Ünlü oyuncu Şükran Ovalı, üç yıl önce Beşiktaşlı futbolcu Caner Erkin ile hayatını birleştirdi. Çiftin mutlu evlilikleri kızları Mihran Ela'nın doğumuyla perçinlendi. Salgın döneminde eşi ve kızıyla birlikte evinden çıkmayan ünlü oyuncu; mutlu evliliğini, kızlarıyla hayatlarının nasıl değiştiğini, yeni projelerini GÜNAYDIN'a anlattı. Bir ara söze giren Caner Erkin, "Mesleğimden ve kamplardan dolayı çoğu zaman maalesef çok fazla ailemle bir arada olamadım. Şimdiki süreçte de ailelerimizden, sevdiklerimizden uzak kaldık. Ama sağlıklı olsunlar, bu yeterli" dedi.
ÖZLEMLER BİZİ BESLİYOR
■ Gözlerden uzak, mutlu görünen bir aile oldunuz. Kendi içinizde dengeleri nasıl kurdunuz?
Aslında bunu biraz akışa bıraktık ve ilişkimiz kendi kendine o dengeyi buldu zaten. Özellikle 'Şöyle yapalım' gibi bir plan yok bence hayatta. Bunu bu süreçte daha iyi anlıyoruz bence hepimiz, açıkçası hayat çok plana el vermiyor. Bir oyuncu ve bir futbolcunun evliliği diye ayırmıyorum ama tabii ki iki çalışan insanın evliliğinin hem zorlukları oluyor, hem de kolaylıkları. Birbirini özlemek, birbirine daha çok sarılmak gibi... Başlarda tabii ki şunları düşünüyorsun; oyuncu olduğum için çalışma saatlerinin farklılığı, Caner'in yoğun çalışma temposu, evden uzak kalması gereken anlar, kamplar... Bu aslında ilişkiye her anlamda yarayan bir durum. Ve tabii ki evlilikte değişen şeyler var; birbirine olan sorumluluğunun artması, aile bilincinin sorumluluğunu üstlenmek gibi. Hepsi güzel şeyler.
■ Nasıl bir anne oldunuz? Mihran sizi nasıl değiştirdi?
Bunun cevabı Mihran'da ve cevabını ileride o verecek. Mihran, beni tabii ki çok değiştirdi. Yaşamadan bilinmeyen bir duyguymuş bu. Yeniden doğmuş gibi hissediyorum kendimi, onunla beraber her şeyi yeniden öğrendim. Bildiklerimin de tekrar üstünden geçerek sindirdim. Kızım dünyanın en güzel şeyi; hayata daha da sıkı tutunmak için çok önemli bir motivasyonum var.
■ Caner Bey nasıl bir baba oldu? 'Kızlar babalarına çok düşkün olur' derler, sizde durum nasıl?
Abartısız söylüyorum çok iyi bir baba Caner. Her şeyiyle çok fedakar. Bir kez bile sıkıldığını, yorulduğunu görmedim. Her anlamda sonsuz bir fedakarlığa sahip. Çok şefkatli, aynı zamanda oyun oynamayı çok seven bir baba. Ve tabii ki çok büyük aşk yaşıyorlar Mihran'la.
■ Eşiniz kızınızın bakımı konusunda size yardımcı oluyor mu? İlk günden bugüne hep ve çok yardımcı oldu. Doğumdan sonra anneler bilirler ki uyku diye bir şey kalmıyor. Emzirme süreci kolay geçmiyor. Burada babaların desteği gerçekten çok mühim. Caner'in yaptıklarını hiç unutamayacağım. Beni uyuttu da, dinlendirdi de. Hatta Mihran her ses çıkardığında benden önce fırlıyordu yataktan. O yüzden desteğini hiçbir zaman unutmayacağım. Hâlâ da çok büyük bir destek.
SAĞLIKTAN ÖNEMLİSİ YOK
■ Evle ne kadar ilgili? Size yardımcı oluyor mu, mutfağa girer mi?
Evle de gayet ilgili ama evden daha çok Mihran'la ilgili, bu da yeterli. O, Mihran'la ilgilendiği zaman benim de evdeki diğer işlerle ilgilenmem kolay oluyor.
■ Doğum sonrası dizilerdeki küçük rollerden sonra 'Evlat' oyunuyla tam anlamıyla mesleğinize geri döndünüz. Salgın tiyatroları sizce nasıl etkiler?
Her alanı çok etkiledi bu salgın ancak sahneleri, sanatı daha fazla etkiliyor maalesef. İnşallah bu illetten kurtuluruz bir an önce. Kurtulduktan sonra psikolojik olarak artık eskisi gibi daha cesur adımlar atamayacağız gibi hissediyorum. Ne zaman bitecek, ne olacak, nasıl ilerleyeceğiz? Bu 'yeni dünya' dedikleri her neyse, ona alışabilecek miyiz, dengeleyebilecek miyiz? Bir kez daha anlıyoruz ki sağlıktan önemli hiçbir şey yok. Koca dünyada iki adımlık yer kaplıyoruz, bu kapladığımız yere de sahip çıkmamız gerekiyor. 'Evlat' oyunu için de önümüzde bir takvim yok açıkçası şu an, en güvenli ve sağlıklı dönem ne zaman olursa o zaman sahnelenir.
ARTIK HİÇBİR ŞEYİ ERTELEMEYECEĞİM
■ Uzun süredir evde eşinizle birliktesiniz. Karantina dönemi nasıl geçiyor?
Bu dönem Mihran'ın da en mutlu günleri. Anne de, baba da sürekli evde. Şükrediyoruz, bunun kıymetini biliyoruz. Bazen Caner, Mihran'dan uzak kalıyordu. Şimdi evde olması onun da şaşırdığı bir durum. Belki de 12 yaşından beri ilk defa bu kadar uzun süre çalışmıyor. Bütün dünya acayip bir sürecin içinden geçiyor. Pozitif olmaya çalışalım. Motivasyonum Mihran'dan dolayı yüksek. Bu dönem kendi adıma bana ertelememeyi öğretti. Artık hiçbir şeyi ertelememek ve plan yapmamak gerektiğini fark ettim.
BENİ ŞAŞIRTAN KARAKTERLERİ SEVİYORUM
■ Ekrana nasıl bir projeyle dönmeyi düşünüyorsunuz?
Açıkçası her zaman heyecanlandığım projeyi önde tuttum. Benim için önemli olan şey oynadığım karakteri ne kadar savunabileceğim, ne kadar arkasında durabileceğim... Bu karakter beni ne kadar heyecanlandırıyor, ne kadar şaşırmama izin veriyor? Ne kadar kendi içinde, ne kadar alanında rahatça dolaşabileceğim bir karakter? Bunlara bakıyorum. İçime sinen bir projeyle geri döneceğim.
KADININ KADINA YAPTIĞI BASKI ÇOK YIPRATICI
■ Doğum sonrası aldığınız kilolar eleştirilmişti, şu an belki eski kilonuzun bile altındasınız...
Aslında o dönem de, bu dönem de düşündüklerim değişmedi. Ben konservatuvarda okuduğum dönemde de kiloluydum. Kilo bir problem mi, bir suç mu? Kadınların üzerindeki bu baskıdan gerçekten çok yorulduk. Benim o dönem üzüldüğüm şey şuydu; sadece bana değil, bir sürü kadına yapılıyor bu. Yapılan bu baskıdan, bu şekilcilikten, 'şöyle olması gerekiyor' kalıplarından çok yorulduk. Ama maalesef ki böyle yorumlar bilhassa kadınlardan gelince daha çok üzülüyorsun. Bir çocuk dünyaya getirmek kolay değil ve herkesin bünyesi farklı. Kilo alırsın, verirsin, veremezsin ya da anne olmasan da kilo alırsın, verirsin, vermezsin... Hayatta güzellik ya da dış görünüşten daha öte şeyler var. İnsanın içi, duruşu, yaptıkları, söyledikleri benim için her zaman daha mühim. Fark ederek ya da farkında olmayarak yapılan bu zulüm bizi çok geriye götürüyor.
KOMEDİYE ÇOK YATKINIM
■ Ağırlıklı olarak dramalarda oynadınız ama çok eğlenceli birisiniz. Farklı bir projeyle hayranlarınıza sürpriz yapar mısınız?
Her zaman komedi yapmak isterim. Beni tanıyanlar, okul arkadaşlarım bilir, komediye yatkınım. İyi ki mizah var her zaman. Bir karakterin güldüğünü görmezsem ağladığına da inanmıyorum veya özdeşleştirmiyorum diyeyim. Hayat gibi... O yüzden artık çok drama, komedi diye de ayrılmıyor. Hayat gibi gerçek, elle tutulur roller her zaman beni daha çok cezbetti. Sadece komik ya da salt kötü karakterleri oynaması da çok zevkli olmuyor.
BU BAYRAM BOLCA GÖRÜNTÜLÜ KONUŞMA YAPACAĞIZ
■ Bayram size ne ifade ediyor?
Bayramlar; çocukluk, heyecanlı sabahlar, yeni kıyafetler, harçlıklar... Başka bir enerjisi var bayram günlerinin bence. Tabii eski bayramlar var mı? Maalesef yok. Biz büyüdükçe büyüklerimiz yaşlanıyor ya da maalesef göçüp gidiyorlar. Ben de ailemden babaannemi, dedemi, amcamı kaybettim geçen zaman içerisinde. Açıkçası onları kaybettikten sonra bayramlarım biraz daha buruk geçti. Tabii yine de sevdiklerimizle buluşuyorduk, görüşüyorduk, şu süreçte bu da sıkıntı. Artık telefonlaşacağız. Bu görüntülü konuşma durumuna çok alışamadım açıkçası. Bu süreçte fark ettim ki çok eski arkadaşlarımla bile ilk defa görüntülü konuşuyoruz. Bayramımız da böyle geçecek, sağlık olsun. Bolca görüntülü konuşma yapacağız, sevdiklerimizi arayacağız.
■ Kızınıza bayram geleneklerini aşılamaya başladınız mı?
Bunun için Mihran daha çok küçük ama tabii kendi kendine gördüğü şeyleri zaten sindirecektir.
EVLİLİK AŞKI ÖLDÜRMÜYOR SORUMLULUKLAR ARTIYOR
■ Evde daha otoriter olan kim? Yoksa her şeye ortak mı karar veriliyor?
Evde ben ya da Caner otorite gibi bir durum yok açıkçası. Evliliğimizde, evimizde birbirimize karşı saygılıyız. Eğer Mihran'la ya da üçümüzü ilgilendiren bir konuda karar verilecekse ortak karar veriyoruz. Üzerine konuşuyoruz. Sanırım en sağlıklısı da böylesi.
■ 'Evlilik aşkı öldürüyor' sözüne ne dersiniz?
Bence evlilik aşkı öldürmüyor ama dönüştürdüğü ve başka bir forma soktuğu kesin, aksi iddia edilemez. Bir ilişkide sorumluğun yüksek ama evlilikte daha da hissettiğin bir şey bu.