İstanbul Büyük Şehir Belediyesi (İBB), Taksim meydanını değiştirmeyi kafasına koymuş ve güya halk seçsin diye üç projeyi oyluyor. Üç proje de yeniden yıkım, inşaat, toz toprak ve büyük masraf demek. Mantık hep aynı; sağlam kaldırımı rant için yeniden yapmak!
Üç proje de Taksim Meydanı'nı meydan olmaktan çıkarıp parka çevirmiş. Taksim denince akla Gezi, Gezi gelince de akla ağaçlar geliyor ve bu yüzden üç projede de Ressam Bob gibi "Hadi şuraya biraz yeşillik ekleyelim" mantığıyla hareket edilmiş. Üç proje de Taksim Meydanı'nı Gezi Parkı'nın devamı, eklentisi gibi görüyor.
Elbette ağaçlar, çiçekler, böcekler güzel ama Taksim Meydanı eskiden Belgrad Ormanı değildi ki! 'Hababam Sınıfı' gençleri neden Taksim'de buluşuyordu? İnsanlar Taksim'e piknik yapmaya değil, toplanmaya, buluşmaya gidiyor ve oradan da eğlence mekanlarına akıyorlardı. En önemlisi Taksim, toplanma, miting ve gösteri alanıydı. En büyük gösteriler, mitingler, konserler orada yapılırdı. Taksim 1 Mayıs demekti! Dünyada da Taksim gibi meydanlar boş ve betondur. Meydanlarda çok ağacın olması önemli değildir.
Projeler arasında alta indirilmiş yolları üste çıkarmak bile öneriliyor, bu da büyük masraf demek. Oysa şu anki boş alan biraz rötuş ve yeşil alanla tüm dünyadaki meydanlar gibi büyük açık alan olarak kalmalı. Taksim'i eski haline döndürmenin en kestirme yolu ise eski insanlarını, mekanlarını geri döndürmektir.
Eğer Taksim piknik alanı gibi olursa, Taksim hafızalardan silinir!
Ağaç kesmeyi teşvik eden ceza
Bilecik'in İnhisar ilçesine bağlı Samrı köyünde ağaç keserken suçüstü yakalanan ve 34 ağacın kesilmesinden sorumlu olan şahsa 12 bin TL para cezası kesildi. Keçi beslemek için ağaç kesmek nerede görülmüş? Hiç olmazsa usulünce budama yaparak dal kesseydiniz! Şimdi 34 ağaç kesmenin cezası 12 bin lira mı? Resmen ağaç kesmeyi teşvik edecek bir ceza!
Zaten yapılan araştırmada toplamda 502 meşe ağacının kesildiği tespit edildi ve dört şüpheli hakkında soruşturma başlatıldı. Orman köylüsü ağaca duyarlı olmazsa daha çok ağaç kesilir, orman yangını çıkar!
Duş alacak su bulamayız!
Yaz ayları kurak geçti, sonbaharda da barajlara etki edecek yağış henüz yağmadı. Son günlerde yağan yağmurun ise kısa süreli olduğu için şimdilik yer altı kaynaklarına faydası dokunuyor.
İSKİ verilerine göre; barajlardaki su seviyesi yüzde 34'lerden yüzde 32'lere kadar geriledi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, "Hiç yağmur yağmazsa barajlardaki su İstanbul'a sadece 100 gün yeter" dedi.
Melen Barajı'nın tamamlanamamış olmasını, iklim değişikliğini ve İstanbul'un yoğun nüfusunu da hesaba katarsak İstanbul'da suyun yönetimi büyük önem kazanıyor.
TASARRUFLU OLMALIYIZ
Ama İstanbul Büyük Şehir Belediyesi (İBB), su sorunuyla ilgili ne medyaya, ne de halka gerekli açıklamaları ve uyarıları yapıyor. Kuraklık önümüzdeki baharda da devam ederse İBB'nin bir B planı var mı? A planı ne onu da bilmiyoruz doğrusu. Bahar aylarında da yağış az olursa yazın İstanbul'da duş alacak su bulamayız!
Bu noktada vatandaşın da bilinçli su tüketmesi gerekiyor. Bir kişinin günde iki kez bir dakika boyunca suyu kapatmadan diş fırçalaması, yılda 8 ton su israfına neden olur. Duş alırken, tıraş olurken vs. suyu tasarruflu kullanmanın birçok yolu var ama uygulayan az. Su tasarrufu hayatımızın rutini olmalı. İBB, su yönetiminde Nurettin Sözen dönemindeki gibi hatalar yaparsa bunun CHP'ye faturası ağır olur!