüne yeni şeyler ekleyerek ilerlemeye çalıştım. Biraz geç demlendim ve oluşumumu tamamladım.
KOMEDYENLER GÖRÜŞMÜYOR
Komedyenler arasında dayanışma oluyor mu?
Görüşmüyorlar ki, dayanışma olsun. Komedyenden kastettiğin; ben, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar, Tolga Çevik ve Engin Günaydın mı? Ne konuşacağız ki? Sen ona bir şaka anlatıyorsun, o sana bir fıkra anlatıyor. Herkesin tarzı belli... Bir müddet sonra insan sıkılır ve konu kilitlenir. Zaten iki komedyen karşı karşıya geldiğinde 'Benim şakam daha iyi' durumu ortaya çıkabilir. Herkes daha renkli, daha kalabalık ve egosunu gösterebileceği yerlere gider ama karşılaştığımızda selamlaşırız.
Kemal Sunal'ın komedyenliği tartışılmaz ama gerçekte çok ciddi ve sinirli biri olduğu konuşulurdu. Komedyenlerin gerçek kişilikleri, mesleklerinin tam tersi mi?
Açıkçası aile babası görüntüm, şakacı kimliğimden uzak olabilir. İki kızım, bir oğlum var ve onlara baba duruşu sergilemeye çalışıyorum. Kötü arkadaşları ve kötü alışkanlıkları olmasın diye, çocuklarıma örnek olmaya çalıştım. Çoğu zaman gezmedim, eğlenmedim ve onlarla evde oturdum.
Taklidini yaptığınız ünlü isimleri neye göre seçiyorsunuz?
Sevdiğim kişilerin taklidini yapıyorum ve tepki almayacağımı düşündüğüm isimlere adapte oluyorum. Nihat Doğan, 'Benim taklidimi yapmasınlar' demiş, zaten yapmam. Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne giderken Nihat Hatipoğlu ile aynı teknedeydik. Sonrasında makyajımı yaptım ve Nihat Hoca'yı taklit ettim. Kendisine de gönderdim, beğenmiş. Nihat Hoca da zaten şakacı birisi.
Bir yapımcı olarak kimlerle proje yapmak istersiniz?
Bülent Ersoy, Serpil Çakmaklı ve Banu Alkan'la film yapmak ve onları sinemaya geri döndürmek istiyorum. Bülent Hanım ile bir film projemiz var. Ters köşe bir hikaye ve komedi değil. İnsanlar korkudan ağlayacaklar diyebilirim! (Gülüyor)
HALKIMIZ ONLARIN TAHMİN ETTİĞİNDEN DAHA GÜÇLÜ
FETÖ 'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi konusunda ne düşünüyorsunuz?
O saatlerde filmimizin kurgusundaydım. Gece 23.00 gibi eve geldim ama durumu ciddiye almadım. Hatta hanıma, 'Bu darbe falan olamaz, bir örgüt tarafından planlanmış cılız bir hareket. Birazdan bizim yetkililer gelecek, bunları paketleyip götürecek' dedim. Paniklemedim, Cumhurbaşkanımız canlı yayına bağlanınca içim rahatladı. Organize olup eylem yapmaya çalışmışlar ama bizim halkımız onların tahmininden de güçlü. Senin karşında tankın altına yatan bir halk var, sen buna karşılık bir şey yapamazsın kardeşim! Bunların ortaya çıkması iyi oldu; belki sonra daha büyük tehlikeler olacaktı.
FETÖ 'cüler birçok sanatçıya 'Bizimle ol, senin de önünü açalım, daha çok para kazan' gibi vaatlerde bulunmuş. Size böyle bir yaklaşımları olmuş muydu?
Ben Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim ve demokrasiyi destekliyorum. İnsanların rahat yaşamalarını, fikirlerini özgürce ifade etmelerini istiyorum. Bir grubun hegemonyasına girip, onlar yüzünden kısıtlanmayı hiçbirimiz istemeyiz. Düşüncelerinde başka bir şey kurup, sistemi tamamen çökertip Türkiye'yi başka bir hale sokma planları varmış. Bunlara inanan insanların ne beklentileri vardı bilmiyorum ama bana '20 gösteri daha ayarlayalım ya da televizyonda talk show yaptıralım' mı diyeceklerdi? FETÖ 'cüler benim önümü açamazdı; ben halkın içinde bir adamım ve genele hitap ediyorum.
Demokrasi ve Şehitler Mitingi'ne katılmıştınız. Orada neler hissettiniz?
Oraya komedyen Yavuz Seçkin olarak gitmedim, vatandaşlık görevim için oradaydım. 'Ben bu sıcakta oturamam, kendime özel bir yer isterim' gibi taleplerim olamazdı orada, çünkü halktık. Ülkemize, vatanımıza sahip çıkma gayretinde bulunduk ve Türkiye'de yeni bir dönem başladı. Tek vatan, tek yürek, tek yumruk olmak çok güzel bir duygu ve inşallah bunu kaybetmeyiz. Bütün siyasi partilerin bir arada oluşu muhteşemdi. Dünyaya gereken mesajı verdik. Bundan sonra ayaklarını denk alacaklardır.
BU FİLM BİR CAN KURTARDI
Bu arada Sapanca'daki çekimlerde Ümit Karan'ın başından bir olay geçmiş. O konudan bahseder misiniz?
Çekimin ortasında set dışından bir çığlık koptu. Film çektiğimizi gören birileri bize tezahürat yapıyor sandık ama öyle değilmiş. Bir baktık, çekim yaptığımız malikanenin görevlisi yerde bilinçsiz yatıyor. O gün ilaçlarını almamış; nefes alamıyordu, nabzı yoktu. Hemen koştuk, ambulansa haber verdik. O esnada Ümit Karan geldi ve adamın dilini dışarı çıkardı. Sporcu olduğu için ne yapacağını biliyordu. Normalde amcayı kaybetmiştik. Daha sonra kalp masajıyla amcayı kurtardı. Ertesi gün de birlikte çay içtik. Bir film, bir canı kurtarmış oldu.
Mesut Yar da okul arkadaşınızmış, doğru mu?
Evet, Şişli Motor Meslek Lisesi'nde aynı dönemde okuduk. Mesut, teknik bölümdeydi, ben motor bölümündeydim. Mesut, o zamanlardan havalıydı ve talk show işine gireceği belliydi! Benim can dostumdur.