Bazı sergiler vardır, içeri girdiğiniz anda konunun derinliğini ilk anda size hissettirir, çıktıktan sonra da üzerine düşünmenizi sağlar. Zilberman'daki, Azade Köker'in 'Bir Katlin Provası' başlıklı yeni sergisi tam da böyle... Sanatçının Bodrum'daki atölyesinde yaptığı eserlerin birçoğunu görmüş olmama rağmen bu sergide acayip bir duygu içine girdim...
Gerçekten de çarpıcı bir mesele, böyle eserler ve şahane bir bakış açısıyla bu kadar güzel sunulabilirdi. Baştan söylemem gerek; serginin etkisi büyük çünkü eserlerde kullanılan görsel referanslar, günümüzde kadına yönelik sıklıkla rastladığımız taciz ve şiddet sahnelerini belgeliyor. Sanatçının kendi ifadesiyle merkeze koyduğu şu sorular, heykel, yerleştirme ve kolajlarda yankılanıyor: "Dünya ve yaşamın doğusuna kaynaklık eden güçte bir dişil enerji nasıl oluyor da toplumsal düzende kayboluyor? Onu susturup sınırlandıran ve edilgen kılan nedir?"
Sergi, bu soruların cevaplarını düşündürürken yer yer insanı sarsıyor.
4 ARALIK'A KADAR AÇIK
Seyirciyi bugünden farklı zamanlara götüren heykellerde Antik Yunan döneminin ve fütüristik yapıların karanlık izleriyle karşılaşmak da mümkün...
'Bir Katlin Provası'nı iki ana kol besliyor: Azade Köker'in erken dönem çalışmalarının odağındaki kimlik ve aidiyet temaları ve sanatçının 90'lı yıllarda pişmişkil, terrakotta ile ürettiği kadın figürleri. Köker'in pratiğinden aşina olduğumuz yüzey katmanlama geleneği, bu kez kullandığı kağıt materyallerde varoluşu, yokluğu ve geçirgenliği birbirine karışmış gizemli formlara yansıyor.
Köker'in sergisi 4 Aralık'a kadar Mısır Apartmanı'ndaki Zilberman'da ziyaret edilebilir.
KADIN SUSTURULUP SINIRLANDIRILMAMALI!
Azade Köker'in sergisinde sorduğu soruyu ben de size sormak istiyorum: 'Kadını susturup sınırlandıran ve edilgen kılan nedir?' Kadın susturulmamalı, sınırlandırılmamalı çünkü kadın konuştukça, özgür oldukça başarı artıyor, dünya güzelleşiyor. Özgür bırakın kadınları, kanatlarıyla uçsunlar. Bir kadın uçabilmesine rağmen yanınızda kalıyorsa zaten hiçbir şeyi baskılamaya gerek yok. Kadınları özgür bırakıp geriye kalanın kıymetini bilin.
'NFT SANATÇISI, SANATÇI DEĞİLDİR' TARTIŞMASI
Gün geçtikçe daha yüksek fiyatlara alıcı bulmaya başlayan NFT'lerde gelecek görenlerin yanı sıra, kısa sürede patlayacak olduğunu düşünenlerin sayısı da az değil. Bu dünyadaki en son tartışma ise şu: NFT sanatçıları gerçek sanatçı mı?
Hatırlayın; Mike Winklemann olarak da bilinen Beeple, bir NFT kolajını rekor kıran 69 milyon dolara sattıktan sonra şu anda yaşayan en değerli üçüncü sanatçı. Ünlü müzayedeci türünün ilk örneği olan Christie's aracılığıyla gerçekleştirilen tarihi satışla, NFT'ler ve kripto para birimleri hakkında çılgınca bir ilgi uyandırdı.
'Mike Winklemann kimdir?' diye araştırdığınızda kendisi sadece bu satıştan dolayı dijital sanatçı olarak anılıyor. 'Aslında grafik tasarımcısı, sanatçı değil' diyenler de var sanat piyasasında... Mesele aslında 'dijital sanatçı unvanını ne yaptı da aldı?' meselesi... Bu arada çağdaş sanatçılar 'Artık herkes NFT sanatçısı olabiliyor, bu bizi kötü etkiledi' derken haklılar mı, ilerleyen günlerde göreceğiz.
Kendi kendini 'gerçeküstü fütüristik estetiğe sahip 3D sanatçısı' ilan eden Blake Kathryn da kripto sanatçılarını desteklemek için Paris Hilton ile yakın zamanda yaptığı iş birliği dahil olmak üzere çok çeşitli temalara ve endüstrilere yayılan kreasyonlarla kripto sanatına yeni bir soluk getirdi. Yeniliklere ihtiyaç var ancak geleneksel sanatçıları da kızdırıp küstürmemek lazım.