1991 yılında İzmir'de doğan Barış Murat Yağcı, basketbol kariyerine sakatlandıktan sonra veda etmek zorunda kaldı. Best Model of Turkey yarışmasında birinci seçilen Barış Murat Yağcı, kariyerini ekran önünde sürdürdü. Katıldığı 'Survivor' yarışmasını ikincilikle bitirdi, büyük bir hayran kitlesi edindi. Yaptığı her hareket sosyal medyada günlerce konuşuldu. İşte Barış Murat Yağcı'nın bilinmeyenleri ve merak edilenleri…
-Nasılsınız?
Sağ olun, siz?
-Ben de iyiyim çok teşekkür ederim. Öncelikle gerçekten nasıl olduğunuzu merak ediyorum. Genetik problemler nedeniyle sıkıntılar yaşadığınızı biliyoruz, daha iyi misiniz?
Normal bir insana göre daha fazla sıkıntım var ama bunlarla yaşamayı öğrendim. Birkaç doktor var benimle ilgilenen, onlarla hep iletişim halindeyiz. İyi olmak için çabalıyorum.
VİCDANIM ÇOK RAHAT
- Basketbol, oyunculuk, modellik, şarkıcılık ve yazarlık derken pek çok alanda aslında aktif olduğunuzu gördük. Hayat sizi buralara sürükledi mi, bu renkli sıfatların her birini kendi isteğinizle mi tercih ettiniz?
Bazılarını kendim seçtim bazılarını hayat sürükledi. Tam olarak ne işim yaptığım belli olmasa da birçok şeyi yapmaya çalışıyorum. Yorucu da olmuyor, memnunum. Yaptığım şeylerin neye yapıldığını bildiğim için vicdanen çok rahatım. Birçok branş değiştirmem dışarıdan farklı gözüküyor olabilir ama ben ne yaptığımın farkında olduğum için vicdanım çok rahat, yaptığım işi seviyorum.
-Hangisine daha çok ait hissediyorsunuz kendinizi?
Oyunculuk.
EKRANLARA DÖNMEK İSTİYORUM
-Oyunculuk demişken; Kocamın Ailesi, Kiralık Aşk, Şevkat Yerimdar gibi çok popüler işlerle ekranda gördük sizi. Yeniden düşünür müsün oyunculuğu? Teklif geliyor mu?
Ekran önünde olmak sadece diziyle yapılan bir şey değil. Bu işin dijital kısmı var. Tabii asıl mesleğim oyunculuğa hızlı bir dönüş yapmam lazım ama bunun için seçimlerimi çok doğru yapmam lazım. Çünkü çok büyük bir puzzle bu. Bir iş teklifi geldiğinde bütçesel veya yapım şirketine göre değerlendiremiyorsunuz maalesef. İlk gelen işler hep Ankara, Eskişehir olduğu için yarışmadan sonra hem ailemin hem de sevdiğim insanların yanında kalabilmek için kabul etmemiştik. O dönem öyle gerekiyordu ama şuan işler değişti. Artık eski yaşamıma dönüp güzel bir projeyle yakın bir zamanda tekrardan kendi işimi yapmak istiyorum.
Var o zaman teklifler?
Teklif hep var. Ama İstanbul olması çok önemli benim için. Bir de iyi bir proje olması çok önemli, kimlerle oynayacağım çok önemli. Çünkü maddi açıdan bir beklentim yok ama güzel bir proje olması lazım. Yakında da bir şeyler şekillenir diye düşünüyorum. Sonuçta daha 30 yaşındayım, yaparım diye düşünüyorum bir şeyler.
AYNI HATALARI YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM
-Aslında sizde çok güçlü görünen o kişiliğin aksine duygusal bir adam görüyorum. Bilmiyorum yanılıyor muyum ama…
Hayatta duygular-hisler çok önemlidir. Bazen bile bile lades olabiliyor bir kişi. Ben duygusallığı çok severim çok da seçtim, çünkü ailemden öyle gördüm. Hatalar da yaptırsa bana bunu yaşayıp görmeyi tercih ediyorum çünkü duygusallık ve hissiyatlar kaybolduğunda bence insani duygulardan çıkıyorsunuz. Bir de parayla satın alınamayacak ne güzel duygular bunlar olduğu için o anın tadını çıkartmaya çalışıyorum. Hata yaptığım çok oldu, ama bu hatalar ya da bu seçimler zaten tecrübe kazandırıyor. Bundan sonra da aynı hataları yapmaya devam edeceğim.
-Yani daha çok mantığıyla değil de duygularıyla hareket eden birisiniz galiba…
Ya mantık biraz paraya götürür kişiyi. Duygular da biraz bilinmeze götürür. Bilinmeze gitmek yaşamın içindeki daha önemli bir değer benim için.
YOUTUBE BENİM İÇİN ÇOK BÜYÜK BİR HATAYDI
-Youtube'a da içerikler üretiyorsunuz, onlar nasıl gidiyor?
Youtube'a ben çok girmek istememiştim. Yarışmadan sonra şartlar beni YouTube'a çok yöneltti. Bazen istemediğim şeyler de çekmek zorunda kaldım. O yüzden çok fazla hoşuma gitmedi. Yani çok Youtube'a giremedim, belli bir süre de yapmayı düşünmüyorum. Asıl işime geri dönüp onu yapmak istiyorum. Orada 1-2 milyon fazla izlenmek için yapılan şeyler bana çok saçma geliyor. O yüzden oradaki tıklanmayı baz alıp kişilerin bir şeyleri planlayıp yapmasından yoruldum. Bunlar da benim için bir tecrübe oldu. Güzel bir mecra, ama kullanabilene. Şu an için Youtube düşünmüyorum, benim için çok büyük bir hataydı.
ŞARKICI OLMAK GİBİ BİR HEVESİM YOK
-Peki şarkıcılık? Bu bir heves mi, yoksa konserler veren bir Barış Murat Yağcı mı göreceğiz ilerleyen dönemde?
Konser verebileceğimi düşünmüyorum, öyle bir sesim olduğunu düşünmüyorum. Fakat yarışma dönemi, pandeminin ilk ve en ağır olduğu dönem biz adadayken burada işsiz kalan, evden dışarı çıkamayan, çoluğuna çocuğuna bakmak zorunda olan birçok insan vardı. Fakat o insanlar belki de ailesinin geçim kaynağı olan rızkını bana sms olarak attı. Bana güvendi, destek oldu. Ben de şarkıyı onlara bir borç olarak yaptım. Tamamen nankörlüğün olmadığı bir hayatta bu borcu nasıl öderim diye düşündüm ve şarkıyla bunu onlara armağan etmeye çalıştım. Bir konser verme şarkıcı olmak gibi bir hevesim yok. Şarkıda da maddi bir kazancım yok sadece vefa borcu gibi bir şeydi.
-Özellikle Survivor yarışmasıyla büyük bir şöhret yakaladınız desek yalan olmaz sanırım…
Ben yarışmaya boş gitmedim. Sonuçta az da olsa bir kariyerim vardı. Yarışma bana çok şey kattı ama hesapta olmayan bir pandemi çıktı. Pandemi de bize çok şey kattı daha çok izlendik daha çok bilinirliliğimiz arttı. Ben aynıyım, ben değişmedim. Ama çevrem ve çevremdeki insanlar çok değişti.
SURVIVOR'DAN SONRA İNSANLARIN TAVRI ÇOK DEĞİŞTİ
Kötü anlamda mı?
İyi kötü değişik. Genelde hayatıma girmeye çalışan insanlar oldu, iş odaklı söyleyeyim. Ve hata yaptım birçok konuda. Ama bunlar hep güzel tecrübe, sonuçta hatalardan ders çıkartabiliyorsunuz. Ben hep aynı kaldım ama Survivor'dan önce ve sonra konusunda insanların tavrı çok değişti. Tabii pandeminin de çıkması ve izlenmesi bizi daha popüler yaptı. Ama önemli olan popüler olmak değil karakterini doğru yansıtmak. Bence tüm yarışmacıların giderken bunu düşünüp gitmesi lazım. Ben sadece ailemi ve kendimi anlatmak, göstermek için gitmiştim ama ailem çok büyüdü. O yüzden şimdi onlar için bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
-Peki neler kattı Survivor hayatınıza?
Farkında olduğum olmadığım birçok şey kattı. Eskiden az açılan kapılar şu an sonuna kadar açılıyor. Işığı gördüğüm yerlerde şu an ne olup bittiğini görebiliyorum. Kafamda kurduğum planladığım birçok şeyin önünü açtı. Acun ağabeyin (Ilıcalı) açtığı pek çok kapı oldu nankörlük edemem bu konuda. Onun dışında mahalle kasabı artık etin en güzel yerini veriyormuş öyle söylüyor (gülüyor).
ŞAMPİYON OLDUKTAN SONRA SÖYLEMESİ ÇOK KOLAY!
-Kitabınızda Cemal Can için söylediğiniz "Bir kere bile potaya girmedi. Gerçek bir 'Survivor' değil" sözleri dikkat çekmişti. Sizin bu sözlerinizden sonra Cemal Can'dan şu paylaşım geldi: "Ne bu tantana? Ben her şeyi söylemiştim zaten en başından" Ne düşünüyorsunuz?
Şampiyon olduktan sonra bunları söylemek çok kolay. Keşke o stresi baskıyı konseylerde yaşasaydı, keşke ben sakatlanmasaydım. 9 kere sms birincisi olup finalde kaybetmek hoş bir duygu değil. Ama ben o konseye her gittiğimde orada full terliyordum, "Bu hafta gider miyim? Elenir miyim?" diye. Beni halk hep kurtardı. Hep benim adım yazılıyordu. Tamamen halk sayesinde yırtıyordum. Keşke bir gün bile o duyguyu tatsaydı. Sabaha kadar istediği cevabı verebilir çünkü şu an hava hoş, pembe bulutların üstünde. Fikrim değişmeyecek, gerçek bir Survivor olduğunu asla düşünmüyorum.
Peki gerçek bir Survivor olmak potaya girmekle mi alakalı bir durum? Cemal Can kazandığı onca oyun ile hak etmedi mi sence birinci olmayı?
Kazanmak her şey değil. Performans her şey değil.
-Survivor'da en büyük hayran kitlesine sahip isimlerden biri oldunuz desek yalan olmaz sanırım. Sizce neydi sebebi, insanlar onca yarışmacı arasından neden seni bu kadar destekledi?
Ailemden ne gördüysem onu yansıtmaya çalışıyorum. Benim duruşumu, karakterimi, birçok şeyi sevmiş olabilirler. Bu halkın takdiri, o konuda yorum yapamayacağım çok. Ben hep kendim oldum. "Çok sessiz konuşmuyor, plan yaptı" diyen oldu. Ben dışarda da böyle bir insanım. Sessizim, sakinim. İnsanlarla çok iletişime girmem. Doğru olanı yaptım, bir daha olsa bir daha aynı şeyi yaparım.
-Yarışmada genel olarak insanlara karşı soğuk bir yapın vardı. Normal yaşantında da böyle misindir: Mesafeli, zor biri?
30 kişinin içinde bir Perviz bir de Şaziye abla var. Normal hayatta görüşeceğim insanlar değiller. Oradaki yaşanılan tecrübelerden yola çıkarak verdiğim bir karar yani. İş yerinde çalıştığın herkesi sevmek zorunda değilsin.
ADADA HEP YALNIZ HİSSETTİM
-Adada yalnız hissettiğiniz oldu mu?
Kaç gün kaldıysak her gün hissettim.
Zor olmuştur…
Zor oluyor ama alışıyorsun ya. Sabır dediğim nokta o yani, sabredince hata daha az yapıyorsun. Mesela sinirlensem agresif olsam diskalifiye olurdum belki.
Açlığa alışmak mı daha zordu, yalnızlığa mı?
Seve seve alışıyorsun diyeyim, bence anlarlar.
SURVIVOR ALL STAR TEKLİFİ ALDIM
-Survivor All Star için görüşmelerin başladığı konuşuluyor. Siz de katılmayı düşünüyor musunuz?
Gidecek olan isimler az çok belli. Ya ben Survivor'a gitmeden 3 hafta 1 ay önce haberim vardı. Çok iyi hazırlanamadan gitmiştim. Şimdi tabii 6 aylık bir süre var. Bir teklif de aldım Acun ağabeyden. Yani değerlendireceğiz. Benim omzumda büyük bir sıkıntım var. Ameliyat olursam 6 aydan başlıyor. Olmadan gidersem kesinlikle performansımı etkileyecek çünkü ben son 1 ay sol kolumu kullanmadan yarıştım. Herhangi bir kapıya bile dokunmadım yani, sol kolumun üstünde uyuyamadım. O yüzden değip değmeyeceğine bakacağım. Çünkü omuz biraz çekirge gibidir; bir iki kere çıkarsa üçüncüde ömür boyu büyük sıkıntılar yaşarsın. Ben basketbol oynarken bir kere benim tam çıkmıştı. Yarışmada yarım çıktı yerine girdi havuz parkurunda, bir sürü kırık var, parçalanmış bir kapsül var. İki tane yırtığım var. Açı olarak şu an iyi bir açıda değil. Esnekliği ve gücü de iyi değil. Fizyoterapistle çalışmaya başladık. Bakacağız süreç gösterecek yani. Gitmem ya da gidemem diyemem ama Acun ağabey bana bir kapı açtı. Bakacağız göreceğiz…
Peki gitseniz, daha farklı bir Barış Murat Yağcı mı görürüz, bir şeyler değişmiş olur mu?
Hiçbir şey değişmez.
Survivor'ın size kattığı en büyük isim de Nisa Bölükbaşı olmuştu. Nisa hanım ayrılığı sosyal medya hesabından duyurdu, siz de "Nisbar tamamen bitti" açıklamasını yaptınız. Peki ilişkiniz neden bitti?
Şiddetli geçimsizlik (gülüyor). İlişkim hakkında konuşmak istemiyorum. Bitti gitti. Bir de Nisa'nın kararlarıyla ve hayatına girecek, onu yönlendirecek insanlarla hayatına devam etmesini ve mutlu olmasını temenni ediyorum.
-"Her şeye rağmen" adlı kitabınızda yazanların gündem olmasından hemen sonra Nisa hanım ayrılık açıklamasında bulundu. Ayrılık açıklamasının gelmesinin sebebi kitap mıydı?
Yani tabii ansız oldu böyle üst üste. Ben konuşmak istemiyorum. Bitti gitti.
NİSA'YA KAPI KAPALI, ÇİLİNGİR DE AÇAMAZ!
Ama paylaşımlar duruyor?
Napayım hemen çocuk gibi sileyim mi? "Ayrıldık hemen siliyorum takipten çıkıyorum lanet olsun" böyle mi yapayım? Hayatımda biri yok. Biri yokken de o fotoğrafların durmasında bir sakınca göremiyorum.
-Hayır yani bir açık kapı var mı diye merak ediyoruz…
Yok, kapı çok kapalı. Çilingir de açamaz o kapıyı.
-Kitabınızdaki bazı ifadeler tepki çekti ("Bir kadını tavlayıp onunla eve gelerek sırtımı dönüp uyumak bana tatmin veriyor. 'Düzgün fizikli, dövmeli, ünlü biriyle akşam birlikte olacağım' diye düşünen kadınlara ders veriyorum. Yüzlerce kadına yaptım bunu.") Burada asıl vermek istediğiniz mesaj neydi?
İnsanlar hiçbir şeyi yanlış anlamadı, bazı kesim böyle yansıtmak istedi. Cımbızla seçtiler. Aldılar baktılar, "Şurada ne yazıyor, burada onu linçleyebiliriz evet sadece burayı çekiyoruz burayı paylaşıyoruz" E noldu, 200 sayfa çöp oldu. Öyle bir şey oldu yani o yüzden çok dert değil, ben çok alışkınım linç yemeye. Sabah kahvaltıdan sonra hep linç yiyorum gibi geliyor bana. Eleştirilmek güzel bir şey. Eleştirilmezsen ilerleyemezsin.
Bilinçli yapıldığını biliyorum. Nasıl yapıldığını da biliyorum. Kimlerin yaptığını da biliyorum. O yüzden dert değil. Bu insanları mahkemeye vermek bir çözüm değil. Bu insanların bir ailesi bir gelecekleri var. Saygı duyuyorum, eleştirilmek bence tadında güzel. Bazı şeyler bilinçli yapılıyor ama çok önemli değil yani ben farklı bakıyorum olaya ya.
MAHKEMEYLE UĞRAŞIRSAM SONUNA KADAR GÖTÜRÜRÜM, NÜFUSTAN SİLİNİRLER!
Modunuzu düşürüyor mu?
Düşürmüyor. Anlık bir 10 dakika düşüyorum sonra İbrahim Tatlıses-Dua Lipa remixini izliyorum "Dom dom kurşunu" enerjim yerine geliyor. Ben hiç takmam. Fanlar yazıyor "Şöyle bir şey var bunu mahkemeye ver" filan. Bazen bakıyorum unutuyorum bile. Öyle bir şey olsa ben onları bitiririm. Bırakmam yani peşini ama gerek yok. Öyle bir şey yaparsam sonuna kadar götürürüm, nüfustan silinirler!
HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI OLDU
-Nasıl bir çocukluk geçirdi Barış Murat Yağcı?
Ben obez ve sivilceliydim. İnanılmaz özgüven eksikliği yaşayan, utangaç, kız arkadaşı olmayan, çok arkadaşı da olmayan, içine kapalı… Mesela ben öyle sokakta filan futbol oynamazdım. Normal bir çocuğun yaptığı hiçbir şeyi yapmazdım. O dönem hayat öyle sürükledi beni. Ama bunları sporla tanışarak aştım. Boyum da uzamaya başladı basketbol sayesinde. Onlar beni geliştirdi. O utangaç çocuk evrilmeye başladı. O da hayatımın dönüm noktası oldu.
Büyük bir değişim olmuş. Bu süreç sizi zorladı mı?
Pandemi yaşıyordum ben. Utangaç bir bireydim, sonra eve girmedim. Allah "Yürü ya kulum" dedi.
Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Hiç. Her şey üst üste gelir. 10 günümü anlatayım; şirketimde çalıştığım kişilerle sorun yaşadım. İlişkim bitti. Pasaportumu kaybettim. Telefonu kırdım. Bir Beşiktaş şampiyon oldu işte o beni mutlu etti.
-Yaptığınız herhangi bir açıklamadan pişmanlık duyduğunuz oldu mu hiç?
Yarışmadan sonraki süreçten bu zamana kadar 'ben' değil de 'biz' odaklı baktım. Koruma iç güdüsüyle yaptığım açıklamalar oldu. Onlar diyebilirim.
KISA SORULAR
-Çok keşkeleriniz var mıdır hayatta?
Her gün.
-Hiç terk edildiniz mi?
10-15 kere evet. İnsan ne kadar önemsiz gibi dışarıya yansıtsa da içinde yaşıyor. Hoş bir şey değil ama tecrübe. İnsan tanımaya çalışıyorsun, "Ya bu farklıdır, diğerlerine benzemiyor" diyorsun, bir daha ümitleniyorsun ama o çok başka bir şey yapıyor sana. Sonra aşka küsüyorsun, ilişkiye küsüyorsun, kadınlara bakış açın değişiyor. Sonra biri çıkıyor yine saçma bir döngüye giriyorsun. Ama hayat işte böyle maalesef.
-Hiç aldatıldınız mı? Ve bunu bastığın/gözünle gördüğün/yakaladığınız oldu mu?
Oldu.
-Nasıl bir arkadaşsınız?
Yanıt arkadaşından: Gerçek dost!
-Her söylenene kolayca inanır mısınız?
Evet. Her özelimi güvendiğim insanlara anlatırım. Ama enerjisel olarak bozuluyor. Anlatınca olmuyor o iş. Gizli de yapmanın bir mantığı yok ama ikisi de olmuyor. İçimde tutmak istemiyorum o zaman şişiyorum.
-Sizi en çok ne sinirlendirir bu hayatta?
Nankörlük. Yalan. Arkadan iş çevirme. Ya da yalan demeyeyim yalana alıştım. Artık önemli değil. Bir de değer bilmemek.
-Daha önceden yaptığınız bir şey nedeniyle çok utanç duyduğunuz oldu mu?
12 yaşında 7. Katta İzmir'de oturuyorduk. Karşıdaki binaya perdeler arasından yumurta atmıştım. Hoşuma gidiyordu. Çok ses yapıyorlardı. Pişmanlığım var çünkü çok tatlı bir aileymiş sonradan tanıştım. Üzülmüştüm baya. Bir de ortaokul dönemi, birisi beni çok sinirlendirmişti. Sinirlenip ona bir reaksiyonda bulunmuştum. O kişi de neredeyse bitkisel hayata girdi. Ailesiyle birlikte 10-12 gün kadar hastanede bekledim. Unutamam onu da.
-Romantik biri misiniz?
Daha iyi olabilirim. Romantik olmaya çalışırım ama karşı taraf anlayabiliyorsa. Romantik olmak iki mum ışığında yemek yemek değil onu yaparım zaten. Çiçeğimi de ayımı da alırım, oralarda çok varım. Ama yardım etmek, yanında olmak, iş yükünü hafifletmek… Bu tarz şeylerin hayatta çok değer yargısı olduğunu düşünüyorum.
HEP BOYUMA YAKIN BİRİNİ ARADIM
-İdeal sevgili sizin için nasıl biridir?
Bu soruya 7-8 sene önce çok başka cevap vermiştim. Çünkü o zaman basketbol oynadığım için basketbolcu kızlarla daha çok görüşüyorduk. Bir de boyum uzun olduğu için hep boyuma yakın birini aradım. Şu an farklı. Gerçekten değer yargıları olan, hayata bir bakışı olan, tecrübeli, hayatta ne yaptığını bilen, ayaklarının üstünde duran, beni yormayacak, sadece ilişki yaşayabileceğim, bana bir şey katacak insanlar diyeyim.
-Kendinizi yakışıklı buluyor musunuz?
Hiç. Ben tipoloji olarak kötü bir çocukluk yaşadığım için o kavram bende hiçbir zaman oluşmadı. Yurt dışında modellik yaptığım dönem baya zayıftım. O dönem biraz "Tamam sen olmuşsun" dedim ama aslında öyle bakmıyorum hayata. Çünkü öyle bakmaya başlayınca kişi farkında olmadan değişiyor. Megalomanlaşmaya ve "Ben ben ben" olmaya başlıyorsun. O hataya düşmemek için kendime öyle bir şey yapmıyorum. Bence çok yanlış bir düşünce.
FİNALDE 2. OLACAĞIMI BİLİYORDUM
-Hafızanız kuvvetli mi? Öyleyse olmamasını diler miydiniz?
Çok kuvvetlidir. Üzüntü duyduğum olmuyor, çok işime yarıyor. Son dönemde pasaport dışında, bir şeyi kaybedeyim nerede olduğunu çok iyi bilirim. 7 sene önceki muhabbeti bile detaylarıyla anlatabilirim. Aynı anda 4-5 şeyi filan hafızamda tutabiliyorum. Kötü şeyleri unutmak isteyen de bence yanlış yapıyor. Unutmak niye istersin ki? Unutmazsan büyürsün.
-Hiç böyle düşünmemiştim…
Hiç böyle düşünmediğin için kitap yazdım zaten.
-Mutlaka okumalıyız öyle mi?
Sen bilirsin. Ben biraz başka bakıyorum ya. Kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum. Mesela olumsuza çok hazırlıklıyımdır. Olumlu bir şey olduğunda da o an sadece sevinirim. Mesela ben finalde 2. Olacağımı biliyordum. Kendimi ona göre hazırlamıştım.
FİNALDE KENDİMİ HAZIRLAMASAYDIM YERİN DİBİNE GİRERDİM
-Nasıl yani?
Çünkü hazırlamasaydım kendimi yerin dibine girerdim. Ama orada zihnen çok hazırlamıştım kendimi.
-Cimri biri misiniz?
Hiç. Bu olayı zaten kim çıkarttıysa bir karşıma çıksın. Banka hesabımda param kalmadı. Kimse bunun nedenini sormaz, ama "Barış cimriymiş" diye haber çıkar ve buna inanırlar. Helal olsun yani. Şu an ailem bana destek oluyor kimsenin haberi yok ama. İşte ben her şeyi anlatmıyorum. Mesela bir sakatlığım olduğunda ameliyata girdiğimde insanlar merak etmesin diye haber vermiyorum mesela. Ameliyat bittikten sonra haberleri oluyor.
Ama cimrilik muhabbetine ben çok sinirlenmiştim. Öyle bir şey yok şu an tam tersi.
SIRADANIN ALTINDA YAŞIYORUM
-En çok neye para harcarsınız?
Market alışverişi. Kahve çok içerim. Şöyle söyleyeyim; aylık 3 bin liraya filan ben çok iyi yaşıyorum.
-Çok sıradan yaşıyorum diyorsunuz yani…
Ben sıradanın da altında yaşıyorum. Şu anki ekonomide 2.750-3.000 TL bana yetiyor. Kullandığım motorun deposu bile 40 liraya doluyor. 4-5 gün full geziyorum. Masrafım yok yani, kendime yok.
-Hediye almayı çok sever misiniz?
Alırım ya.
-Tek başına kaldığınızda yaptığınız en saçma şey ne olur?
Evde kendi kendime konuştuğum çok oluyor. Çok gereksiz şarkılar dinlerim. İnsanlar beni elektro dinleyip patlıyorum filan zannediyorlar ama tamamen "Yokluğunda" filan dinliyorum. Ezginin Günlüğü, Düşler Sokağı… Ben genelde onları çok dinliyorum mesela. Gece motorla da çok çıkarım. Saat 1-2'den sonra. Yollar boş olunca bir motorla çıkarım. Motorla gezmek iyi geliyor bana.
AYNAYA BAKTIĞIM ZAMAN HUZURLU HİSSETTİĞİM ZAMAN ÇOK AZ
-Neyi asla affetmezsiniz?
Ben kendimi affetmem ya. Yaptığım şeylerin cezasını tek başıma çektiğim için affedilecek bir yanı yok. Kendimi affedemediğim zamanlar oluyor. Aynaya baktığımda huzurlu hissettiğim zaman çok az benim.
-10 yıl önceki Barış'a ne söylemek isterdiniz?
Keşke yurt dışında daha çok kalsaydım diyeceğim de zaten dönüş sebebim annemin kanser olması. Onu engelleyemezdim. Yine aynı şeyi yapardım. Kendimi tokatlardım "Oğlum yüzün gülsün biraz çok güzel şeyler olacak hayatında" derdim. "Kendine gel" derdim, silkelerdim kendimi.
PARA PARA PARA
-Kaç para verseler şuanda yaptığınız mesleği değiştirirsiniz?
Zaten Youtube yapıyordum değiştiriyorum oyunculuğa geçiyorum.
-Oyunculuğu değiştirir miydiniz?
O zaman 2 milyon dolar (gülüyor).
-Kaç para verseler en sevdiğiniz insanın ayağını kaydırırsınız?
Kim olduğuna bağlı. Mesela Ramazan'ı kaydırırım, Emre'nin kaydırmam ama (gülüyor). Kişiye göre değişir.
-Kaç para verseler sosyal medyadan 1 ay uzak durursunuz?
Üstüne ben vereyim alsınlar (gülüyor). Sevmiyorum ben kullanamıyorum zaten. Ön kamera alışkanlığım yok benim.
-Kaç para verseler sevmediğiniz biriyle bir ilişki yaşardınız?
Onu yapmam.
-Şunu söylemek isterim, çok derin bir insansınız. Görünenin aksine arkada başka bir Barış Murat Yağcı var…
Herkes bunu zamanla anlıyor. Biraz da bana bağlı, ben çok konuşmazsam içimi dökmezsem fikir sahibi olamazlar. Yarışmada aslında sıkıntı çekmelerinin sebebi buydu. Onlar bana geldiklerini söylediler ama onlar bana çok başka açıdan geldiler. Onu hissettiğim an kendimi geri çektim.
Ben takım değiştirdim ağabey yarışmada. Ötesi yok yani. Kendi isteğimle takım değiştirdim. Ya yollayın ya da ben takım değiştireyim dedim. Ama onu bile planlı zannettiler. Planlı bir şey değildi. Ben oraya karakterimi yansıtmaya gittim, orada kalsam karakterim bozulacaktı benim.
ALL STARA GİDERSEM BU SEFER ŞANSA BIRAKMAM
İnşallah All Star'da filan görürüz de…
All Star'a gidersem şansa bırakmam bu sefer. Bu sefer hem sevdiğim hem sevmediğim insanlar gidecek. Yoksa performans olarak hiçbirinden bir korkum yok. Çok iyi sporcular da var. Ama psikolojik beni yorar gibi geliyor. Sakatlık yaşamazsam bu sefer işler farklı olur. Başka her şeye okeyim, sakatlık yaşatmasın Allah bana. Diğer her şeyi bir şekilde hallederim.